Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '10

 
Kategori
Güncel
 

Ahmet Altan, 1920'lerde yaşasaydı, günümüze ne gibi anılar bırakırdı...

Ara sıra e- postama ilginç mesajlar düşer. Bir arkadaşım, Ahmet Altan’ın 15.09.2009 tarihli Taraf Gazetesindeki “Büyük Selanik” yazısını göndermiş...

Ahmet Altan’ın daha önceleri birçok kitabını okumuştum...

Taraf Gazetesini okumam. Çevremde de pek okuyanı görmedim... Taraf Gazetesi nasıl ayakta kalabiliyor hep merak ederim...

Şimdi gelelim konumuza:

Ahmet Altan, “Büyük Selanik” yazısında, Mustafa Kemal’i, Cumhuriyeti ve devrimlerini eleştiriyor...

*Seksen yıllık Cumhuriyeti “Sahtelikler” Cumhuriyeti olarak tanımlıyor.

* Ahmet Altan okuduklarına (!) dayanarak, Mustafa Kemal Atatürk’ü iki tutkusuyla bütünleştiriyor...

Atatürk’ün birinci tutkusu lider olmakmış, ikinci tutkusu da, Osmanlı’nın diğer topraklarından vazgeçip, Anadolu’da Büyük bir Selanik yaratmakmış...

Altan’a göre; Cumhuriyet sonrasında göstermelik bir “Selanik yaratılmış ve Atatürk memnun edilmiş, geride kalan kısımlar da “yeni Selaniklilerin” esiri durumuna düşürülmüşler...

Atatürk ve Cumhuriyet , Ahmet Altan’ın beyninde ve gözlerinde böyle şekilleniyor.. 1920’nin şartlarında sanki her şey güllük gülistanlık, demokrasi için tüm şartlar oluşmuşta, Mustafa Kemal Atatürk yanlış yapmış...

Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında yakılmış yıkılmış, paylaşılmış bir ülke... Ülkemizin her tarafı işgal edilmiş... Ülkenin her tarafı çetelerle, eşkıyalarla, asker kaçaklarıyla dolu... Yerli işbirlikçiler düşmanla kol kola... Padişah kendi başını kurtarmanın peşinde... Ülkenin sözde aydınları bile mandacılığı savunur duruma gelmiş... Üstelik Avrupa ülkelerinde faşizm güçleniyor... Osmanlı’nın kalıntılarını her yönüyle yutmaya hazırlanan emperyalist bir güç var...

Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla birlikte başlatacağı “Kurtuluş Savaşı’na”ve bu savaşın kazanılacağına dair inançlar oldukça zayıftı... Mustafa Kemal, bu konuda arkadaşlarına:

“Arkadaşlar, gidip Toros Dağlarına bakınız. Eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve çadırda bir duman tütüyorsa, şunu iyi bilin ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez”

Mustafa Kemal’i güçlü yapan halkını iyi tanıması ve inançlı olmasıdır... Halkına tepeden bakan birisi de değildir... Osmanlı’nın bir askeriyken de görevini en iyi şekilde yapmış, katıldığı tüm savaşları kazanmıştır... Bu görevleri sürecinde halkını daha yakından tanımıştır... Zaten o içimizden biriydi ve hep içimizde kaldı...

Devrimleri halkı için yaptı... Ümmet olmaktan yurttaş birey olmanın yollarını açtı... Halkı onu sevdi ve bağrına bastı...

Ahmet Altan’a bakarsanız, o halkına tepeden bakan küçümseyen baskıcı, diktatör biri... Padişahlardan da daha kötü...

Atatürk’ün yaptığı devrimlere karşı çıkanlar, bu devrimlerle çıkarlarını kaybedenlerdir... Bunlar, şeyhler, tarikatlar, ağalar, padişah ve halife yandaşlarıdır... Cumhuriyetle birlikte travma geçirenler de bunlardır... Türk halkını yıllarca sömüren asalaklardır... Bu travmayı geçirenlerin torunları şimdi geçirdikleri bu acının intikamını alma peşindedirler. Bunların hangi takiyyeciler olduğunu artık çok iyi biliyoruz...

Tüm bunların ışığında, Atatürk Devrimlerini ve Cumhuriyeti eleştiren, aşağılayan Ahmet Altan, Atatürk döneminde yaşasaydı, Kurtuluş Savaşı başlamadan önce de bir gazeteci olsaydı ne yapardı ne yazardı diye bugünkü anlayışla geriye dönük bir empati yaptığımızda karşımıza nasıl bir Altan çıkacağını, hangi saflarda yer alacağını tahmin etmemiz o kadar güç olmayacaktır... Benim tahminim, Peyam-ı Sabah gazetesinde köşe yazarı olabilir ve devamlı olarak Ulusal Kurtuluşumuzun ve Mustafa Kemal’in aleyhinde yazılar yazardı... Damat Ferit Paşa’nın kabinesinde İçişleri Bakanı olabilir, Kurtuluş mücadelesini başlatmak için Anadolu’da bulunan Mustafa Kemal’i ve arkadaşlarını yakalatıp haklarında verilen idam kararlarının gerçekleştirilmesi için uğraşırdı... Ya da, gözlemci olarak kalır, rüzgârın yönüne göre aklını kullanarak hemen yön değiştirir... İkili oynardı... Bu tahminler bugünden düne eldeki verilerle geçmişe yönelik empati yapmakla oluyor ama yanıltıcı da olabilir... Yine de, tahmini siz okuyucularıma bırakıyorum....

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..