Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '08

 
Kategori
Anılar
 

Ahh İsmail ah...

Ahh İsmail ah. Nasıl oldu bu, daha dün bilemedin bir önceki gün her zamanki kendine has efendi halinle; Nasılsın abi deyip hatırımı sormuştun, şimdi kim her zaman kahvehanenin hep aynı köşesinden bana hal hatır soracak. Yaşça benden büyük müydü, yoksa küçük müydü ne fark eder. Efendi bir adamdı. Ah İsmail ne âlemi vardı ani bir kalp krizine yenik düşmenin. Önceden yokmuş kalpten sıkıntısı. Hatta hiçbir derdi tasası. Hani dünya yansa umurunda bile olmazmış. Ne zaman sevdalanmış eski mahallesinden bir kıza. Vermemiş ya kızın babası işin, gücün yok diye. Ne yapsın öldürsün mü adamı. Belki bir gün yumuşar verir kızı diye beklemiş. O beklerken kızı başkasıyla baş göz etmişler. Önce parlamış, bağırmış çağırmış. Sataşmış önüne gelene. Yemiş dayağı oturmuş. Dayağı yiye yiye hırsı, siniri, kızgınlığı yok olmuş. Bağrına taş basıp kabul etmiş unutulmayı. Taki, sevdiği kız bir gün elinde bir çocuk geçmesin mi kahvenin önünden. Kalkmış İsmail, efendi efendi çocuğu sevmeye, kız tanımamış yâ da tanımazdan gelmiş bizim delikanlıyı. İşte o an yıkılmış ama kıza belli etmemiş. Ne de olsa serde gençlik var. Kan içmiş kızılcık şerbeti demiş. Hiçbir şeyin harap edemediği kalbini bir üzüntü yemiş bitirmiş o günden sonra. Nefesi daralmış, sigaraya bahane bulmuş, eli ayağı şişmiş yorgunluğa vermiş. Aslında bilirmiş kalbindeki teklemeyi ama aldırmamış. Anlayacağınız bile bile lades onunki.

Kimsenin bükemediği bilek, on kişi ile başa çıkarken teklemeyen yürek sevgilinin bir yan bakışına pes etmiş. Evini bizim mahalleye taşımıştı yıllar önce. Bizim apartmanın giriş katına taşınmıştı. Her öğleden sonrası hep aynı ses karşılardı beni iş dönüşü. Yıllar öncesinin cızırtılı bir plağında, kristal iğne ile yeniden ve bıkmadan her gün canlanan o ses ” Nihansın Diden...” Çoğu zaman mis gibi bir rakı kokusu eşlik ederdi şarkıya bir de İsmail.

Şimdi kim bed sesi ile tüm kahvehane halkının kulaklarını zedeleyecek. “Nihansın Dideden” diyerek başladığı şarkının sonu gelmeden kim gözyaşlarına boğulacak. İsmail iyi bir adamdı be, bunu bilir bunu söylerim.

Ne gereği vardı be İsmail, bir akşam sıcak bir yaz akşamı koca bir çınar misali, oturduğu sandalyeye yığılmanın.

 
Toplam blog
: 405
: 914
Kayıt tarihi
: 19.04.07
 
 

Okumayı ve kendimce yazmayı severim. Samimi eleştirilere açık biriyimdir. ..