Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

Ahe kanunları geliyor

Ahe kanunları geliyor
 

Yaşayan tüm suçlular

yeniden yargılanacak

AHE KANUNLARI GELİYOR

Devletlerin yönetiminde kanun ve onu uygulayan bir güç bulunmak zorunda. Çünkü kuralsız hayat olamaz ve kurallar da kendiliğinden uygulanamaz.

Şimdilerde yeni bir Anayasadan bahsediliyor. Ben Kerim Korkut, diyorum ki eğer bu Anayasa yapılırsa 20 yıl sonra tıpkı referanduma sunulan Kenan Evren Anayasası gibi bu Anayasanın da kaldırılması için halk oylaması yapılacak. Çünkü sakat kişiler, sakat bir ortamda, sakat düşüncelerle Anayasa yapıyorlar. Ülkenin tepesindeki insan “Ben dokunulmazlıkları kaldırmam” diyor. Dokunulmazlık nedir? Vekil, bakan suç işlediği zaman yargılanmaz demek. Ve senin başbakanın bunu savunuyor. Ve bu kişi bulunduğu mevkii itibarıyla yeni Anayasada birinci derecede söz sahibi olacak. Sadece o değil; her birisi yeni Anayasanın hazırlanmasında söz ve yetki sahibi olacak bu meclisin 300 küsur vekili de dokunulmazlığın kaldırılmasına karşılar. Bu vekiller komisyonlarda görev alacaklar. Bu partilerin ve görüşlerine başvurulacak sivil toplum örgütlerinin bünyelerinde içki satıyor diye birahaneciyi döven insanlar, Hırant Dink’in katilini savunanlar, TAYAD ve vicdani retçi gibi düşünce özgürlüğü örgütlerini taşlayanlar, askerin başörtülü annesini ordu evine almayanlar, Ergenekon avukatları, PKK’ya açık destek verenler, AB’ye kayıtsız şartsız teslim olanlar, Amerika’dan emir alanlar, PKK’ya genel af çıkarmak isteyenler ve daha nice nice onaylamadığımız kişiler, guruplar ve düşünceler var. Yeni Anayasayı bunlar yapacaklar.

Bir de belirli halk kesimlerinin görüşlerinin alınması meselesi var. İşte balıkçılarla konuşalım. Nasıl bir Anayasa istiyorsunuz diye esnafa danışalım. Böyle bir şey olur mu ya? Gittin çobana sordun. Nasıl bir Anayasa istiyorsun? Kerim Korkut tek başına bir ülkenin düzenini yazıyor. Sen başbakansın ama o hiçbir şey. Bir düşüncen yoksa sen niye ordasın? Nasıl Anayasa yapalım diye çobana soruyorsun. Çoban ne diyecek? “Koyunlarımın boyununa altın çan isterim” Senin ülkeyi yönetecek görüşlerin olacak. Çobana soracaksan o gelsin otursun oraya.

Anayasa hazırlansın da içeriği önemli değil. Halk hemen evet demeye hazır. Bu millet illet, illet. Bir kişinin dahi referandumda neye evet ya da hayır dediğini bildiğini sanmıyorum.12 Eylül Anayasasını kimseye göstermeden denemek için tekrar halkoyuna sunun. İddia ediyorum halk yine kabul edecek. Çünkü bu ülkede kimse neye evet, neye hayır dediğini bilmiyor. Yani bu konuda halka güvenilmez. Sen doğru yasa yapacaksın. Ve biraz da bilim çevreleri devreye girecek. Yeni Anayasayı kim nasıl yaparsa yapsın ben güvenmiyorum. Şimdiden oyum hayır.

Şimdi, sıradan bir vatandaş ile Koç ya da Sabancı hani misalen bir suçtan zanlı oldular karakola eşit şartlarda mı götürülüyorlar? Çıksın adalet bakanı “Evet, ben sıradan vatandaş ile Koç ya da Sabancıyı kanun karşısına eşit şartlarda çıkarıyorum” desin. Senin kanunların ve uygulamaları demokrasinin en temel kuralı olan eşitlik ilkesinde bile arızalı. Şimdi yeni Anayasa’da bu değişecek mi? Koç ifadesi alınmak üzere polis merkezine davet ediliyor. Bana belki kelepçe takıyorsun. Vekil gelecek beni tokatlayacak ve dokunulmazlık nedeniyle kanun ona bir şey demeyecek. Ey Türkiye vatandaşı! Sen işte siyah çarşafını yana çekerek bu kanunlara evet mührünü basıyorsun. Sonra da öldürülen çocuğunun katiline 5 yıl hapis verilince adliye koridorlarında zırıl zırıl ağlıyorsun. Daha beter ol inşallah!

