Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

Ağlayan kazanır sonunda…

Ağlayan kazanır sonunda…
 

Aklınızı başınıza devşirin…

Ellerinizi yumruk yapıp havaya kaldırmakla, meydanlarda slogan atmakla olmaz bu işler. Ne çirkin bir görüntüdür o öyle. Asi, başkaldıran, olay çıkartan, kıran, döken. İnsanı iten bir görüntü. Belki sizin öyle bir niyetiniz yoktur ama; bölücüler gibi. Belki sizin öyle bir niyetiniz yoktur ama; ülkeyi karıştırmak ister gibi. Sizler ne kadar bağırsanız, bu sistem bildiği gibi işler…

Size diyorum, bağırıp çağırmakla çözülmez hiçbir sorun. Ne kadar haykırırsanız haykırın kimse duymaz çığlığınızı, kimse anlamaz, kimse dinlemez. Varlığınız bir görüntü kirliliği, tüm anlattıklarınız bir ses kirliliğidir. Topluma itici görünürsünüz sadece. Bana inanmıyorsanız, gidin istediğinize sorun…

Aklınızı başınıza devşirin… Böyle yürümez bu işler…

Kasmayın kendinizi; vatan sizlerden çatılmış kaşlar, eğilmeyen başlar bekliyor değil. Tarih karşısında onurlu bir duruş sergilemenin yükümlülüğü altında hissetmeyin kendinizi. Toplum sizi olanca zavallılığınızla basmaya hazırdır bağrına. Hatta ara sıra duygu sömürüsü ve hicran gözyaşları bekler…

Yerden göğe kadar haklı olabilirsiniz davanızda. Talep ettiğiniz şey sizlere söz verilmiş, hatta doğmakla sahip olduğunuz anayasal bir hak olabilir. Yalnız sizleri değil, bu ülkenin geleceğini çok yakından ilgilendirecek derecede önemli de olabilir. Mesela ne kadar masum, ne kadar haklı bir taleptir parasız eğitim hakkı. Sizler kadar ülkenin geleceğini de ilgilendirmektedir üstelik. Ve söz verilmiş, vaat edilmiştir bu ülkenin anayasasında sizlere.

Fakat, dedim ya; böyle bağırıp çağırmakla olmaz bu işler. Kurallara uymayanları kimse tutup dışarı atamazken, saçlarınızdan sürükleyip sizi atarlar dışarı.

Cahil değilim, elbette biliyorum; önceden izin almaksızın, gösteri ve yürüyüş düzenlemekte anayasal bir haktır. Ancak inanın bana bağırıp çağırmak çok çirkin bir görüntüdür ve anayasal hakları bile döver toplum vicdanı…

Kızmayın bana ne olur… Sizin tarafınızdayım ben. Bu sorunun nasıl çözüleceğini anlatmaya çalışıyorum sadece…

Bir kere iyice örgütlenmek gerek. Sağ, sol fark etmez… Mühim olan etkileyici bir kalabalık oluşturmak. Sonra yılmadan, yıkılmadan, teslim olmadan mücadele etmek… Saçınızdan tutup sürükleyebilirler, dışarıya atabilirler seni. Dışarıda ağlayacaksın. Gurur meselesi yapmadan, göstere göstere, göğsünü gere gere ağlayacaksın. Eğmeyeceksin başını; gözyaşın görünsün. Seni ağlatanlar utansın; görenin içini dağlayacaksın…

Ülke ciddi çalkantıların yaşandığı bir dönemden geçmekte olabilir. Büyük bir iç ve dış borç yükü altında, ilan edilmemiş bir ekonomik kriz yaşanmakta olabilir. Her yıl binlerce dükkan kepenk kapamakta, halk işsizlik çarkının kıskacı altında, fakr ü zaruret içinde çırpınmakta olabilir.

En katı kalbi bile yumuşatır bir damla gözyaşı. İşte bu durum ve koşullar içinde dahi, diğer sorunlar ertelenecek, en karşıt görüşlü insanlar bile “bu sorunu ben çözerim” diyerek seferber olacaktır.

Ülkenin elbette bir çok sorunu vardır. Bunların her biri ayrı ayrı çok büyük öneme haiz olabilir. Ancak gençler bir toplumun geleceğidir. Tüm bu sorunların çözülebilmesi için, iyi eğitim almış bir gençliğin yetiştirilmesi belki de en öncelikli iş olmalıdır.

Bu sebeple işsizler, işverenler, emekliler, velhasıl büyük sorunlar içinde çırpınmakta olan toplumun diğer kesimleri durumu idrak etmeden önce, eğitim çağına gelmiş gençliğin elini çabuk tutarak onlardan önce ağlamaya başlamasında ciddi faydalar vardır…

Unutmayınız; ağlayan kazanır sonunda…

 
Toplam blog
: 57
: 1683
Kayıt tarihi
: 29.05.08
 
 

21/12/1966 doğumlu olup Mersin Meslek Yüksek okulu İşletme bölümü mezunuyum. Bir deri firmasında ..