Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '11

 
Kategori
Spor
 

Ahmet Altan'dan Fenerbahçe'ye "İftira"

Emniyet soruşturmasının geçen hafta Galatasaray üzerine yönelmiş olması 3 Temmuz operasyonlarının en zayıf halkasıydı. Anlayamadığımızı ifade etmiştik. Zaten bir sürü hukuk adamı yasalara göre ortada bir teşvik olsa bile bunun artık soruşturulamayacağı yönünde açıklamalarda bulundu.

Birbiri ile bağlantısı olmayan iki şeyi tartışıyor olmamız da çok anlamlı değildi.

Ancak!

Her yeni dalgada bir adım daha ileri gidiyoruz. Bir başka turnusol kâğıdı ile test yapıyoruz. Kırmızı ile maviyi birbirinden ayırıyoruz.

5 Ağustos günü Ahmet Altan’ın İftira başlıklı yazısı bu anlamda soruşturmanın toplumu yönlendirilmesi konusunda ipuçları taşıyordu.

Ahmet Altan sahip olduğu “bilgili insan” ayrıcalığı ile insanlara nasıl düşünmesi ve tavır alması üzerine bir bilgelik dersi veriyor, etki altına sokuyordu.

“Galatasaray’ın “galip gelmesi” ya da “şampiyon olması” için değil, “Galatasaraylı” olmanın bu ülkenin gençlerine ve çocuklarına “gurur verecek” bir değer olması için mücadele edeceğiz.”

“Aksine davranmanın, bu ülkeye, Galatasaray’a ve futbola “ihanet” olduğuna inanıyoruz çünkü.”

Açıkçası aklıselim hiçbir takım taraftarının başka türlü düşündüğüne ben şahsen inanmıyorum. Sonucu önceden bilinen bir maçı izlemeyi kimse istemez. Zaten bugün kimse bu soruşturmaya konu olan yasanın varlığını, nedenini veya içeriğini sorgulamıyor.

Şike en büyük suçtur, peşinden teşvik veya bir maçın kaderini dışarıdan yönlendiren her türlü eylemin, pazarlığın da spor ahlakı ile bağdaşmadığından aynı kapsamda değerlendirilmesi konusunda bir fikir birliği vardır.

Bu bağlamda Ahmet Altan’ın Fenerbahçe’ye yönelttiği suçlama ise büyük bir haksızlıktır ve… bunu sonunda ekleyeceğiz.

“Bunları söylüyorum çünkü Fenerbahçe Yönetim Kurulu ve Fenerbahçeli yazarlarla taraftarlarının bir kısmı son şike soruşturmaları sırasında çok kötü bir sınav verdiler.

Fenerbahçe’yi “temizlikten, dürüstlükten, spordan” daha fazla önemsediler.

“Kazan da nasıl kazanırsan kazan” inancını biraz daha pekiştirdiler.”

Ahmet Altan’ın bu köşe yazısını içine nasıl sindirdiğini, özellikle sporda şiddetin bu kadar ön planda olduğu günümüzde tarafları ve taraftarları böylesine nasıl kamplara ayırabildiğini anlayamıyorum. Kendisinin gazetecilik anlayışının ve yaptığı gazeteciliğin veya haberciliğin her şeyden öte içinde bulunduğu psikolojinin sonucu olsa gerekir.

Kendisi nasıl olduğunu yıllardır sorguladığımız şekilde bir takım özel bilgi ve haberlere kolaylıkla ulaşabiliyor. O yetmiyor ailesi ile paylaşıyor. Hep beraber o gizli dosyaları okuyorlar ve derin hukuk bilgileri ile birleştirerek hükmün altına imzayı ve mührü bastıktan sonra kendi yargılarıyla çelişen herkesi şikeci diye etiketleyebiliyorlar.

Binlerce yıldır felsefe dediğimiz şey niye var Sn. Altan?

Görünenle öz aynı olsaydı bilime ihtiyaç olmazdı, diyor Marks.

Ahmet Altan’ın her yazdığı, söylediği, yaptığı doğru olsaydı, bize ihtiyaç olmazdı. Herkes Ahmet Altan olurdu.

Aynı dünyanın içinde yaşıyoruz, aynı şeyleri yiyor, içiyor ve hatta okuyoruz ancak başka şeylere inanıyoruz, savunuyoruz ve hatta tutuyoruz.

Neyi okuduğunuzu değil, nasıl okuduğunuzu da merak ediyoruz.

Okuduğumuz her şeyden sizin çıkardığınız anlamlara ulaşmış olsaydık zaten sorun olmazdı. Bu kadar fikir ayrılığına da…

Bugün şu sizin sorguladığınız sporda temizlik konulu bir referandum yapılmış olsa herhalde şikeye karışmış kişiler dışında toplumun büyük bir çoğunluğu temizlikten yana duruş sergiler, bunun için de sizin yaptığınız gibi takım ayrımı yapmazdı.

Denk olmayan iki şeyi birbiri ile kıyaslayıp, merkeze de şahsınızı da koyarak Fenerbahçelileri temizlikten, dürüstlükten ve spordan nasibini alamamış insanlar şeklinde nitelemek elbette yazınızın başlığı ile uyum gösteriyor.

Bu elbette bir iftiradır.

Adalet düşüncesiyle uyuşmayan bir yargısız infazdır!

Önce çok savunduğunuz eşitlik ilkesi gereği herkes "öncelikle sizin sahip olduğunuz bilgilere" ulaşacak, okuyacak, sonra da kararını verecektir.

Yok öyle kestirmeden insanları, kurumları suçlu sandalyesine yerleştirip yargılamak...

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..