Ah şu antrenörler..!

Belaruslu yıldız, Alexander Hleb, “ünlü Fransız futbol dergisi So Foot'a konuştu. Şunları söylüyor:

 

"Kariyerim boyunca çok iyi antrenörlerle çalıştım. Arsene Wenger, Pep Guardiola gibi... Mourinho ve Alex Ferguson'un gerçek birer efsane olduğunu düşünüyorum. Ancak Türk antrenörler aptal. Saha içerisinde sürekli koşmamız ve belirledikleri basit taktikleri uygulamamız için bizi zorluyorlar. Hiçbir derinlik anlayışı yok."  (milliyet.skorer.19.4.15)

 

Hadi buyurun. Türk antrenörler için söylenen bu genelleme doğru mudur?

 

Hiç doğru olur mu? Her yerde, antrenörlerin; teknik direktörlerin iyisi de var; yetersizi de... Onların iyisini zaten hayat ortaya çıkarıyor. Yetersiz olanlar ise bir süre sonra kaybolup gidiyorlar.

 

Eğer bir Teknik Direktör olsaydım, maça çıkarken takımıma son sözlerim neler olurdu?

 

1.Hızlı olun, tekniğinizi konuşturun;  bencil olmayın.

2.Daima kısa pasları tercih edin. 

3. Kesinlikle top kaybetmeyin.

4. Kendi kalenizle, kalecinizle top oynamayın; topu ileri sürün.

5. İleriye giderken , açıklarınızla top oynamaya alışın. Onları besleyin.

6.Fırsatçı olun. Elinize geçen fırsatları en iyi şekilde değerlendirin.

7. Sinirlenmeyin.

8.Açık fauller yapmayın. Karşıdakini sakatlamayın.

9. Hakemle tartışmayın. Gerekirse onunla kibarca konuşun.

10. İleriye çıkarken üçkenler kurun. Pas almaya çalışın. Yardımcı olun.

11. Duran toplara vuran arkadaşlarınız, daima top alacak arkadaşlarını bulabilmelidir.

12. Yardımlaşın.

13. Topu en uygun pozisyonda olan arkadaşınıza gönderin.

14. Maç 90 dakikadır. Sonuna kadar maça asılın.

15. Kendi kondisyonunuzu her zaman 90 dakika maçı çıkaracak şekilde ayarlayın.

16. Sakatlandığınız zaman oynamak için ısrar etmeyin.

17. Kaleciyi aşırtacak ; setleri aşırtacak vuruşlara dikkat edin. Kaleciye nişanlamayın.

18. Kazanacağınıza inanarak maça çıkın.

19. Maçtan önce fazla kilolarınızdan kurtulun.

20. Karşıdaki oyuncuyu en iyi şekilde aşmaya çalışın.

21. Futbolun kurallarını iyi bilin, maç içinde unutmayın.

22. Takıma en büyük kötülüğü , kırmızı kart alıp , arkadaşlarını yalnız bırakan futbolcu yapar. Unutmayın.

23. Gerektiğinde tekniğinizi konuşturun.

24. Futbolun amacı gol atmak ve gol yememektir. Bunu unutmayın.

25. Savunma zaman zaman ileri çıksa bile, yerini hiçbir zaman kaybetmemelidir.

26. Taktik ve stratejik olarak anlattıklarımıza dikkat edin uygulayın.

27.Maçta kendinizden ve takımdan siz sorumlusunuz; kötü sonuçlar için sorumlu aramaya kalkmayın.

28.Maçta birbirinizle iyi, etkili iletişim kurun. Birbirinizin hatalarını giderin.

29. Ofsayt kuralını iyi uygulayın. Ofsaytta kalmayın.

30. Kenardan verdiğimiz taktiklere dikkat edin uygulayın…

 

Antrenörler, teknik direktörler, çalıştırıcılar hiç de kolay yetişmiyor. Uzun bir başarılı hayat tecrübesine ihtiyaç olduğu gibi, aynı zamanda teknik ve nazari bilgiler yönünden de çok başarılı olmak gerekiyor. Onun için belki de alt yapıda, uzun süre çalışmak, çalıştırmak gerekiyor.

 

Bir antrenör, bir direktör bir hocadır. Bir çok şeyleri bildiği varsayılır. Ve takımı başarıya ulaştıracağına inanılır. Ama inanç kaybolmuşsa, o zaman çalıştırıcıya da inanç kalmaz. 

 

Antrenör, çağın çalıştırma stillerini, eğilimlerini bilmeli; istatistik dilinden anlamalı; bunun için araç gereç kullanabilmeli; takımı değişik  teknik ve yöntemlerle çalıştırabilmelidir. Oyuncularda bir değişim yaratabilmeli. Her futbolcuyu birer birer tanıyıp, özelliklerini bilmeli ve hangi yönlerden zayıf olduğunu saptayıp, ayrıca bireysel olarak futbolcularla ilgilenmelidir.

 

Futbol bir takım oyunudur. Genellikle bir Teknik Direktör bir Orkestra Şefi gibi hareket eder; takımı, yöneticileri; seyirciyi ikna eder; peşinden sürükler ve istenilen amaca ulaşmak için herkesi inandırır. Bunda başarılı olamazsa önce kendi düşer.

 

Teknik direktörlere kimse doğru dürüst yol gösteremez. Belki seçilmiş birkaç kişi. Çalıştırıcı onları dinleyip, yine kendi bildiği gibi hareket etmelidir.

 

Bunu iyi bilmek gerekir: Kazanmayan kaybeder.