Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Ahmet Güçsav'ın Atatürk sevgisi / Abdülkadir Güler

AHMET GÜÇSAV’IN ATATÜRK SEVGİSİ (7)
Abdülkadir Güler
Avukat Ahmet GÜÇSAV bu yüce ulusun birlik ve beraberliğinden yana, gerçek anlamıyla Atatürk’ün ilke ve inkılâplarına bağlı kalarak tüm yaşamı boyunca bu konuda asla taviz vermemiştir. Söke yerel basınında bu konulardaki fikir ve düşüncelerini açıklamıştır.
Yeni Söke Gazetesinde 19 Ocak 1996 günü yayınlanan makalesinde SÖKE’DE ATATÜRK GECESİ konulu yazısında özetle şunları vurgulamaktadır:

“Yalnız Söke’de değil, hemen hemen bütün yurtta Atatürk etkinliklerine önem vermek durumundayız. Sökeliler bu yolda başarılı adımlar atmışlardır. Ne var ki bu derneği manen ve maddî olarak güçlendirmek zorundayız. Ona güzel bir bina bulmak ve içini hep birlikte döşeyip donatmak Sökelilerin şanındandır. Selçuk Belediyesi bile Atatürkçü Düşünce Derneğine büyük bir yer bulmuş ve ayda beş lira gibi sembolik bir kira almıştır. Kuşadası’nda da büyük bir çaba vardır. Sıra Söke Belediyesine gelmiştir, sanıyoruz.

Türkiye’de ve Atatürk konusunda her yıl büyük bir yarışma olmalı ve birinci gelenlere ödüller verilmelidir. Köylerimizde de (Atatürk Kitaplığı) adı altında okuma dolabı yapılmalıdır. En başarılı muhtara da ödül verilmelidir. Kaymakam ve valiler bu gibi konularla ilgilenmelidir. Atatürk sevgisi gönüllerden taşıp meyveli ağaç olmalıdır.”[1]

YUNUS YILI
Türk halk edebiyatının yetiştirdiği en büyük değerlerden biri olan Yunus Emre için Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültür dalının (Unesco) aldığı karar bilinmektedir. Yunus Emre artık dünya çapında bir filozof olmuş ve 1991 yılında anılmağa başlamıştır. Bu yılın açılışı dolayısıyla Ankara’da yapılan töreni televizyondan izlemiş bulunuyoruz. Sayın Özal ile Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’in ve öteki ilgililerin yaptıkları konuşmalar güzeldi. Bu arada TRT’nın hazırlamış olduğu oyunlar ve sergiler de görülmeğe değerdi. Çünkü Yunus Emre, çağdaşı olan Mevlâna gibi insanlığa seslenmesini bilmiş ve bu seste birlik ve beraberlik sağlanmak istenmiştir. Bunlar artık ulusal sınırların dışında evrensel kıymetler oluşlardır. Mevlâna “Gel, gene gel... Ne olursan ol gel, Bizim dergâhımız ümitsizler kapısı değildir” derken Yunus Emre de insanlığa seslenmiş ve:

Gelin tanış olalım

İşi kolay tutalım

Sevelim, sevilelim,

Dünya kimseye kalmaz...[2]

demiştir. kendi alanında büyük bir din ve tasavvuf edebiyatı yaratan Yunus için ne söylesek azdır. Çünkü, onun doruğuna erişemeyiz. Hele tasavvuf gibi derin bir aşkı (Allah kâinat sevgisini) dile getirmek ve insanlığı bu aşkın kazanı içinde eritip birleştirmek kolay bir sanat değildir. Tasavvuf kelimesi dilimizde çok geçtiği için sözlüklere baktık ve şu analım bulduk: “Tanrının niteliğini ve evrenin oluşunu, varlık birliği anlayışı ile açıklayan, dinî ve felsefî akım” Avrupalılar buna mistisizm diyorlar, tasavvuf ehline de sofi veya mistik. Bizde de yeni dilciler, tasavvuf ile ilgili olarak “gizem, gizemcilik” deyimini kullanmaktadırlar ki bu akım, bir zamanlar çok geçerli idi. Bizde 13 ve 14. yüzyıllarda ve daha önceleri de gizemcilik çok ileri gitmiş ve bu yolda büyük din adamları çeşitli eserler vererek Allah’ın yapıcı ve yaratıcı gücünü ortaya koymuşlardır.

