Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '13

 
Kategori
Eğitim
 

Ah şu Talat

Ah şu Talat
 

Talat da kim demeyin. 6-7 yaş grubunun dilinden düşürmediği bir ünlümüz kendisi. Ne yapıyor da çocuklarımızın dilinden düşmüyor? Bir sanatçı mı? Bir yazar mı? Bir popçu mu? Hayır, Talat et tadıyor. Talat atlet alıyor.

Ses eğitimi ve el yazısı sistemine geçeli 1.sınıf çocuğu olanlar, her yıl bu vakitlerde Talat’ı evlerine konuk ediyorlar. Ela ile Lale de konuklar arasında tabi, ama onlar da sıkıntı yok, onlar iyi geçiniyorlar ”Ela Lale ile el ele.” Ama Talat bir garip hatta tuhaf anlamsız şeyler yapıyor.“Talat tel al.” “Talat atlet al. “,“Talat tel atlat.”  Talat’ın ne yaptığı belli değil. Bunun yanında işte diğer seslerden örnekler: Tonton, ata ot, nal al. Lale, Talat ile teli iletti. Rana nineni tara. Meltem, inatla nineni itme.Anne, enli atleti Onat ile Nil’e anlat. Onat at al, elle.

Çocuklar ilk okumaya başladıklarında anlamsız, günlük yaşamdan çok uzak cümlelerle uzun süre muhatap olmak zorunda kalıyorlar.  Benim gözlemlediğim şu ki; İlk üç harf grubunda günlük yaşama dair bir cümle kurulamadığından (zaten amaç sadece ve sadece ses öğretmek(!)) buda yaklaşık 8 aylık bir süreyi alıyor ki bu sürede çocuğun okuduğundan bir şey anlamayacağına dair bir inancı pekiştiriyor.   Ve çocukların okudukları bir şey ifade etmediğinden, çocuğun bilinçaltına okumak; içi boş, anlamsız giderek de saçma ve zaman kaybı olarak kaydoluyor. Okumak bir külfet çünkü sonucunda hiçbir şey elde etmiyor olduğunu görüyor ve yaşıyor. Bu çocukta özellikle ilk okuma döneminde okumaya olan ilgisini ve hevesini yok ediyor.

El yazısına gelince oda bir muamma. El yazısıyla düzgün ve anlaşılır yazmak için ince kas becerilerinin 6-7 yaşlarındaki bir çocuktan beklenemeyecek kadar iyi olması gerekir aksi takdirde yazısı kendi yazdığını bile okuyamayacak kadar kötü ve çirkin olacaktır. Anaokulundan çizgi çalışmasına başlansa da, el yazısı bu yaş grubu çocuğun ince motor becerilerine uygun hale gelmeye yetmiyor. Tabi güzel yazanlar özellikle de kız çocuklarında var. Ama yüzdeliğe bakınca bu, tüm çocukların yarısı bile etmez.

Şimdi yazmaktan imtina eden, okumayı sevmeyen, okuduğunu anlamayan, yazdığını okuyamayan bir nesille karşı karşıyayız. Yine nesiller düşünülmeden, uzmanlara sorulmadan, yanlış alınmış kararlara mahkumlar. Üstelik bu alınan karaların çocukları nasıl etkilediğini, sonuçlarını, ne derece verimli olup olmadığını da araştırma lüzumu hissetmeyen Milli Eğitim Bakanlığı’na da eyvahlar olsun.

 

 
Toplam blog
: 21
: 1610
Kayıt tarihi
: 21.02.13
 
 

Ankara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanında lisans ve yüksek lisanımı yaptım..