Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '09

 
Kategori
İstanbul
 

Ah Moda'm vah !

Ah Moda'm vah !
 

Tarihi Moda İskelesi.


 

Barış Manço, 81300 Moda !

Hatırladınız mı bu anonsu? Yıllarca TV'de çocuklarımızı ve bizleri mutlu eden sevgili Barış Manço ile tanıdı Moda'yı birçok insanımız. Ama yine de güzel Moda'yı biraz daha tanıtayım sizlere: Moda, İstanbul'un Anadolu yakasında, Kadıköy ilçesi tarihi yarımadadaki semtin adıdır. 1935 yılında Atatürk'ün arzusuyla kurulan Moda Deniz Kulübü hâlâ hizmet verirken, tarihi Lozan Plajı ve Kadınlar Hamamı kıyı şeridinin doldurulması sonucu yok olmuştur. Ada yolculuklarımda tercih ettiğim bir asırlık tarihi Moda İskelesi 1985 yılında ulaşıma kapatılmış ve kendi haline terk edilen iskele 2001 yılında rahmetli Barış Manço ve Kadıköy Belediyesinin destekleriyle tekrar restore edilmiştir. Şimdilerde restoran olarak hizmet veren tarihi iskele bugüne dek rahmetli Benazir Butto'dan başlayarak pek çok devlet adamını ağırlamıştır. Balık restoranları, denize nazır çay bahçeleri ve Dondurmacı Ali Usta pek meşhurdur. 1966 yılında seferleri durdurulan Kadıköy-Moda tramvayı da 2003 yılında tekrar hizmete alınmıştır.

Moda İstanbul'un en nezih semtlerinden biridir. Birçok İstanbullu bir gün orada yaşayacağını hayal eder. Denize nazır apartmanlarında yaşamak ömre ömür katar. Sahil yolu da yürüme sevdalılarının vazgeçilmez parkurudur. Konu yürüme olunca da benimle ilgisi anlaşılır. Son zamanlarda hafta sonu kahvaltımı ve sabah yürüyüşümü Moda'da yapıyorum ve beni çok üzen şeyler görüyorum. Ha bugün değişir ha yarın değişir umuduyla bugüne kadar dile getirmedim; ama duyarlı bir vatandaş olarak gördüklerimi ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmalıyım. Son yıllarda İstanbul'umda güzel şeyler oluyor. Yaşanması imkansız koca metropol gittikçe daha da yaşanır hale geliyor. Şu ulaşıma gelen kolaylıklara baksanıza. Hayatım boyunca Doğrucu Davut oldum. Ne belli bir ideolojinin peşinden koştum ne de futbol takımı tuttum. Hep nötr kaldım. Bu da benim her konuda objektif olmamı sağladı. Doğruları alkışladım, yanlışları eleştirdim. Doğru ve yanlışı yapanların kimlikleri ise kararlarıma, eleştirilerime asla etki etmedi.

Geçen sene bu aylardı galiba. Gerçi artık son verildi; ama İstanbul Moda İskelesindeki içki yasağı protestosunu hatırlıyor musunuz? Semt halkı, "Işığını da al gel." sloganıyla her cuma gösteriler yapıyordu. Çünkü tarihi iskeledeki içki yasağının başka anlamlar taşıdığını düşünüyorlardı. Dünyanın dörtte üçünü görmüş, onca kültür ve medeniyeti incelemiş biri olarak, şu olursa öcü gelir misali hurafelere inanmam mümkün değildi. O günlerde bu haberler benim için haber değeri taşımıyordu. Öyle ya, bize de öcü gösterilen onca ülkeye yaptığım seyahatlerde o ülkelerin anlatılanlarla hiç ilgisi olmadığını görmüştüm. Nasıl ki 30 yıl önce Midnight Express filmine gülüp geçtik, çünkü gerçeği yansıtmıyordu; ben de Moda halkının yersiz endişelerini fazla abartılı bulmuştum.

35 yıldır İstanbul'da yaşıyorum ve Hidiv Kasrı'na sadece bir kez gitmiştim. Eskiden mümkün müydü yanınızda eşinizle, ailenizle gidebilesiniz, orman parkurunda yürüyebilesiniz. Tinerciler sarmıştı etrafı. Oysa, şimdi öyle mi? Gidip muhteşem açık büfe kahvaltınızı ve yemeğinizi en uygun fiyatlarla yiyebilir, yürüyüşünüzü de yapabilirsiniz. Ya Çamlıca tepesi? Orada bir akşam yemeği yiyebilmek için yarım maaşı masada bırakıp çıkardınız. Ya şimdi? Orası gerçek halkın artık. Bu ülkenin vatandaşları olarak, en güzel yerler bizim ve saraylarda, konaklarda komik fiyatlara yemek yiyebiliyoruz. Ama bir şart var. Alkol yok! Peki, dünyanın sonu mu bu? Ben rakıdan hoşlanmam; ama yazın o sıcakta buz gibi bira içmeyi severim. Yanında da fırınlanmış tuzlu fıstık:) Haftada 1-2 kadeh şarap içmeyi de sağlığıma yararlı görürüm. Ama eğer Hidiv Kasrı'na gidip güzel bir akşam yemeği yiyeceksem, Çamlıca Tepesi'nden güzel İstanbul'umu seyre dalacaksam, Moda İskelesi'nde güneşin batışını izleyerek yemeğimi yiyeceksem, inanın içki içmesem de olur. Güzel İstanbul'umu güzelleştirmek, her mekanı erişilebilir kılmak ve insanlarımızın hayatını kolaylaştırmak için ellerinden geleni yapıyor yöneticilerimiz. Ülkemizin inanın içkiden çok daha önemli konuları var uğraşacak. Moda İskelesinde içki içilebiliyorsa anlamı şudur, içilmesine izin verilmiyorsa budur gibi bir kuram yok! Büyük Atatürk'ün izinde, hepimiz güçlü ve büyük Türkiye'mizi daha da iyi yaşanır kılmaya çalışıyoruz.

Sevgili Modalılar! Ben Göztepe'de yaşıyorum; ama bir süredir hafta sonu sabahları semtinize misafir oluyorum. Kahvaltımı yapıyor sonra da yürüyorum; ama ben sizin adınıza çok üzülüyorum. İnanın bana, sizin Moda İskelesi'nden çok daha büyük bir sorununuz var! Parklar, yol kenarları içki şişeleriyle dolu!! Balkonlarınızda otururken önünüzde nara atan sarhoşları hayal ettim. Sabah kalktığınızda sokaklardaki pisliğe ne kadar üzüldüğünüzü düşündüm. İçki yasaklanmasın derken, sanırım sokaklarınızı düşünmediniz! Bence, siz bırakın Moda İskelesi'ni de sizlere emanet edilen tarihi sokaklarınıza lâyık olduğu saygın görüntü tekrar nasıl getirilir, onu düşünün. Her gün Moda İskelesi'nde yemek yemiyorsunuz; ama her gün o sokaklarda yürüyorsunuz. Hatta bana da haber verin, gelip size omuz vereyim. Moda gibi güzide bir semtte ne çirkin görüntüler bunlar! Yerden kaç tane boş bira kutusunu toplayıp çöp tenekesine attım bu sabah. Ulu önderin bize emanet ettiği bu ülke hepimizin ve her gün daha iyiye ve güzele ancak beraber yol alabiliriz.

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..