Ağustos ortasında birgün: 17 Ağustos

İki haftadır sürdürdüğüm Hong Kong izlenimlerine bir haftalık bir ara verip güncel bir yazı yazmayı denemek istiyorum…

Ünlü şairlerimizden Hasan Hüseyin KORKMAZGİL, Haziran’da ölen şair Nazım Hikmet için yazdığı şiirinde “Haziran’da ölmek zor…” der. Benim için de Ağustos ortasında yazı yazmak çok zor… Çünkü benim için Ağustos ortası demek 17 Ağustos demek.17 Ağustos da bana hep ölümü çağrıştırıyor…

Önce 17 Ağustos 99…Gölcük-İzmit-Sakarya-Yalova’da ve Değirmendere’de 25 binden fazla vatandaşımızı kaybettik… İlk yıllarda çok konuşuldu, yazıldı ve ne yazık ki deprem gerçeğini çok çabuk unuttuk. Ulusal Deprem Konseyi’ni bile kapattık .Yeni bir felakete kadar… Bu unutkanlık, duyarsızlık, tedbirsizlik üstüne değil bir yazı ciltler dolusu kitap yazsanız kimin umurunda.

17 Ağustos’un benim için bir de özel anlamı var. 2000’in 17 Ağustos’unda babamı, 2006’nın 17 Ağustos’unda da annemi kaybettim. İkisi de yaşamdaki birlikteliklerini ölüm tarihlerinde de birleştirdiler. Şimdi İznik mezarlığında yan yana huzur içinde yatıyorlar.

17 Ağustos 99’da depremde yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımızı da, babamı ve annemi de sevgi ve saygı ile anıyorum.

Ne yazık ki ölenle ölünmüyor… Yaşam devam ediyor. Yaşamda neler oluyor ? 2007 Ağustos ayının ortasında Türkiye’nin gündeminde ne var ? Seçimler yapıldı, geçti. TBMM başkanını seçti.11.Cumhurbaşkanını da seçer. Siyaset cephesinde işler olağan mecrasında akıp gider…

Bugünlerde mecrasında akıp gitmeyen başka şeyler var…Geçmiş yıllardaki yazılarımda kuruyan göllerimizden, barajlarımızdan, susuzluk tehlikesinden söz eden yazılar yazdım.Artık nehirlerimiz, derelerimiz mecrasında akmıyor, akamıyor…

Barajlara su taşıyan nehirlerimiz kurudu.İlk susuzluk tehlikesini Ankara, İstanbul gibi büyük kentlerimiz yaşamaya başladı.Susuzluğa, kuraklığa karşı önlem alması gerekenler “yağmur duaları”ndan medet umuyor.Çağdaş Türkiye’nin başkenti Ankara’nın başındaki adamın susuzluğa karşı sözleri, önerileri aklı başında bir adamın sözleri olabilir mi ? Gelecek seçimde bu adamın (adını bile anmak istemiyorum) oyları kesin yüzde 80’lere çıkar…Halk kendisine eziyet eden yöneticileri çok severmiş.Birileri öyle diyor…Belki de doğrudur ne bileyim.Yaşayıp göreceğiz…

Ağustos’ta yazı yazmak benim için zor dedim ya; yaşadığım Mazı Köyü’nün ormanları geçen yıl 21-24 Ağustos tarihlerinde yandı.Bu yılın Temmuz ayında da ben buralarda yokken komşu köylerimiz olan Kızılağaç ve Güvercinlik köylerinde ormanlarımız yanmış.Yangın yerlerini bir bir dolaştım.Fotoğraf çekmeye bile yüreğim el vermedi.

Bir yanda depremler, bir yanda kuraklık, susuzluk, bir yanda orman yangınları…

Bir yanda insana, doğaya, çevreye, bilime duyarsız yöneticiler…Gel de Ağustos ortasında kolay okunur, neşeli yazı yaz.Dedim ya dostlar Ağustos’ta yazı yazmak gerçekten zor…

İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ-15 AĞUSTOS 07