Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '17

 
Kategori
Şiir
 

Ağzından baklayı çıkarmak

Ağzından baklayı çıkarmak
 

Ağzından Baklayı Çıkarmak & Salih Erdem


Vaktiyle çok küfürbaz bir adam yaşıyormuş

Zamanla bu ününden hayli utanır olmuş.

“Sövgüye düşkünlüğüm miras değil ki soydan

Acep nasıl geçerim kahrolası bu huydan?”

Düşüncesiyle varıp tekkeye koşar adım

Şeyhe açmış içini: “Dervişliktir muradım!”

 

Şeyh efendi bakınca görmüş halis niyeti

Almış onu dergâha hazırlamış diyeti:

“Bak efendi! Dervişlik, süsünden kurtulmaktır

Zaaflardan arınmak; Hakk’ı, içte bulmaktır.

Yolun sabırdan geçer, sabır zorlu zanâat

Tövbe edersen âlâ ve durmadan kıraat!

Okuyup üflediğim baklaları alıkoy

Birini dil altına kalanları cebe koy

Konuşmak isteyince diline görünecek

Küfretme isteğinden anında döndürecek.

Yalnız şunu unutma, bu, hummalı bir iştir

Ağzında eriyeni yenisiyle değiştir.”

 

Cidden, dendiği gibi, o eski huy kaybolur

Bizimki hiç küfretmez diline sahip olur.

 

Halkına kılavuzluk dervişliğin şanından

Şeyh yeni müridini eksik etmez yanından.

 

Yine böyle gezerken yağmur boşanır birden

Oluklar dolar taşar, sokak farksız nehirden.

Küçük bir kız haykırır âdeta hançereden

“Şeyh efendi!..” sedâsı, yükselir pencereden.

“Biraz durur musunuz!” der, pencereyi kapar

Bizimkiler çaresiz istenileni yapar.

Damlalar sicim gibi, yağış o kadar çoktur

Etrafta sığınacak bir saçak bile yoktur.

“Çalsam kapıyı, desem, arzunuzu buyurun…”

Kız tekrar cama çıkar; “Azıcık daha durun!”

Şeyh içinden; ”Lâhavle…” çekse de ervahına

Beklememek uyar mı tarikat adabına!

Tövbekâra göz atar, O da sabrı tartmakta

Ve yağmurun şiddeti giderayak artmakta

Bu rahmette değil ten, ilik bile ıslanır

Sabır da bir noktada sebatından usanır.

Dervişin rengi mosmor öfkeden patlayacak

Doya doya küfretse içi rahatlayacak.

 

Sonunda üçüncü kez pencere aralanır

Kız: “Gidebilirsiniz!” der, şeyh de meraklanır:

“Behey güzel evlâdım neden böyle beklettin?

Sebepsiz yere bizi, bak sırılsıklam ettin!”

“Efendim, boşa değil, hoşgörün rızamızı:

Kuluçkaya yatırdık, gurk tavuklarımızı

Yumurtayı koyarken tepeli görmek kârmış

Piliçlerde tepeli olur, horoz çıkarmış(?)

Annem size bakarak yumurtaları koydu;

Sizi durdurmamıza yegâne sebep buydu!”

 

Densizliğin böylesi ve şeyh çileden çıkar:

“Ulan, derviş ağzından baklayı artık çıkar!”

 

Sözün özü

Bakla deyip geçmeyin, dilde ne sırlar saklı

Çıkıyorsa ortaya, düşünmeli; kim haklı!

 

 

08.04.2011 23.18

19.04.2011 22.20

 

Salih ERDEM / AYDIN

 
Toplam blog
: 153
: 88
Kayıt tarihi
: 26.11.13
 
 

Öyle bir yanmalısın ki; önce çehren, sonra çevren aydınlanmalı. Acıpayam / Denizli ..