Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ah İzmir!

Ah İzmir!
 

Başlığa bakınca, karamsarlık, belki de öfke hissetmiş olabilirsiniz... Hayır, tam tersi.. bu başlık bir iç geçirme, bir özlem, bir pişmanlık nidası... Bir kaç saat önce bir arkadaşımla yaptığım telefon görüşmesi sırasında, aramızda geçen konuşmada arkadaşımın sarf ettiği bir iç geçirme: Ah İzmir !..

Arkadaşım yaklaşık 20 gün önce, tayinini İzmir'den, eşinin menşei olan ve eşinin görevli olduğu Ankara'ya çıkarttı. Çok çabuk da giti.. Hiç hazırlık yapmadan, vedalaşmadan, son kez İzmir'in tadını Kordon'da, Alsancak'ta çıkartmadan.. Uzun süredir kurcalıyordu bu tayin işini.. Sonunda da istediği gibi oldu (!).. Oldu da.. Hani, sanatçı Sezen Aksu'nun şarkısındaki gibi "kalbim Ege'de kaldı !.. " diyordu ya; arkadaşımın da kalbi İzmir'de kalmıştı.. Arkadaşları, akrabaları, hatıraları.. Ve geriye kalan yalnız bunlar değil, geriye de kocaman bir pişmanlık kaldı... Çok pişman arkadaşım Ankara'ya gittiği için... Hele bir de oranın, karını kışını yaşadıktan sonra, tasını tarağını toplayıp gelse hiç şaşırmam... Çok pişman gerçekten..

İzmir bir başka şehir.. Yalnız Ege'nin değil, Türkiye'nin incisi... Hiçbir yerde yok gerçekten havası, kızları, denizi, sokakları... Başka, bambaşka.. Sokaklarında dolaşan itleri bile başka yahu... Ben belki burada doğup, büyümemdendir, iİşim icabı başka şehirlere gittiğimde, bir an önce buralara dönmek için sabırsızlanıyorum... Gece yolculuğu da olsa muhakkak dönüyorum, sabah gözümü İzmir'de açmak çok güzel oluyor... Hele bir de daha hiçbir dükkan, iş yeri açılmamışken, sabahı erken saatlerinde, Alsancak'taki gevrek (biz İzmir'de simite gevrek deriz) fırınından, 2 tane gevrek, boyoz, peynir, haşlanmış yumurta alıp, şöyle kordona uzanıp da, açılmışsa çay evlerinin birine oturup, taze demlenmiş çay ile birlikte, açılmamışsa, kordondaki bankların birinde sabah esintisinde, bir taraftan denizi seyrderek kahvaltı yapmanın keyfi başka nerde var ki ? Diyeceksiniz ki İstanbul. Evet, İstanbul da çok güzel bir kent. Üstelik boğazı dünya'da tek. Boğaza nazır bir yerde oturup, kahvaltı yapmak da, doyulmaz bir keyif. Hele hele ki, boğazın kenarında bankta yada arabanın içinde, vapur düdüğü ile yada martı sesi ile uyanmak apayrı bir keyif ama karşıya baktığınız ne göreceksiniz ? Hemen söyleyeyim. Binalar, yalılar vs. Bunları seyretmekte çok güzel elbette ama İzmir'de karşıya baktığınızda yalnızca deniz görürsünüz. O kadar.. Bina seyretmek mi istiyorsunuz ? O zaman atlayacaksınız bir vapura Konakl'tan Karşıyaka'ya geçeceksiniz ve karşıdan kıyıya bakacaksınız. Bunlara bakarken de, martılara gevrek parçası atacaksınız. Keyifleneceksiniz..

Bu şehire yalnızca, gezmek için gelenler, bunun keyfini çıkartamadan giderler. Ama keyfini çıkartanlar, bir kere daha gelirler, bir daha gelirler, bir gün yerine bir kaç gün kalırlar.. Bir dahaki gelişlerinde ise, hiç gitmemek üzere burada kalırlar. Hikaye mi geldi size bu ? Ben çok insan tanıyorum böyle, başka şehirlerde yıllarca oturup da, buralara gelen, yerleşen ve artık İzmirliyim diyeni merak etmeyin.. Sallama bir laf değil bu !

Kim ne derse desin, İzmir başka şehir.. Kimse de alınmasın, gücenmesin ama ben İzmir'de ölmek isterim.. İmbat esintisinin, mezarımı yalayıp geçmesini, uzak da olsa bir martı çığlığını duymak, denizin iyod kokusunu koklamak isterim.

Siz ne istersiniz ? Hala bir düşünceniz yoksa eğer bir kaç günlüğüne İzmir'e gelin. Burası size fikir bulmanızda yardımcı olackatır..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..