Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '08

 
Kategori
Güncel
 

Ağlama, ağlatma

Ağlama, ağlatma
 

"Unutma, Unutturma"


45 saniyenin geride kaldığı an, ilgisizliğin, başıboşluğun faturası çok ama çok ağır ödenmişti...

Aşağıdaki bilgiler 17 Ağustos Marmara Depremi'nden ders alınası rakam ve kararlardır. Beraberce göz atalım:

Sebep olduğu kayıplar açısından son yüzyılın en büyük felaketlerinden biridir
17 Ağustos Marmara Depremi.

Resmi raporlara göre, 17.840 ölü, 43.953 yaralı. 505 kişi sakat. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü.

Resmi olmayan bilgilere göre ise; 50.000 ölü, 100.000 yaralı. 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz kalmış, 16 milyon insanın, değişik şekillerde etkilendiği tespit edilmiştir.

Yapım hatalarından kaynakla, çöken binaların müteahhitlerine yaklaşık 2100 dava açılmış, bu davalardan 1800'ü Şartlı Salıverme Yasası ve başka hukuki boşluklardan dolayı cezasız sonuçlanmış, geriye kalan 300 davanın 110 kadarında ceza verilse de çoğu ertelenmiş.

Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007 tarihinde 7.5 yıllık zaman aşımı sürelerini doldurarak düşmüş.

Bir kaç 'kötü örnek':

Düzce Ersoy Apartmanı: 36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.

Yalova Ceylankent Sitesi: 98 kişi öldü, 2 sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.

Yüksel Sitesi: 316 kişi öldü, 5 sanığa verilen çeşitli cezalar ertelendi.

Sakarya: 695 davadan sadece 5 kişiye ceza çıktı.

Şimdi;

Biz mi unutmadık depremi?

Biz mi unutturmayacağız?...

17Ağustos 1999'da yaşanan ve 18 bin kişinin ölümüne, on binlerce kişinin yaralanmasına yol açan depremin üzerinden dokuz sene geçti.

Geçti de ne oldu?

Ne kadarımız bu felaketten ders aldı.

Oturduğumuz konutlar depreme dayanıklı mı, yasal denetimlerinin yapılıp yapılmadığını biliyor muyuz veya yaptırıyor muyuz?

Çocuklarımıza depremin ne olduğunu anlatırken, sadece, 'yıkar öldürür' mü diyoruz, gerekli önlemleri almak her şeyden önce gelir mi diyoruz? Yoksa canımızı çıkaran binalar için, "Mal canın yongasıdır." mı diyoruz.

Herkesin malumu bu gerçekler tam dokuz senedir "Unutma, Unutturma" nidalarıyla karanfiller ve mumların eşliğinde yankılanıyor.

Devletinden, hükümetine, valisine, belediyesine, müteahhitinden vatandaşına kadar her birim, her kurum ve kuruluş, kısaca herkes doğru ve dürüst olmak, görev ve sorumluluklarının bilinciyle deprem gerçeğine inanmak zorunda. Yapılması gerekenleri yapmak zorunda. Samimi olmak zorunda.

Yoksa bu ve buna benzer yazılar ve de sesler senede bir gün çıkar, geriye kalan 364 gün 'uyutma ve uyutturma' taktiği ile kaldığı yerden devam eder...

 
Toplam blog
: 660
: 862
Kayıt tarihi
: 15.04.08
 
 

Atatürk, cumhuriyet ve Türkçe sevdalısıyım. Hayatımda hiçbir konu veya olay karşısında 'keşke' de..