Bölünmüş bir siyaset, dağılmış bir ülke ve yüz parçaya ayrılmış düşünce ve anlayışlarla ülkemizde yeni bir Anayasa yapılamaz. Bu nedenle biz “Türkiye değişmeden Anayasası değişemez” diyoruz. Anayasa yapılır; AKP zaten rakipsiz olduğu için derme çatma, göz boyama bir Anayasa hazırlar. CHP ve MHP’yi de yanına alır; sorun değil. Bu ülkenin insanlarına göre nasıl bir Anayasa hazırlandığı değil, önemli olan Anayasa’nın yapılmış olmasıdır. Aynen referandumda olduğu gibi %50’nin üzerinde bir oyla yeni Anayasa kabul edilir.%49’u hayır demiş, hiç önemli değil. Anayasada kanunlar yerine çoban Ahmet’in çayır notları yazıyormuş, o da önemli değil. Nasılsa Türbanzede Cemile Hanım evet mührü elinde hazır gidiyor oy kullanmaya. Anayasaya değil AKP’ye evet. O kararını vermiş zaten. Evet dediği belgede ne yazarsa yazsın. Kerim Korkut’un iddiası, yeni Anayasa bu anlattığım şekilde çıkacak ve en fazla 20 yıl sonra bu sefer de kaldırılmaya çalışılacak. Çünkü o günün birahanecisini dövemeyeceksin.

İçişleri bakanı yeni Anayasa bütün kesimlerin ihtiyacına cevap verecek şekilde hazırlanacak dedi. Senin bakış açına göre ülkede öyle fazlaca farklı kesim yok ki. Dinciler, tarikatçılar, milliyetçiler ve laikler. Türkiye’de sana göre başka farklı gurup yok. Varsa bile yok sayıyorsun. Balıkçının fikrini alıyorsun. Çobana soruyorsun. Ama mesela ülkede 100 bin lezbiyen var. Özgürlük değil mi, öyle bir anlayışı tercih etmişler. Örgütlenmek istiyoruz dediler. Yapacağın Anayasa böyle bir hak verecek mi onlara? Yoksa Allah ıslah etsin deyip sırtını mı döneceksin? Örneğin Kerim Korkut da farklı bir kesim sayılır. Çünkü ülkemdeki her şeye şöyle bir bakıyorum, sorunlara benim gibi yaklaşan hiç kimse yok. Malum çeşitli nedenlerle 2011 yazıdan itibaren meydanlara çıkma kararımızı erteledik. Bu tarihten sonra uygun olan herhangi bir zaman diliminde sözümüzü tutup davamıza başlayacağız. Şimdi bir hukuk adamı der ki bugünkü kanunlara göre sen bir resmi etiketin olmadan, bir partiye ya da dernek vs ye bağlı olmadan ferdi olarak çıkıp meydanda konuşma yapamazsın. Ben aslında ifade hürriyeti hakkındaki maddeden pek bunu çıkaramadım ama uygulamada böyleymiş. Yani ben halkım için halka ait meydanlarda konuşamazmışım. Eğer bu doğruysa (ki doğruysa zaten ortada bir rezalet var demektir) yeni anayasada bu ayıbı ortadan kaldıracak mısın?

Ağaç Hareketi (The Movie Of The Trees) bir devrimler bütünüdür. Ve bu devrimlerin en önemlisi adalet devrimidir. Malum yazılarımızda da söylediğimiz gibi yeniçağ adalet düzeninde Anayasa yok. Şimdi kanunu uyguluyorsun Anayasaya uygun mu, değil mi? Bir sürü angarya yani. Yok, cumhurbaşkanı kontrol etsin, yok Anayasa mahkemesi incelesin. Kanunlar çıkarılırken doğru çıkarılacak. Ülkede mevcut, üniversite hukuk-siyasal ve ilgili bölümler mezunu kimseler (hukuk-siyasal bölüm uzmanı ) özgün kimliği altında belge sahibi olacaklar. Kanunların oylaması sırasında bugünkü meclisin karşılığı olan 100 AYB (Ana Yönetim Birimi) üyesi %50 oy hakkına sahip olurken, halk(oy kullanması mecbur değil; ülke siyasetine katılmak isteyip oy kullananlar) %25 ve kanun ve ülke idaresiyle ilgili ve konularında uzman oldukları için belgeli hukuk-siyasal bölüm uzmanları da (ellerinde belge olup oy kullanmak zorundadırlar) %25 oya sahipler.

