Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '11

 
Kategori
Güncel
 

Ah şu insanoğlu!

Ah şu insanoğlu!
 

Gollum


Anladım ki;

Bu böyle olmuyor. Bazı insanlar ıslah-ı nefs etmiyor. Kendini ve kendinden olanı her şeyin üstünde gören, bütün önceliklerin zatı ile şürekasına ait olduğunu sanan asla yola gelmiyor. Toplumun iplerini germeye, huzursuzluk çıkarmaya devam ediyor.

Ne demokrasi, ne hukuk, ne insan hakları ne de herhangi bir dünyevi yöntem onların problemini çözmüyor. Sunulan her öneri bitmez tükenmez ilave taleplerle geri püskürtülüyor. Yanlışı kendisi yapıyor, düzeltilmesini ise karşısındakinden bekliyor. Açıkçası, bu tipler bizatihi problemin kendisi oluyor.

Bunlar, iç dünyalarında zerre miktarı da olsa bir "adalet duygusu" taşımıyor. O yüzden, mevcut yasalara ve hukuka uygun mahkeme kararları onları tatmin etmiyor. Bir hükmü onaylamaları için yargılama sonucunun, arzu ettikleri gibi çıkması gerekiyor. Aksi takdirde yargı siyasallaşmış oluyor.

Öyle ki bu kategorinin insanı, muarızının aleyhine ve kendi lehine olan mahkeme kararlarlarını kutsayıp yüceltirken, muarızının lehine ve kendi aleyhine olanlara isyan ediyor. Hayatı boyunca küçücük bir esere bile imza atmadığı halde, hoşlanmadığının devasa işlerine burun kıvırıyor ve mutlaka bir eksiğini bulup eleştiriyor.

Buradan yola çıkarak diyorum ki, insanoğlu istediğini alamadığında aklını kullanmıyor. Kaybettiğinde, mantığına değil duygularına müracaat ediyor. Toplumun hissiyatını kaşıyarak, haklı çıkmaya veya hakkı olmayanı elde etmeye çalışıyor. Çıkarına halel geldiği zaman, kafesinden kurtulmuş vahşi bir aslana benziyor. Her şeye ve herkese saldırıyor. Demokrasiyi, özgürlüğü, parayı ve huzuru sadece kendisi için istiyor. Ben yoksam, "batsın bu dünya" diyor.

Bence tez elden buna bir çözüm bulunmalı. İlahi kudret, mahkeme-i kübrayi öbür tarafa bırakmamalı, burada kurmalı. Herkesi bir meydanda toplamalı ve adalet kılıcını çekerek; haklıyla haksızı, doğruyla yanlışı ip gibi birbirinden ayırmalı. Sonra da bunları, insanoğlu denilen aymaz, ikiyüzlü, çıkarcı, arlanmaz varlığın gözüne gözüne sokmalı, . "İşte hak ve doğru bu, eğri ve yanlış ta bu" demeli. Yamuklara, çamur çapak işler yapanlara haddini bildirmeli. Kendi çıkarı için hukuka takla attıranları veya böyle taleplerde bulunanları diskalifiye etmeli. Nerede ve ne kadar varsa, tüm bozuk zihinleri tamir etmeli.

Mesela, zanlı ve suçlu olduğu bilinen kişileri milletvekili aday listesine alanlara, "Bu ülkede adı şaibeye karışmamış, ceza almamış insan yokmuydu? Niye halkın önüne bunları koydunuz da ortalığı karma karışık ettiniz?" diye sormalı. Arsıza utanmayı, kalın surata kızartmayı öğretmeli.

İdeolojisine, sunulan rüşvete, aldığı emir veya tavsiyeye göre karar vererek hem yasaları, hem yargıyı, hem de milletin zihnini altüst eden; içinden çıkılmaz içtihatlara imza atan yargıçların (eğer varsa) yüzüne tükürmeli. Onları koltuklarından alıp bir daha dönmemek üzere cehennemin en derin yerine göndermeli. Kimseden emir almayan, yasalardan ayrılmayan, adaletle hükmeden hakimleri de ödüllendirmeli. Onların makamlarını yükseltmeli ve kendilerine cenneti vadetmeli.

