Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '16

 
Kategori
Öykü
 

Ah Şatıroğlu!

Ah Şatıroğlu!
 

Gülizar hatun her zamanki gibi sabahın erken saatlerinde kalkmış köyün daha ışıkları yanmadan koyunları gezdirip gelmiş, celileyi çoktan sağmış, sobayı yakmış, gün ışıklarının tüm evi aydınlatmasına müsade etmiş, yüzüne günler belki de aylar sonra umutlu ve bir o kadar da cürretkar bir gülüş takınmıştı ki Veysel evde ki ay çöreğinin kokusunu alınca farketmişti tüm olup biteni. Görmesi mümkün değildi çünkü. Evet göremezdi çünkü uzun zamandır kendi karanlık dünyasına esir olmuştu gözleri...
 
Kördü Veysel. 7 yaşında köyün tüm çocuklarına sırası ile uğrayan lanet bir meret karartmıştı Dünyasını. Çiçek hastalığı almıştı gözlerini ondan lakin hislerini de götürcek silip süpürecek değildi ya bu meret ! Hala dip diriydi hisleri evde olan biteni çözecek, Gülizar hatunun yüzündeki gülüşünü göremese de şen şakrak halini hissedecek kadar diri...
Pencerenin önüne dikili Gülüzar hatun'un yanına yaklaştı Veysel;Söyle hele nedir bu neşe? 
Aslında Veysel tahmin edebiliyordu fakat anacığından duymak her zaman daha iyi gelirdi ona.
Ah be oğlum neden olacak akşama gelin kızımı isteyeceğiz ya! Az dur hele sen karışma anana daha yerine getirelecek çok töre, adet lazım gelir amma yetiştireceğim evellallah. Çekil önümden garip oğlum hala duruyorsun ! 
Veysel delikanlı olmuştu artık. 
Babası Veysel'in evlenme çağının geldiğini düşünüyordu.
Bu düşüncesini kısa bir süre sonra hayata geçirdi ve akrabalarından Esma'yı Veysel'le evlendirdi. 
 
İçine sinmiyordu işte Veysel'in...  Evleneceği kız ömrü boyunca bakacaktı ona...
Ama bir kez bakamayacaktı Veysel, aynı evde yaşadığı kadına... Nasıl olurdu ki böylesi bir Sevda?
 
 
Düğünler yapıldı...
Anasının dediği gibi örf ve adetler yerini buldu..
Günler haftaların peşine düştü...
Haftalar ayların...
Aylar yılların..
Yıllar ise Veysel'in kalbine sızıları düşürmüştü...
Öyle ki çatısını, yuvasının, gülünü ; Gülizar Hatunu kaybetti Veysel.
Anacağını yitirdi. Çok sürmedi, karanlığına bir kara rengi daha attı ölüm...
Babası Hak'kın rahmetine kavuştu...
Dağ gibi Karaca Ahmet!
Sen de mi bırakacaktın Veysel'i?
 
Neyse ki Esma'sı evinde idi Veysel'in...
Veysel seviyordu karısını, fakat bu sevgi kıskançlığı da beraberinde getirdi.
Göz görmüyordu işte...
Görmeden seviyor ve kıskanıyordu Veysel...
Usanmıştı Esma. Hem gönülsüz evlenmişti Veysel ile farklı hayalleri ve aşkı vardı Esma'nın. Belki de bunu kıskanıyordu Veysel...
Hisleri bu kadar diri bir adam hissediyordu işte.
Düpedüz gideceğini biliyordu Esma'nın..
Esma bir gece deli cesaretini hissetti gönlünde.
Sağa döndü, sola kıvrıldı gitmedi hadsiz meret.
Kararını aldığı gibi köyün ilk gün ışıklarında komşusu Hüseyin'e koştu.
 
Gidelim buralardan Hüseyin!
Ya Veysel?
Çamşıhılı Ali Ağa, baba dostu yalnız bırakmaz onu !
Gidelim diyorum kaçalım diyorum yarim...
 
Deli cesareti böyle sürüklemişti işte Esma'yı Hüseyin'e...
Ay ışığının en ücra karanlığında Sivrialan köy yolundan Bafra'ya ilerliyordu Esma ile Hüseyin.
Çeşme başında durdu Esma. O kadar sıcaktı ki, gönlünün alevi mi bilinmez tepelerinde ki güneş midir anlaşılmaz dökündü yeleğini Esma, bir avuç su ile kavuşturdu yanmış kuru dudaklarını gölge bir yer kestirdi gözüne serdi vücudunu sonra yeşilliğe...
Serinlemek için ayakkabılarına uzandı...
Öıkardığı ayakkabının altında bir şişkinlik vardı.
Açıp baktı Esma. 
Kör olaydım dedi gönlü...
Kör olaydım...
Veysel para sıkıştırmıştı ayakkabasına. Hüseyin ile Esma'ya yetecek kadar...
Emek vermişti Esma...
Çamaşırlarını yıkamış, giydirmiş, yemeklerini kaşık kaşık yedirmişti nasıl el kapısında perişan olmasına izin versindi...
Biliyordu kaçacağını hissediyor, sezinliyordu bu yüzden delicesine kıskanıyordu Esma'sını Veysel ...
 
Duyabiliyor musunuz sizde uzun ince ezgileri okurken bu satırları?
Sanki az sonra gündüz gece diyecek Şatıroğlu. 
Ah be Şatıroğlu ! 
Ah Aşık Veysel !
Hangi sevda senin gibi böylesi cömert olabilir ki ?
 
(Burda yazılanlar şahsıma ait olup, Aşık Veysel ile Esma arasındaki öykü tamamı ile kurmacadır. Fakat böyle bir hadisenin yaşanmışlığı Sivrialan köylülerince bilinmektedir.)
 
 
Kayıt tarihi
: 27.05.16
 
 

Daktiloya Çekilecekleri Biriktiren İstifçi ..