Öyle sanıyoruz ki 1991 yılını dünya milletleri de bizim gibi kutlayacak ve Türk edebiyatı evrensel niteliğini bir kere daha gösterecektir. Şimdiye kadar uluslar arası bir ödül alamadık ama, bu hal bizim sanatta ve edebiyatta kısır olduğumuzu göstermez. Önemli olan tanıtımdır. Ve ilk adım Birleşmiş Milletler tarafından atılmıştır. Hayırlısı olsun diyelim.”[3]

GÜLER HOCAMIZ!...
Söke’ye geleli birkaç yıl olmuştu ki bizim Abdülkadir Güler hocamız boş durmamıştır. Söke’nin ovasından pamuk ve dağlarından zeytin toplanır ama o, gönüllerdeki sesleri toplamıştır. Tarihten ve tabiattan esinlenerek şiirler yazmıştır. Başka bir deyişle Söke’nin Karacaoğlan’ı olmuştur. Çünkü, onun derleyip topladığı ve 1990 yılında bastırdığı Söke Şairleri Antolojisi’nde doğa konuşmakta, tarih konuşmakta ve insanlar gönülden coşup taşmaktadır. Tıpkı Karacaoğlan, gibi... Şu parçası ne güzeldir:

Sazlıköy’ü, Akçakaya; Özbey’i

Akçaşehir Söke olmuş besbelli,

Çal zurnacı Kerimoğlu Zeybeği,

Köylere sultandır Söke Ovası.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde doğup yurdun çeşitli yerlerinde eğitim görevlisi olarak çalışan ve Söke İlçe Millî Eğitim görevlisi olarak çalışan ve Söke İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü’nde kültür işlerinden sorumlu olan Güler öğretmenin dağarcığı çok zengindir. Çünkü görev yaptığı her yerde arılar gibi çiçeklerden bal almış, dallardan dala konmuş ve petek diyebileceğimiz eserler meydana getirmiştir. Kitap halinde çıkan yapıtlarının yanı sıra yüzlerce makale ve şiir yazmıştır. Onunla, belki elli yıl önce Profesör İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun (Yeni Adam Dergisi)nde yazılarımız ile tanışmış ve Söke’de yüz yüze gelmiştik. Bu mutlu rastlantı ikimiz için de şaşırtıcıdır. Nitekim birkaç yıldan beri Güler hocamızla çeşitli çalışmalarımız olmuştur. Hele Söke’de çıkan Beşparmak Dergisinde emeği çoktur. Şiirler ve düz yazıları ile dergiyi zenginleştiren kalemlerden biri olmuştur. Bu bakımdan Söke’de kalıcı anıları vardır ve şehrimiz gök kubbesinde hoş sedası eksilmeyecektir.

Güler hocamızın kalemi ne kadar verimli ise ruhu da o kadar zengindir. Hayata sıcak ve güler yüzle bakabilen insanlar arasında onun yeri başkadır. İyi niyet ve iyimserlik onda bir karakter haline gelmiştir. Millet sevgisi ile tabiat aşkını ruhunda birleştiren hocamız kısa zamanda Söke’nin sevilen ve sayılan eğitimcileri arasına girmiştir. Çünkü memleketin en önemli davaları içinde görev almış, eğitim alanında meyvelerini vermeğe başlamıştır. Haber aldığımıza göre yakında Söke Şairleri Antolojisi’nin genişletilmiş ikinci basımı yapılacaktır. Bunu daha başka eserlerinin de izlemesini diler sayın hocamıza Söke’den, Yunus Emre Yılından, dilinden sevgi dolu başarılar dileriz.[4]

