Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '14

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ah le yar yar

Ah le yar yar
 

Solda Serkan Çağrı ve Ahmet Eler.


Serkan Çağrı ekonomiden ne anladığını, şu sözlerle özetliyor:  Bu ay iş yapabildim mi? Giderlerimi karşılayabildim mi? İşler iyi mi, kötü mü? "Nasılsın iyi misin, işler nasıl be Aga, derler Keşan'da!" Bizim işimiz hobi olarak yapılan ve eğlence sektörüne hitap ettiğinden en zor uğraşlardan biridir. Ekonomi daraldığında insanların aklına ilk gelen bu tür harcamalarıdır.  

Üretken olan insanın gelir düşünmemesi lazım ki üretkenliği bozulmasın. Sanatçı sadece sanatına yoğunlaşıp iyi şeyler üretebilmeli, ekonomik sıkıntılarla boğulmamalıdır. Ülkemizde telif hakkı sorunu hala devam ettiği için sonuç alamayan sanatçı üretkenliğini yitirmeye başlıyor. 

İyi ekonomi; sağlıklı olarak geçinebilirken, etrafımızdakilerin de sıkıntıda olmaması demektir. Sosyal psikolojinin, ekonomi üzerinde etkisi büyüktür. Arabesk tarzına yatkınlığımız var, Ortadoğu coğrafyasında acılar bitmiyor. Biz toplum olarak iyimserlikten çok, "Ne kadar kötü hallerimiz var!" söylemleriyle daha da çok bunalıyoruz. Örneğin Yunanistan'da şahit oldum ki insanlar ekonomilerindeki daralma nedeniyle “enstrümanlarını” satmak zorunda kaldı, acı bir durum. Ama o insanlar acılarını söylemediler, iyimserliklerini kaybetmediler. O nedenle olumsuz psikolojiye bağlı söylemler, ekonomiyi daha da kötü hale getirirken, "daha iyi olacak" söylemleri ekonominin düzelmesine katkı sağlayabiliyor.
            Serkan Çağrı söylemine devam ediyor; akademik kariyeri konuşuluyor. “Serkan Çağrı” adına klarnet tasarlandı, başarıyı elde ederken hangi aşamalarda sıçramalar olduğunu anlatıyor ve diyor ki; "Olmaz denilen insanlara çok sinir oluyorum, kötü bir duygu, negatif enerji yayıyorlar. Trafikte bile hata yapılıyorsa ben onu bilinçli bir sürücü olarak telafi etmeye çalışıyor, toplumsal duyarlılığımı göstermeye uğraşıyorum. Klarnet tasarlarken de böyle düşündüm, pozitif bakmaya çalışıyorum. Memleketim Keşan'dayken bile hayaller kurar o hedeflere ulaşmaya çalışırdım. İnsan hangi işte olursa olsun işini sevmeli, önemli olan mutlu edebilecek ortamı yakalayabilmektir. İnsanoğlu Mars'a gitmek istediği için başarılı oldu, Ay'a gitti. Tükenmişlik diye bir şey yok. Yani hayatın tamamını biz nasıl yaşamak istiyorsak öyle devam ettirebiliriz. Kaderin de etkisi var elbet ama planlamanın etkisi önemlidir."
Konserlere gittiğinde yurt dışında gördükleriyle ülkemizdeki farklılıkları kıyaslıyor Serkan: Önceleri yurt dışını gözlemlediğimde daha büyük farklılıklar dikkatimi çekiyordu. Şimdi daha güzel şeyler de oluyor ülkemizde. Öyle olunca üreten, ürün kalitesini de artırmak durumunda kalıyor, sanatçı kendini daha iyi üretmek zorunda hissediyor ve bu durumda seviye, yükselişe geçiyor elbet. 
"Televole" kültürü içinde yetiştik, üzgünüm, biz de malzeme olduk, Grup Laçin'le çalışıyorken bu kültür tarafından üzgünüm ki kullanıldığımız oldu. Maalesef bizde yaygın, bundan rahatsızlık duyuyorum. Sanatçıların kendi aralarında bölünme yaşamaları hepimize zarar veriyor. Sanatçı üretkendir, o nedenle sanatçı normal olmaz zaten. "Bir tahtası eksiktir!!"

