Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '12

 
Kategori
Deneme
 

Ah bu değerler yalan değerler, hayatımızı çalan değerler

Ah bu değerler yalan değerler, hayatımızı çalan değerler
 

Hem ahlaklı hem de mutlu olamazsınız; çünkü ahlak belli bir şekilde hareket etmenizi gerektirir. Nerede nasıl davranacağını kişinin kendisi belirlemelidir. Referanslar, kurallar, kaideler hayatın gardiyanlarıdır.

Namuslu insanın mutlu olması mümkün değildir; çünkü namuslu insan pencereden dışarı bile bakamaz. Gönül rahatlığıyla gülemez. İnsanlarla konuşup selam veremez. Güzel elbiseler giyemez. Namuslu insan sadece vardır; hiçbir şekilde yaşayamaz.

Ama eğer namus sadece cinselliğini korumak, bunun dışında kendisine hiçbir sınır koymamaksa sorun yok. Zaten bunun böyle olması gerekir. Ve ben eminim din de böyle diyordur. Tanrı insanlarla yan yana yürümeyi yasak eder mi? Bugün namuslu bir kadın yabancı bir erkekle konuşmuyor. Biz insanlarla konuşmayacağız da dağda ayılarla mı konuşacağız?

Dinin dediği şudur: Evli olmadığın kadın ya da erkekle ilişkiye giremezsin. Namus bu; başka bir şey yok. Allah böyle diyor, geri kalanı sakallının fetvası. Ama sen konuşmuyorsun, selam vermiyorsun, yan yana olmuyorsun. Birlikte oturmuyorsun. Evine gitmiyorsun. Evine almıyorsun. Birlikte yiyip içmiyor, gezip eğlenmiyorsun. O zaman bunlar doğruysa yani sen haklıysan Kuran hayatı yasaklıyor demektir.

Dinin de mantığın da kabul ettiğine göre namus başka kadın ya da erkeklerle cinsel ilişkiye girmektir. Yani bunu yaparsan namussuz olursun. Bunun dışında hiçbir şey namus kavramı içine girmez. Zina yapanın dışındakilere namussuz diyenler ( ayrıca bunun da koşulları olmalıdır) kendileri namussuzdur.

Bugün ahlak dediğimiz zaman insanlar gülüyorlar; çünkü bir anlamı yok. Sanal bir kavram olup bazı davranışlar bu kelime ile ifade ediliyor. Referansları ağırlıklı olarak din. Kuralları var hatta okullarda ders olarak okutuluyor. Toplumda belli bir şekilde davranışlarına özen gösterenlere ahlaklı/terbiyeli deniliyor. Yine de ahlak ağırlıklı olarak cinselliği anlatıyor. Sen hayatında helalin olmayan hiçbir kadın ya da erkekle cinsellik yaşamamış olsan dahi işte açık giyiniyor, serbest hareket ediyor, oğlanlarla ya da kızlarla geziyorsan ahlaksız ve namussuz olarak algılanıyorsun.

Tamamen cehalet, başka hiçbir şey değil. Bunu gören aklı başında eğitimli dindarlar tabuları yıkmışlar. Artık sakallı onları kandıramıyor. Kuran’ın sadece zinayı yasak ettiğini sakallı da biliyor. Ama işte kadını eve hapsedip kendisine köle yapacak. Mazereti de hazır. Diyor ki bu davranışlar seni günaha götürür. Gitme; boşuna mı ibadet ediyor, dua okuyorsun?

