Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '18

 
Kategori
Felsefe
 

Ahlak Felsefesi

Filozoflar, ahlak konusunu farklı değerlendirmiştir. Etik, sorumluluk bilinci, vicdan, iyi kötü diye tanımlanan kuramlar soyut olmakla birlikte somut olarak ise iyi kötü eylemler diye de noktalanmıştır. Felsefe de eylem teorisine , iyi kötü eylemler bütünü nedir diye düşündüğümüzde eminim her bireyin mutlak anlamda bir cevabı bulunmak ile beraber gene felsefe teorisi kötülüğü , şer, fenalık, kemlik yani istenilen beğenilen hoşa gitmeyen davranış, tehlikeli, endişe veren ayrıca kişye ve başkasına zararı dokunalan fiillerdir. Teori bunu örneklendirmektedir örneğin bencillik . Birey kendi menfaatleri için ailesini, sosyal çevresini ziyan etmektir.

Spinoza : İyi, bize faydalı  olandır. Karşıtı olan kötü ise iyi bir şeye sahip olmamızı engellemektir. Der.

Immanuel Kant , evrensel ahlak yasasını savunurken ona göre “yalan söylememeliyiz” önermesi her koşulda geçerli olmalıdır.

Gandi , Her türlü şiddetin yanlış olduğunu ve kaldığını savunur.

Hayyam : “Dünya üç beş bilgisizin elindedir. Onlarca bilgi kendilerinedir” Önermesindeki egemen güçlerin, bilgiyi kötülük için kullanmasıdır.

İlginç ki Platon ‘a göre ise iyilik ve kötülüğü doğuran, güçlü ile güçsüz ikiliğidir. Eğer eşit kalabilselerdi, birbirlerine kötülük edemeyecek nitekim de algılanan iyilik de olmazdı kuramı.

Oysa Hypatya‘ya göre olay bilimseldir. Ondaki iyilik kuramı fiziki yasaydı. İncelemek, öğrenmek /öğretmekti.

Yukarda da belirttiğim gibi mutlak anlamda toplumda her bireyin, iyilik –kötülük ile ilgili tanımı veya örneği vardır. Oysa bizim için kuramların pratizi ilgilendirir. Öğrencilerime sınavda şu soruları sordum :

1)    İyi davranış nedir ?

2)    Doğru bilgi nedir ? Gerekleriyle yazınız diye.

     İlk soruya neredeyse hepsinin ya benzer cevapları veya farklı örnekleri olmuştu . Boş bırakılmamıştı , evet doğru cevaplar vermişlerdi ama buna sevineyim mi , üzüleyim mi bilemedim diyemem . Puan alıyorlardı diye elbette sevindim fakat kendileriyle tezat düşen cevaplarına da üzülmüştüm.

      Cevaplar : Yaşlılara destek, büyüklerimize saygı, zorda olana maddi-manevi yardım (Hocam Suriyeli aileye yardım ediyoruz) ,yalan söylememek, dedikodu yapmamak, şiddetten uzak durmak, dili, dini, ırkı farklı olana hoşgörü, aynı mezhepten olmasak da saygı duymak. Doğru bildiklerimizi paylaşmak, Bilgi paylaşımı vs..

Sonrasında bununla ilgi ev ödevi olarak : ”Biliyorsam, nerede hata yapıyorum? Ne yapmalıyım?  Vicdanımızdaki ayna ile yüzleşelim .” verdim. Maksadım muhasebe etmek fakat gelen cevaplar gene örtüşmüyor.

Kim olduğumuzu , ne istediğimizi bilmiyoruz. Höd hodçüyüz , tahammül yok, hoşgörü mü içler acısı, mezhepler arası farklılık zerre miktar hoş bakmıyoruz. Irk mı malum , ülkemizde tek bir ırk üstündür gerisi ya ehhh… deriz ya da çöp yığını. Şiddet,  zaten kendisiyiz . Çok çabuk galeyana gelir, kim ne yaptırmak isterse bize yaptırır . Kimse ters bakamaz kaşını patlatırız. Güzel bir bakışı bile başka yorumlar ,haddini de bildiririz. Offf… yalan ! bizden iyisi yapamaz. Dedikodu tek işimiz, çekiştirip duruyoruz ama bilgiye karşı ise meraksız.  Amacımız birbirimizle ilgilenmek çünkü görsel odaklıyız zira üretkenliğe ise isteksiz.

Gene de her şeyin en iyisini biliyoruz. İyi –kötülüğün zaten tanımlarını bilmekteyiz. Demem o ki teorik olarak tanımlanmış kuramlarımız var fakat özümsenen ve pratize edecek fiillerimiz bulunmamaktadır.

 

 

 
Toplam blog
: 31
: 169
Kayıt tarihi
: 22.04.16
 
 

Sorgulamakla meşgulum, her şeyi sorguluyorum. İzmir / Eğitim ..