YAŞAYAN YUNUS...
“İnsanlar eserleri ile yaşar.” sözü yazımızın başlangıç noktası olursa, Yunus Emre için “O öldü.” diyemeyiz. Çünkü Koca Yunus, arkasında bıraktığı dağ gibi, umman gibi eserleri ile yalnız bizim değil, insanlık dünyasının da ufuklarını açmıştır. O, yüzyılların ötesinden bir güneş gibi dünyamızı aydınlatmıştır. Gönülleri sımsıcak tutmuştur. İnsanları, Yüce Tanrı’nın aşk ateşinde birleştirmek, kaynaştırmak istemiştir. Kendi manevî dünyasında eritmiştir sanki... İnsanlar arasında birlik ve beraberliği, barış ve kardeşliği pekiştirmek, onları sıcak duygularla yaşatmak istemiştir. Hem de Anadolu’nun en karışık ve belki de en karanlık günlerinde bir ümit ışığı olarak... Ayrıca, şiirleri ile millî kültür ve edebiyatımıza hazineler kazandırmıştır. Türk dünyasını Ahmet Yesevi’den sonra manen yaratan değerlerimizden biridir.

Yunus Emre’yi şu birkaç satırlık yazımızla anlatma olanağımız yoktur. Ne var ki eski bir dostumuz olan Abdülkadir Güler, Yunus Emre’yi Söke’de yaşatmasını bilmiş ve onun için çok güzel bir derleme kitap hazırlamıştır. Şimdi piyasada elden ele dolaşan bu eserle biz Sökeliler ne kadar övünsek azdır. Çünkü koca Yunus artık evlerimizde ve gönüllerimizdedir. Onun şiirleri yalnız Sökelilerin değil, daha geniş bir çevre içinde gönülleri coşturmakta ve dinsel inançalrı tazelemektedir. Bu bakımdan Söke İlçe Millî Eğitim Şube Müdürlerinden olan Güler dostumuzu, bu kitabı elde edemeyenler için salık vermek isteriz. Söke’de Yunus’u, Yunus’la birlikte yaşamak isteyenler için büyük bir fırsattır bu eser. Güler dostumuzu bu zengin içerikli yapıtından dolayı yeniden kutlarken, “Söke Şairi Antolojisi” adlı kitabının genişletilmiş şekliyle basılmasını dileriz.[5]

Abdülkadir dostumuz iyi bir arkadaş olduğu kadar mesleğinde çalışkan ve örnek bir insandır. Her öğretmende ümit ettiğimiz olgunluk ve dolgunluk onda meyve vermeye başlamıştır. Boş zamanlarını kahve köşelerinde değil, kütüphanelerde geçirmesini bilmiştir. Bugüne kadar bir hayli eser vermiştir. Nitekim son yapıtı “Yerli ve Yabancı Göze ile Yunus Emre” de büyük bir emek ürünüdür. Kitapta çeşitli bilim adamlarının, yazar ve çizerlerin görüşleri vardır. Ve sevgili Yunus Emre’miz bu görüşlerle ikinci bir kişiliğe bürünmüş ve ortaya, yeni bir kimlikte, eskisi kadar güzel olarak çıkmıştır. Sayın Güler’i yeniden kutlarken, bu gönüller sultanını, yani Söke’de manen doğan Yunus Emre kitabının her evde bir başucu kitabı olarak görmek isteriz. [6]

[1] Ahmet GÜÇSAV, Yeni Söke Gazetesi, 19 Ocak 1996

[2] Aslı şöyledir: “Gelün tanşuk idelüm işi kolay tutalum / Sevelüm sevilelüm dünya kimseye kalmaz” (Editör)

[3] Ahmet GÜÇSAV, Beşparmak Dergisi, Mart 1991, Sayı. 19.

[4] Ahmet GÜÇSAV, Söke Ekspres Gazetesi, 14 Ocak 1991.

[5] Rahmetli Ahmet GÜÇSAV’ın merakla beklediği “SÖKELİ ŞAİRLER VE YAZARLAR –GÜL­­DESTE–” adlı kitabımız nihayet Cumhuriyetimizin 75. Yılında (1998) Sarıkemer Belediyesi’nin bir kültür armağanı olarak yayınlanmıştır. Anılan seçkide Ahmet Güçsav’a da yer verilmiştir... Kitabı görmek ona kısmet olmadı.

[6] Ahmet GÜÇSAV, Söke Ekpres Gazetesi, 19 Nisan 1993, S. 9362
7- Sökeli Bir Güzel Adam /Ahmet Güçsav-Abdülkadir Güler. Söke 2001.62.

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..