Onbeş yirmi yaşlarındayken bir umudum vardı. Teknoloji hızla gelişiyor, insan yeni şeyler öğreniyor, öğrendikçe olgunlaşıyordu. Yani ben öyle sanıyordum. İnsanoğlu aşama kaydettikçe savaşların, kavgaların, itişip kakışmaların, çıkar çatışmalarının biteceği tertemiz, adaletle hükmedilen, huzurlu bir dünyaya ulaşacağımızı düşünüyordum. Arkadaşlarımın bilinçi veya bilinçsiz itirazlarına rağmen bu inancımı koruyordum. Ne zaman ki hayata atıldım, kendimi ve insanları bir nebze tanıdım işte o zaman bu fikrimden vazgeçtim.

Artık böyle düşünmüyorum. İşin kötüsü, demokrasi denilen şeyin daha çok arlanmaz, utanmaz, doymaz, yüzsüz, saldırgan ve bencil tiplerin işine yaradığını görmenin şokunu yaşıyorum. 

Bir parti, ceza alan birini destekliyor ve milletvekili seçtiriyor. Açık yasal engele rağmen bunu kendine hak görüyor. Seçim kurulu vekilliği iptal edince de, "meclise girmem, ortalığı da dağıtırım!" diye (devleti) tehdit ediyor. Yani ortalığı kendi pisletiyor, ancak temizlemeyi, "girmeyeceğim" dediği meclise ve hükümete bırakıyor. Hadi gel de demokrasinin kime yaradığını görme bakalım!

Gene bazı partiler, iddiasız ve zansız bir sürü kişi dururken, haklarında iddianame düzenlenmiş zanlı/tutuklu kişilerden üçünü aday listelerinin en başına koyuyorlar ve vekil seçtiriyorlar. Mahkeme bunları serbest bırakmayınca da kendilerinden başka herkesi suçluyorlar. Biz niye böyle yaptık demiyorlar. Millet iradesine ipotek konuldu diye ayağa kalkıyorlar. Sanki milletin, birinciyi atlayıp onun üstündeki adayı seçme şansı varmış gibi. Sanki oylar partiye verilmiyormuş gibi.

Kısacası sözünü ettiğim ikinciler de birincilerin taktiğini izliyorlar. Parti liderleri, "zanlıları aday yazdıran oymuş gibi" başbakanı suçluyorlar ve vekillerini mahkemenin elinden kurtarmasını istiyorlar. Ana muhalefet lideri, aksi taktirde yemin etmeyeceklerini söylüyor. Bu kadar kısa sürede yasal düzenleme yapmak imkansızdır. Zanlı vekiller, bunun dışında nasıl bir yöntemle kurtarılırlar da diğerleri yemin etmeye yanaşırlar doğrusu bilmiyorum.

Eğer bir düzenleme yapılır da zanlı vekiller meclise gelirse, dürüst siyasetçi Kemal beyin işi kolay olmayacaktır. Çünkü o, "yerinden kımıldatılmasında hayati risk olan" Haberal'ı vekil yapmıştır. O, kürsüye doğru yürürken veya yemin metnini okurken tıkanıp kalırsa ömür boyu vicdan azabı çekecektir. Keşke bunu vekil yapmasaydım diyecektir. 

Eğer siz, "Kardeşim geç bunları, adamın hastanede çekilmiş görüntüleri var. Maşallah çakı gibi" diyorsanız o zaman karşımıza, insanları hastayım diye kandıran bir adam portresi çıkacaktır. Haberal'ın, dürüst biri olduğuna dair milleti ikna etme sorumluluğu gene Kemal beye düşecektir. Doğrusu bunlar kolay işler değildir.

Yasalar demokratik talepleri karşılamayabilir, hakimler isabetsiz hükümler verebilir. Bu her zaman mümkün ve muhtemeldir. Ama sonuçta, uyulması gereken mahkeme kararları vardır. Bize, bunları yok sayarak mahkeme kararına direnen, iktidara kafa tutan politikacılar değil, makul bir yasama, yürütme ve yargı düzenini oturtmak için çaba sarfedecek siyasetçiler lazımdır.

Resim: agire-serhildan.com 

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..