Bir Müslüman kadının yabancı bir erkekle (yabancı erkek de ne demekse)konuşması günah mı? Kimle konuşacak bu kadın? Sadece kocası, ailesi ve akrabalarıyla. Çünkü komşu da yabancıdır. Kocalar karılarına bekçilik yapıyorlar, namusuna helal gelmesin, ahlakı bozulmasın diye. Ama kardeşim yaşamın yüz türlü halinde kadınlarımızın namusuna helal geliyor ve ahlakı bozuluyormuş. Bildiğim kadarıyla yüzüne bakılamayacak kadar yaşlandıklarında sorun yok. Kalın perdelerin arkasında evinden çıkmazsa sorun yok. Bir de galiba öldükten sonra mezara konulunca sorun yok. Parkta bankın üzerinde bir adam var. Kadınımız onun yanına oturursa dedikodu çıkar, namus elden gider. Hatta erkek kıskançlık psikopatlığıyla ( böyle durumda akıllı adamlar bile nasıl oluyorsa psikopat oluyor) kadına zarar bile verebiliyor. Kadın affedersin adamın kucağında mı? Aralarında bir şey mi geçti? Birbirlerinden haberleri bile yok.

Hayatta bazı olaylar ve durumlar kadın ve erkeği zinaya ve ahlaksızlığa götürebilir deniliyor. Cinsellik öyle bir olaydır ki dinle bile önlenemez. Ama kutsalda zinayı yasaklayan bir emir var. Din zinayı yasaklıyor bizim aklı evveller hayatı yasaklıyor. Örtünme abartılıyor. Sadece gözleri görünüyor. Önlerini görebilseler onu da kapatacaklar. Bu nasıl bir din, nasıl İslam ya! Kapalı kadın kırlara çiçek toplamaya ya da dağlara gezmeye bile gidemiyor. Kırlarda çiçek toplamayı yasaklayan bir dini ben kabul etmiyorum. Din böyle demiyor kardeşim, insanlar cahil.

Saygı kelimesi artık lügatten silindi gibi. Çünkü eğitimli, kültürlü, akıllı adamın davranışları zaten ölçülüdür.  Saygı ellerini yıkamayan yaşlıların elini öpmek olarak kalmıştır. El öpme dışında saygının kullanıldığı hiçbir yer yok. Kuyruğa girdin, sıranı bilecek, insanların hakkına saygı göstereceksin. Ama artık kuyrukta kalmadı. Demek ki saygı ilkel, kültürsüz kısaca karanlık çağların argümanı. E cehalet azalıyor, insanlar toplum içinde neyi nasıl yapacaklarını öğreniyorlar ve saygıya gerek kalmıyor. Ama eskiden öylemiydi. Demoklesin kılıcı gibi tepemizdeydi. Üstelik genel kuraldı. Ayının biri sırtüstü yatıyorsa ben adam gibi oturuyorum. Beni niye saygı düzenine sokuyorsun? Saygı karanlık çağlarda ayı oğlu ayıları yola getirme aracıydı.

Kadınları kocasının yanında papazın karısı gibi yapan sakallı fetvası değer manzumeleri sakallının sakalının telleri kadar çoktu. Birisinden kurtulsanız öbürüne yakalanıyordunuz. Aslında birisi bile yetiyordu bazen. Örneğin “Ayıp” fetvası nedeniyle kibar bir manyak sokakta yemek yiyememiş, acından ölmüştü. Bu değerlerin tamamına sahip bir kimseyi mezarını kazıp gömebilirsiniz; çünkü zaten yaşamıyordur.

Kan davası bile bir değer, biliyor musunuz? Kanı yerde kalmasın deniliyor. Burada da ahlak, namus, saygı var. Ama ben en çok terbiyeye gülüyorum. Adam hatırlı bir köy yemeğinde yer sofrasına herkes gibi bağdaş kurmuş. Ne kadar oturdu bilinmez, bacaklarında zaten sorun varmış, kangren olmuş ve bacaklarını kesmişler. Bir zamanlar insanlar bacakları kangren olup kesilse bile böyle (bağdaş kurup) oturmak zorundaydılar. Ama artık böyle değil. Demek ki bunlar miadını doldurmuş davranışlar. Yine de bazı ilkel çevrelerce bizlere dayatılıyor. Daha kötüsü uymadığın zaman terbiyesiz oluyorsun. Bu ilkel angutlar sokakta dondurma yiyen birine bile terbiyesiz diyorlar. 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..