Ağrı Dağın eteğinde (Pirmete'nin dönüşü!)!

Pirmete sonunda aramıza döndü! Resminin arka planında Ağrı dağını görmesem abimizi Dumlupınar cephesinde zannedecektim! İyice bakınca anladım!

Düşünmedim değil!

“Pirmete bu yazıyı niye yazdı, bu resmi niye koydu sayfasına! Özellikle Ağrı dağlı resmini!”

Müsaadenizle bunun analizini yapacağım bu yazımda! İşin yok mu diyenlere de söylemeden geçemeyeceğim! Sabahçıyım. Bir teklife detay hazırlıyorum! Kafam şişti de, mola verdim birkaç saatliğine! (çok düşüneceğim!)

Biliyorsunuz Ermenistan Cumhurbaşkanı maça gelecek yakında! Alican sınır kapısı açılmazsa gelmem diyor! Öbür yandan Azerbaycan kızıyor! O da can bu da can! Kaldık mı iki can arasında patlıcan! Patlicam! Tam bu zamanda Pirmete “Ağrı dağın eteğinde, uçan güverciin olsaam!” türküsüyle oyuna girdi! Hem de postallarını giyerek!

Bunu Ermenilere bir mesaj olarak algıladım!

Hadi yanıldım diyelim!

Bir de şu manayı çıkardım ! Ağrı dağı, Nuhun gemisinin tufan sonunda yanaştığı kıyı (!) olarak görülüyor bazı kaynaklarda! Biliyorsunuz kıyıya yaklaştıkça bir güvercin gagasında bir zeytin dalıyla gemiyi karşılamış! Barış güvercini oradan geliyor!

Zavallı hayvan baktı ki bunların gelişi gelişe benzemiyor, korktu. Kimisi aç kurt, kimisi maymun iştahlı falan! İyi geçinmek lazım dedi!

Acaba bunu mu çağrıştrırdı Pirmete, mecazen ya da mizansen olarak!

Bu ihtimali yüksek görüyorum!

İyi de, niye postallı bir görüntüyle?

Onu da düşündüm!

“Arkadaşlar, aramızdaki sorunları demokratik bir anlayışla çözemezsek postallı biri gelir çözer! “ mi demek istiyor acep!

Tüm bu yorumlar benim kişisel kuruntularım olabilir! Pirmete’ye soralım o zaman?

“Ne oldu ki postalları giydin Ağabey? Ağrı dağın eteğinde hem de?”

Cevabını o düşünsün!