Ah! biz kadınlar...

Son yıllarda gerek yazılı, gerekse görsel basının vazgeçemediği haber ve programların içinde birinci sırayı sanıyorum magazin dediğimiz, asıl anlamından uzaklaşmış proram ve haberler almaktadadır. Hangi ünlü ne yapmış, kim kiminle yakalanmış(bu yakalama konusu ayrı bir komedidir), nerde gezmiş, ne demiş v.s.
Kime sorsanız bu tür programları ve haberleri takip etmemektedir! Ancak en çok reytingi alan yine bu programlardır.

Herkesin benimle aynı fikirde olduğunu bildiğim bu konuyu çok uzatmadan asıl konuya geleyim. Ben bu tür haber ve programları yakından takip ediyorum. Sinirlenip stres atıyorum, gülüp eğleniyorum, şaşırıyorum ve daha bir sürü duyguyu bir arada yaşama şansı yakalıyorum(ne kadar sağlıklıysa artık!!!)
Aylardır gündemin 1 numarası Erol, Ajlan, Gülşen üçlüsü 2 numarada birinciliği zorlayan Hüsnü. Nazire. Deniz üçlüsü yer almakta, tam bitti derken yeniden ve çoğalarak başlayan aynı trajikomik olaylar....

Asıl takıldığım bunlar değil elbette.Türk Kadının zaafları asıl takıldığım ve hatta takılıp kaldığım. Ah! be hemcinsim, ah! be arkadaşım, adam seni aldatmış, hadi affettin affetmek büyüklüktür dedik. Adam aşk acısını daha doğrusu kuyruk acısını seni, ekranları ve izleyicileri kullanarak çıkartmaya devam ediyor. Sen bu konuda konuşmayan ya da konuşmaya yüzü olmayan kadına; yuva yıkan , masum kocanı elinden almaya kalkan, hala gözünün kocanda olduğun emin olan edalarla açıkamalar yapıyor ve kocanın yanında olmasını zafer bililiyosun...ah ne kadın bu adam seni yine aldatır, yine af diler, hayatımın aşkı der ve sen yine masum kocanı kollayıp o hain kadınlara haddini bildirirsin... Ne diyeyim , ah!bizim kadınsal zaaflarımız, zayıflıklarımız. Kör göze parmak misali... yine de görmeyiz gerçekleri.......