Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '13

 
Kategori
Edebiyat
 

Ahmet Erhan

Ahmet Erhan
 

Başında bere " eğmiş acılarının üstüne"


 Bu ağustos sıcağında, olacak şey  değil  ama, vurdum  kendimi bir uzun havaya.

Yastadır  ey deli gönül yastadır...

Sesime mi, anlamsız kederime mi  bilmem ama  yaşarttım gözlerimi.  Bir mey sesiydi beni götüren.  Uzaktı gittiğim yerler... Su acıydı, solmuştu sardunyalar.

Dahası  “Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük…

“…Bilmem bana böylesi duygular neye gelir,

Nereye gider"

Dindi mey sesi “Döndüm işte”  Kapının eşiğinde yakalanır ya insan, hayra açılmayan ağızlardan çıkar sanırsın da inanasın gelmez. Öyle uğursuz  bir haberdi  gelip yakama  yapışan: Ahmet Erhan ölmüş dediler.

Bir eski fotoğrafı tutuşturdular gözümün önüne. Başım düştü, çöktüm yere.  Gördüm. Ölüm haberinin altına asmışlar gözlerini.  Yazık etmiş ömrüne denilecek bir fotoğrafın altına kuş ömrünü  sayıp  dökmüşler. Beşi bir yerde kardeşlerin şairi “hüznün başkenti”nde doğdu.Uzun yıllar öğretmenlik yaptı.

Fotoğraf yıllar öncesi ve   karaltında bir Ankara güncesi. Kara bir palto  üstünde, başında bere, "eğmiş acılarının üstüne."  Omuzlarında kar...

Bir şey söylemiş " Pencerene kar buğusu bıraktım" der gibi.

Çizilmemiş bir  mutluluğa  gülüyor  gözleri,  başka bir Türkiye özlemi belli ki...

Şimdi o fotoğrafa baktıkça  "içimden koşmak geliyor."

Bir şair öldüğünde  ayağımda demirden   külçeyle  atılsam  denize. Battığım kadar batsam şiire ve yine şiirle soluklanıp çıksam gün yüzüne. Sonra da sussam... Avaz avaz sussam;  yapışır yakama  dizeleri.

"Sahibinden satılık"bir ömrün sahibi. Ahmet Erhan. "Büyük ilân"  vermişti ömrüne hani.  Bir söz etsem şimdi,  güzel söz,  içli söz, safi söz, candan söz,  ta içinden söz...

Beni kanatan dizelerin sahiplerine bir içimlik ömür olsa. Yaşasa deli göz bebekleri, sarsak bir telaşla tutunsalar hayata.

Ama yaşamak ağrı değil de  diz boyu mutluluksa aslolan; yazmak geriden gelir, yaşamak girer yürürlüğe. Demiştim bir tarihte mutluluk yaşanır mutsuzluk yazılır. Erken gidenler  tersinden yaşar  hayatı. Nazım'ın  dediği kadar, "hiç ölünmeyecekmiş gibi"  hazla ve hızla... 

O da öyleydi. Yarasının üstünde hoyratça  gezdirip  bıçağını, deşer ha deşerdi. Herkes anılarından toplar  yitip gideni.  Toplar da, kalır efkâr durağında.

Ey şair!

Ey  hüznün gündelikçisi.

Şiirindir  senin duan. 

“… Anne ben geldim, ağdaki balık
bardaktaki su kadar umarsızım
dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
anne ben geldim, oğlun, hayırsızın."

 
Toplam blog
: 80
: 1644
Kayıt tarihi
: 02.12.06
 
 

..