Yeni düzende bir kanunun kabul edilebilmesi için bu üç guruptan toplam %76 oy almak zorundadır. Ayrıca kanun metni Kanun Birimi tarafından oylamadan önce herkese ilan edilip duyurulmak zorundadır. Bugünkü kanunların içeriğini halk bilmiyor bile.

Ama Ahe kanunlarının bugünkü kanunlardan en önemli farkı uygulama kanunu olmalarıdır. Kanunların her konuyla ilgili madde ve nüshaları ayrıdır. İlgili kimse o maddeyi alır ve işiyle ilgili uygulamada göz önünde bulundurur. Kanun ellerinin altındayken kişilerin yanlış yapma şansı yoktur. Şimdiki halde neyin suç olduğunu bilmiyoruz. Kanunlar sanki tozlu raflardaki tahtakuruları için yazılmış. Oysa kanunlar bizzat hayatın içinde olmalıdır. Kişi kanunu bilmiyor; yanlış yapıyor ve sen ona ceza kesiyorsun. Böyle saçma şey olur mu? Bir de” kanunu bilmemek mazeret değildir” diye madde koymuşsun. Yeni düzende kişi kendisiyle ilgili kanunun maddesini bilmek zorundadır. Çünkü kanun maddesinin ilgili nüshası kişinin her an elinin altındadır. Okuyacak, öğrenecek. Yanlış yapması kabul edilemez.

Ahe kanunları herkesin anlayabileceği tarzda basit ve açık yazılmıştır. Yani okuması yazması olan herkes kanunun maddesinde ne istendiğini anlayabilecektir. Maddede ne yazıyorsa suç o kadardır ve ona göre ceza verilir. Malum yeniçağda tazminat davası ve para cezası yoktur. Tüm suçların cezası hapis yatarak çekilir. En önemli konulardan biri de mağdur davadan vazgeçse bile ceza düşmez. Bir başka konu ise indirim, af, şartlı salıverme gibi adaleti zedeleyici uygulamalar Ahe kanunlarında asla yer almaz. Kişi kanunda tanımı yapılmış suç için belirlenmiş cezayı eksiksiz çeker.

Yeniçağ hukukunda hâkimler suçun hangi maddeye girdiğini ve bu suç için kanunda yazılı cezanın ne olduğunu tespit ederler. Cezayı kanun maddesi belirler ve açıkça yazar. Hâkimin takdir hakkı yoktur. Hâkimin takdir hakkı olur mu? O zaman kanuna ne gerek var; hâkimlerimiz kendi kafalarına göre kessinler cezayı. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Duygusal bir yaratıktır. Aklı bir gider bir gelir. Olaydan ve suçlunun durumundan etkilenir. Aynı durumdaki iki kişiden birine 5 diğerine 7 yıl verebilir. Adaleti zan altında bırakacak hiçbir uygulamaya Ahe kanunlarında yer verilmez.

Günümüz kanunları suç işleyen kişinin hayatını bitirmektedir. Adam 10 yıl dahi hapis yatsa bir daha toplumda tutunamıyor. Oysa Ahe kanunlarında kişinin mağduriyeti, kısıtlılığı cezayı çektiği süreyle ilgilidir. Suç işleyen kişi suçu işlediği anda hangi görevde işte bulunuyorsa cezasını çektikten sonra aynı yerde işine ve hayatını yaşamaya devam eder. Ama elbette yüz kızartıcı ve canavarca eylemlerde kişi tedavi edilir ve ayrıca gözetim altında tutulur. Suçlu kimseleri cezalarını çektikten sonra aşağılayanlar, dışlayanlar cezaya çarptırılır.

Ülkemiz insanlarının yıllar yılı uğradıkları mağduriyetler göz önüne alındığında Ahe kanunlarının önceki dönemlere uygulanması zorunludur. Halkın kabul etmesi halinde geçmişe dönük suçların araştırılması profesyonel ordu destek birimince ülkenin tüm imkânları kullanılarak büyük bir titizlikle yapılacaktır. Burada suç ayrımı yoktur. Birinin parasını almış vermemiş kişi dahi kesinlikle yargı önüne çıkarılacaktır. Halka karşı işlenen suçlar öncelikle ele alınacaktır. Herkes servetini mutlaka belgeleriyle açıklamak zorundadır.

Ahe kanunlarının detayları ilerleyen zamanlarda halkımıza açıklanacaktır. Burada sadece bir duyuru mahiyetinde bilgi verilmiştir.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..