Ahır ve koyun (Koyunumu alma karımı al...)

AHIR VE KOYUN…

Geçmiş yıllarda “kuş gribi” vakaları aldı başını gitti; hastanelerde “kuş gribi” hastalığına yakalananların haddi hesabı yoktu o günlerde…

Nezle olana bile “kuş gribi” teşhisi kondu!

Kuş gribi ilacı da olmadığı için nezle ilaçlarıyla tedavi edildi yırttık…

O günlerin şahidi insanlarımız belki unutmuştur ama bakın bir gazete manşetinde nasıl yer bulmuş “kuş gribi…”

“Karımı alın ama tavuklarıma dokunmayın…”

***

Ve bir süre sonra, malum bu ülkedeki “siyasetçilerin” ağzında bakla ıslanmıyor “Kuş gribinin” sebebi anlaşıldı; Maliye Bakanın biricik ve “müteşebbis” evladı “yumurta” ithalatçısı olmuş…

Cehaletime verin o günlerde de anlayamamıştım hala anlamıyorum;

“Yumurta Başı” anlarım da “kadın ve tavuk” ilişkisi ne ki…

Ha derseniz ki; ülke “kümes” gibi oldu kadınlar da pardon “tavuklarda” kümeste hadi neyse…

Ve o günlerde bu ülkenin “kümeslerindeki” anlı şanlı tuzu kuru ve dokunulmazlık zırhına girmiş “horozlardan” maalesef bir haber bile yok;

Acaba diyorum onlar yani “horozlar” bu hastalığa karşı “aşılanmışlar mıydı?”

***

Alıştık artık; “domuz gribi” deyip “koyun” eti fiyatlarındaki zıplamalara…

Bir dönem canlı hayvan ihracatçısı idik, en fazla döviz girdimizin olduğu kalemlerin neredeyse başında geliyordu.

Aniden hemen her ülkeden üstelik her cinsten “hayvan” ve “et” ithal eder hale geldik…

Ne oldu milyonlarca “keçiye koyuna ve ‘ineğe’ bilen yok, koyun azaldı keçi dağlara kaçtı “inekler” hala trenlere bakıyorlar ve “et fiyatları” fırladı gitti…

Hoş son zamanlar da “koyun” lar da değişti “Ahır” da…

Ne koyun eski koyun ne de “ahır” eski ahır,

Zaten çoban da “gömlek” çıkardı bir kere çıkarış o çıkarış…

Bir dönem “kümese” dönen ülke şimdi iyi mi “ahıra” döndü, değişim geçiriyor.

Değişim dediğimiz de “ahırın” güzelleştirme çabası, çobanın hâkimiyeti “koyunların” makyajlanması, çoban köpeklerinin daha fazla çoğalması…

***

Başbakan “demokratikleşme” paketini açıklayacak sabırsızlıkla bekliyoruz…

Ama hiç birimiz kümes ve ahır da nasıl bir değişiklik olacak bihaberiz, zaten hayat her şeyiyle devam ediyor ilgilenen de yok…

Ver coşkuyu ver coşkuyu, “koyun“ ve “tavuk” layığımız bu; vur ağzına tokadı al elinden lokmayı…

“Koyunumu alma karımı al…”

Geçende bir korucu anlatıyordu; malum terör örgütü ağanın evini basmış, köyün ağasından “koyunlarını” istemiş, ağa da meğer “koyunları” söz vermiş birilerine,

Etmeyin eylemeyin koyunlarımı almayın; “İki karım var onları alın” demiş…

Almışlar mı almamışlar mı bilemem ama insanlarımız nasıl bir kucağa oturmuşlarsa;

“Tavuğumu koyunumu almayın karımı alın “ der hale getirilmiş. Kadının tavuk kadar “koyun” kadar değeri yok…

Üstelik de en tepeden an aşağıya kadar bundan ne zerre kadar utanıyorlar ne de gocunuyorlar…

Hem söyler misiniz bana;

Demokrasi için “paket” öyle mi?

“Koyun yerine “kadının” önerildiği ülkede demokrasi olsa ne yazar olmasa ne yazar…

***  

Kadın erkek eşitliğinden, meclisteki en fazla kadın sayısına sahibiz diyeceksiniz ama hemen her fırsatta kadının özgürlüğü hakları ve adı,  “horozların” ve “koçların” olduğu yerde bir şekilde “din adamlarına” tosluyor ve kazanımları da ilk fırsatta “öküz başıyla” kırılıyor…

Neymiş efendim; ülkede hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış. Tamam, da bu ülkede hala eski tas aynı hamam tadında;

Kadın koyun ve tavuk takası,

Kümes ve ahırların pisliği varı hatta daha da iğrenç bir hale geldi giderek de çirkefleşiyor…

Etler(?) ithal edilmiş etler dondurulmuş ve çok yakında da yabancı doktorların kontrolüne girecekmiş, dün açıklandı “demokratikleşme paketinde” var…

Ve “horozlar” hala son derece özenle “aşılanmışlar…”

***

Neyse Allah hepimizi “Kuş gribinden” ve “domuz gribinden” korusun…

En iyisi “rejim” yapmak…

Erdoğan ÖZGENÇ