Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '08

 
Kategori
Anılar
 

Ahh cam mehmet

Ahh sevgili cam mehmet,

Yatağa zamk gibi yapışıp kalmış , içinde yaşam enerjisi bir volkan gibi yükselen ve tüm bu enerjyi beynine yönlendiren indigo çocuk... Her an kırılmaya müsait kristal ve değerli bir vazonun içinde hapsolmuştu. En ufacık sert bir hareketle kemikleri kırılabiliyor ve bir daha tamiri mümkün olmayacak sonuçlara neden olan bu hastalığıyla , ölüm her an ona bir nefes kadar yakındı. Ölüme inat sarılmıştı hayata... Gözlerinden fışkıran pırıl pırıl bir dünyada, ufacık şeylerle mutlu olmasını biliyordu. Onu tek üzen annesinin ilgisinden mahrum kalmaktı. Pencere kenarındaki yatağından dışarıdaki hayatı gözlemek ve o hayatın içinde delicesine koşmak arzusuyla özlemle parlayan gözleri ne çok şeyler anlatırdı bana...Kaan'ın çocuksu soran bakışları üzerine kilitlendiğinde mehmet, ayaklarını ve kollarını oynatarak 'bak dans ediyorum senin için' der ve bir şarkı tuturur, kaanda ellerini çırparak 1 yaşın verdiği keşfetme dürtüsüyle heyecanlanır yanına biraz yaklaşır ve bir panikle tekrar uzaklaşırdı. Masum çocuk kalbi, Ona uzaktan eşlik etmesi gerektiğinin farkında idi.

Birbirimizi çok iyi anlıyorduk. Bir gün mehmeti gezmeye götürmek ve onu birazcık olsun mutlu etmek için parkta gezintiye çıkmayı teklif ettim. Haticenin tüm engellerine karşı bu üç çocuk mücadeleyi kazanmıştı. Tüm engelleri aşarak theonunda desteğiyle, güneşli bir yaz günü itina ile mehmet engelli arabasına konuldu. Yolculuğumuz tam bir eziyet olmasına rağmen yemyeşil çimenler, ağaçlar ve rengarenk çicekleri görünce hepsini unuttuk. Çevremizdeki insanların meraklı bakışları mehmeti çok üzmüştü. 'Şule abla bak bana öcüymüşüm gibi nasıl bakıyorlar ' dedi. Ona gülümseyerek ' canım sen çok farklısın ve bu farklılığın seni aynı zamanda çok özel yapıyor. Biliyormusun ilgisiz kalan o kadar çok insan var ve ilgi çekmeye çabalayan, senin bir çaba harcamana gerek yok. Mutlu ol ve farklılığını sevmeye çalış' dedim. Bir çocuk belki bu sözlerden hiç bir şey anlamayabilir. Fakat mehmet özeldi ve çok zekiydi. Ne anlatmaya çalıştığımı hemen o kıvrak zekasıyla anladı. 'Boşveriyorum dünyayı, şu an benim dünyam önemli, ilk defa parkta gezintideyim. Tadını çıkarayım. Sağol şule abla ' diyerek gülümsedi. Harika sevgi ve umut dolu bir gündü. Herkes önemini yitirmiş kaan, ben ve mehmet vardık. Kaan elindeki balonları mehmete atıyor, o da balona vurup tekrar kaan a pas vermeye çalışıyor, bende kaçan balonları topluyordum. Herşey harika idi. Theoda uzaktan bir bankın üzerine oturmuş, bu mutlu manzarayı keyifle izliyordu. Kuşların orkestrası bizim için en güzel parçalarını çalarak konser veriyordu. Ressam eşsiz bir manzara cizmişti işte...Ve bizim neşeli kahkahalarımız insanlara ve tüm olumsuzluklarına inat sevgiyle yaşam çığlıkları atıyordu. O gün üç hayatın defterinde yıllar sonra bile mutlulukla hatırlanacak ve asla unutulması mümkün olmayan bir gün yazıldı.

 
Toplam blog
: 51
: 952
Kayıt tarihi
: 24.05.07
 
 

Herkes bu evrende bir şekilde var olmaya çalışıyor. Kimi güzelliğiyle, kimi zenginliğiyle, kimi resi..