Fazıl Say'ın yaşadıkları kendi vakasıdır. Bir sanatçı bu denli olayların içine itilmemeli, günlük çekişmelerin içinde onu yargılamak doğru olmadı, kendince bir duruşu ve düşüncesi vardır her sanatçının, saygı görmelidir ki toplum, her birimize düşüncelerimizden dolayı saygı göstermesi gerektiğini idrak edebilsin. Ülkemde düşünce, suç olmaktan çıkmalıdır. Sanatçıyı kendi haline bırakmayı bilmeliyiz, sanatçı toplumun aynasıdır, toplumda ne görüyorsa onu yansıtır.
Ahmet Eler: “Açtığın önemli bir yol var: Klarnet Festivali projeni biraz anlatır mısın?”
Serkan Çağrı: Bir enstrümanı göstermeye, tanıtmaya çalışmak kısır bir eylemdir. Bu değildir benim düşüncem. Birinci yılında Edirne'de güzel bir festival çıkardık ve başlattık. 50 bin kişinin üzerinde gelen oldu. ABD'den bile gelenler vardı. Projelerimizi Trakya'da geliştirmekte zorluk çekiyoruz. Edirne Belediyesinin ve Trakya'nın desteğini de aldık fakat ikinci yılda festivali İstanbul'da yapmak zorunda kaldık. İstanbullulara bir nefes vermeye çalıştık. Tramvayda, metroda, gemide, şehir hatlarında "Bir Nefes" aldırmaya çalıştık. Nefesli sazlar konusunda Edirne'de çok iyi işler yapılabilir. Ben Kırkpınar'ı bile doğru dürüst tanıtamadık diye düşünüyorum. Yeterince turist çekemiyoruz. Ekonomi bu anlamda da canlanır, yerel yönetimlerin Trakya'mızda sorumluluk almak istemediklerini düşünüyorum. Eskişehir Belediyesi örnektir. Trakya'mızın yerel yöneticileri hep aynı şeyi söylüyorlar, farklı söylemler geliştirmek zamanıdır.
Ahmet Eler: KEYİAD olarak Eskişehir Belediyesinin STK ödülünü alma başarısını gösterdik. Oralardaki çalışmaları gördük.
Serkan Çağrı: Gençlerin potansiyeli yerel yönetimlerle daha etkin yönlendirilebilir. Ben bölgenin kazanımına bakarım. Trakya'ya gelen Başbakan'la da, Türkiye'nin önde gelenleriyle de birlikte olurum. Çünkü insanımız ekmek bekliyor, ideolojisinden çok bölgemin ekonomisi ve gelişimi önemli, gördüklerimi bildiklerimi paylaşmak zorundayım. Toplumun yaşadıklarından bahsediyorum, Keşan'da yaşadığım mahallemi insanlar biliyor, ağzımdan çıkanı dikkatle dinleyen komşularımı ben biliyorum. Bazı gelişimlerin olumlu yansımalarını bölgemde de görmek istiyorum.
Yönetici egoistliği, baş belası bir şey! Trakya'da isteyip de görüşemediğim makam koltuklarını işgal etmiş insanlar da var. Seni oraya oturtan, oradaki insanlardır. Yöneticisin, ego yapmayın, büyüklük gösterisi yapmayın, sahip olduğun makamla insanları ezme! Senin ayağına kadar bir bölge insanı olarak gelmişsem, bil ki sen halkımızdan daha büyük değilsin. 

Serkan Çağrı'dan "Ah le yar yar!" şarkısını enstrümantal olarak dinleyerek bitirdiğimiz programdan, KEYİAD Keşan Ekibi de saygı, sevgi ve selamlarını gönderiyor. 
            * * *
Evet, Tek Rumeli TV ekranlarında, KEYİAD başkanı AHMET ELER'İN bu haftaki konuğu SERKAN ÇAĞRI oldu.
Aynı zamanda kendisi de KEYİAD yöneticilerinden olan, klarnet virtüözü, ünlü müzisyen Serkan Çağrı kardeşimiz kültürel projeleri kapsamında Edirne'de gerçekleştirdiği, bizim de açılışında bulunduğumuz "Klarnet Festivali" ile bir ilki başarmıştı. Geride bıraktığımız yıl devam ettirdiği etkinliklerle dil, din, ırk farklılıklarını kaldırmayı başardı. Aşina olduğumuz uluslararası melodilerin sihirli gücü ile duygu birliğini sağladı.
1991 Keşan Lisesi mezunu Serkan Çağrı kardeşimiz, 1998’de İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı, 2004’te Haliç Üniversitesi Türk Müziği, 2009’da da Bakü Devlet Üniversitesi Müzik Akademisi - Doktora Programını tamamladı. Yani o aynı zamanda bir akademisyen, kültürün ve müziğin doktoru, pek çok gencimiz gibi onun da kıymetini, biliyor muyuz acaba? 

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..