Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '07

 
Kategori
Eğitim
 

Ah şu çocuklar -1-

Ah şu çocuklar -1-
 

Göz bebeklerimiz, canlarımız, ciğerlerimiz, hayatta sahip olabileceğimiz en değerli hazinelerimiz. Her normal insanın en büyük arzularından biri, sağlam karakterli ve sosyal bir birey olarak yetiştirmek istediği çocuklarının mutluluk ve başarılarına ortak ve şahit olmaktır değil mi? Ve bu anlamda en çok yapılan yanlışlardan biri de, bu eğitim işinin, ebeveynler tarafından, tamamıyla okullara ve öğretmenlere, eğitim sistemine havale edilmesidir.


Pek tabi ki en genel anlamıyla eğitim sistemi ve sistemin unsurlarının kalite ve yeterliği, çocuklarımızın ideal bireyler olarak yetişmesinde çok ama çok önemli. Ancak en az bunun kadar önemli olan tarafın aslında bizler, biz anne ve babalar olduğunu hiç düşünüyor muyuz? Yaptığımız hataların, eksiklerimizin farkında mıyız? En son, “<ı>çocuğumu yetiştirirken acaba nerede yanlış yaptım” sorusunu ne zaman sorduk kendi kendimize, ya da eşimize, birbirimize?


Ben psikolog değilim. Pedagog hiç değil. Bu işin eğitimini falan da almadım. Ancak çok okudum, dinledim ve kafa yordum. Başarabildiğim ölçüde de, kendi çocuğumu bu çizgide yetiştirmeye gayret ediyorum, eşimle birlikte. Meyveyi, topladığımız zaman göreceğiz.


Her şeyden önce, okul evde başlıyor dersem sanırım kimsenin itirazı olmaz bu sözüme. Çocuklarımızın ilk öğretmenleri bizleriz. Son öğretmenleri de bizler olacağız. Ve bu, okul öncesi eğitimi, çok kaba bir sınıflandırmayla sıkı ve gevşek eğitim olarak tasnif edebiliriz.


Bir de sevgi ve şefkat paylaşımımız var tabi. Bir kısmımız aşırı, olağan dışı sevgi gösterilerinde bulunurken; bazılarımız ise sevgi fakiri olmasak da sevgimizi yavrularımıza hissettirme ve yansıtmada yetersiz kalabiliyoruz.


İşte gevşek eğitim ve yetersiz sevgi birleştiğinde pasif ve donuk bireylerin ilk temellerini atmış oluyoruz. Yine gevşek eğitim, bu sefer aşırı sevgi ile beraber yaşandığında ise sonuç, sorumsuz çocuk bireyler olarak karşımıza çıkıyor.


Sıkı eğitim ortamının yetersiz sevgi ile birlikteliği asosyaliteyi beraberinde getirirken; aşırı sevgi ile yüklenmiş sıkı eğitim ise nevrotik vakaların en büyük tetikleyicisi oluyor.


Bence ideal ana-baba tutumunun karakterinde, mutlaka, yeterli sevgi, yeterli hoşgörü, tadında disiplin ve bir miktar da olumsuzluk olması gerekiyor. Olumsuzluktan kastım negatif enerji değil kesinlikle, gerektiğinde hayır diyebilme tavrı.


Evde, çocuğa karşı kurulması gereken disiplin ortamının başlıca üç amacı olmalı diye düşünüyorum: Onunla aramızda sevgi ve güven ilişkisi geliştirmek. Benlik ve özbenlik değerinin en sağlam temellerini atmak. Gerçek yaşamla ve sahici hayatın her türlü şartlarıyla uyum sağlayabilmesinin altyapısını oluşturmak.


(Devam edeceğiz efendim)


@Serinin ikinci yazısı "Ah Şu Çocuklar -2-": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=77617


@Geçen sene bugün “22 Sene Önce Bugün, Birinci Olmuştum”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=14833


@Geçen sene bugün “Aşk Oyunu 3-5-2 Sisteminde Oynanır -Orta Saha”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=14879

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..