Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '18

 
Kategori
Sinema
 

Ahlat Ağacı

Ahlat Ağacı
 

Ben  Ahlat Ağacı filmini çok beğendim. Biraz uzundu ama daha kısa olsa, bir yerlerden kısaltsa olmasa ne olurdu diye düşündüm, ama bütün bölümler birbiriyle bağlantılı ve gerekliydi. Nuri Bile Ceylan’ın bu filmi öbürlerinden daha farklıydı.  Daha hareketliydi. Sinan karakterini oynayan oyuncu çok başarılıydı. Çok sahiciydi.

Film boyunca kullanılan mekânlar çok tanıdık geldi, bizim fotoğraf gezilerimizdeki yerlere çok benziyordu.

Filmin ismini çok beğendim, Ahlat ağacı ve özellikleriyle filmdeki kahramanlar üzerinden kurulan metafor anlamları güçlendiriyor, çoğaltıyordu.  

Uzun felsefi, dini, psikolojik ruh çözümlemeli dialoglar çok derindi, bu derinlikler bir kuyunun içindeki hissini veriyordu, zaten kuyu da çok önemli bir metafordu film boyuncu.

Dialoglar  sırasında kahramanların ruh durumlarını sahneliyor, bu sahneleme esnasında bize anlatmıyor, gösteriyor. Bunu da beş duyumuza hatta bazen altıncı duyumuza da seslenerek yapıyor yönetmen.  Dialoglara karışan sesler, fotoğraflar, tatlar atmosferi oluşturuyor. Kendi algıladığı bu dünyayı bizim de görmemizi sağlıyor.

Filmdeki kahramanlar her gün karşılaşabileceğimiz günümüz insanları. İyi ve kötü yanlarıyla, öfke ve nefretleriyle, saflıklarıyla gerçek Türk insanını anlatıyor. Filmdeki kahramanlar çok tanıdık. Bir yerlerden tanıyorum, biraz düşünsem çıkaracağım hissi var hep.

Edebiyatta da çok rastlanılan baba oğul çatışması odakta,  bireysel bir hikâye anlatıyor, görünüyor. Sinan’ı anlamak, içinde ve dışarıda yaşadığı çatışmaları uzun dialoglarla gösteriyor. Bireyi anlamak, toplumu anlamaktan geçtiğinden yönetmen toplum içi çatışmalara yer vermiş. Bu dialoglar, bilimsel tartışmalara dönüştüğünde bazen kopmalar meydana geliyor.

Sinan sinir bozucu bir tip, kıskanç, çıkarcı, empati yoksunu. Karşılaştığı herkesin damarına basıyor, yeri geldiğinde de ortama göre davranıyor.

Sinan babasına benzemekten korkuyor. Kitap yazmasının asıl sebebi de babasından farklı olduğunu herkese göstermek en çok ta babasına. Ona benzedikçe, tükendikçe öfkesi artıyor babasına. Bu öfkeye rağmen babasını dışarıya karşı bazı durumlarda savunuyor ve koruyor.

Kitabını çıkarabilmek için çok uğraşmasına rağmen en yakın gördüğü, hatta kitabı ithaf ettiği annesinin bile kitabı okumaması, anlamaması, babasının anlaması, kitabıyla ilgilenmesi ayrıca ironik.

Filmde Sinan’ı bütün yönleriyle göstermiş yönetmen. Filmin bu kadar uzun olmasının sebebi belki de iyice tüm yönlerini görelim iyice sinir olalım diyedir belki de. Ben filmin tüm sahnelerinde büyülü fotoğraf karelerine rastladım, çok beğendim. Bir kere izledim birkaç kere daha izleyince başka şeylerde göreceğime eminim.

Mitlere göndermeler, metaforlar anlatıma katmanlı bir yapı kazandırmış: yasak elma, Sisifos’un kayası, kuyu, köprü.

 
Toplam blog
: 72
: 3894
Kayıt tarihi
: 20.09.09
 
 

Evli bir çocuk annesiyim. Eğitim alanında çalışıyorum. Felsefe, sosyoloji, edebiyat alannda atöly..