Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '09

 
Kategori
Anılar
 

Ahmet Güçsav ve tarım ( 5) Abdülkadir Güler

AHMET GÜÇSAV ve TARIM ( 5 )
Abdülkadir Güler

Sökeli Ahmet GÜÇSAV, meslek itibariyle bir hukukçu idi. Hukuk alanında eğitim görmüş ve uzun yıllar Söke’de avukatlık yapmıştı. Ancak bir hukuk adamı olmasına rağmen aynı zamanda bir çiftçi idi. Tarım ile de uğraşıyordu
Bu uğraşıları sırasında yerel basına yansıyan görüşleri de vardı. Bu konuda bir çok yazılar yazmıştır. Bunlardan, Gıda Fuarı (Söke Ekspres- 2 Haziran 1976), Ağaç Bayramı (Söke Ekspres- 28 Mart 1978), Orman Varlığımız (Yeni Söke Gazetesi- 4 Ağustos 1994), Ağaç Dikme Zamanı (Yeni Söke Gazetesi- 12 Ocak 1995) başlıca yazılarından sadece bir kaçıdır.

2 Haziran 1976 tarihili Söke Ekspres Gazetesinde yazdığı GIDA FUARI başlıklı makalesinde aynen şunları yazıyordu, Ahmet GÜÇSAV:

“... Geçtiğimiz haftalar içinde İzmir Fuarında bir sergi vardı. Türkiye’de gıda sanayiini temsil eden kuruluşlar var güçleri ile bu fuarı açmışlardı. Daha önceleri de tarım aletleri üzerinde bir sergi açılmış ve bir hayli takdir toplamıştı. Hatta Söke Ziraat Odası Başkanlığı çağrıda bulunarak bu fuara gitmek isteyen çiftçileri toplamış ve Kıbrıs’a olduğu gibi buraya da bir kafile götürmüştü. Maksat Türk çiftçilerinin bilgi ve görgülerini arttırmaktı.

Söke’de Sayın Abdullah Azbazdar’ın adını sonsuzlaştıran 700 dönümlük tarla bağışı memlekete çok şeyler kazandırmıştır. Türk çiftçilerinin babası olarak tarım tarihine geçecek olan Sayın Abdullah Azbazdar’ı her zaman saygı ve milletle anacağız. Ne var ki bu topraklarda kurulan Meslek Tarım Okulunu[1] daha verimli bir çalışma düzeyinde görmek gerektir. Burada görev alan arkadaşlar birer kıymet oldukları halde bu okul dışa dönük değildir. Ayrıca ilkokul çıkışlı öğrenciler alıp bunları üç yıllık bir eğitimden sonra makinist yapmaktadır.[2] Buradan mezun olan gençlerin yaşları ve başarı ile tarıma yararlı olacakları kanısında değiliz. Okulu lise mezunlarına açık tutmak ve ikişer yıllık öğrenimle onlara meslekî bilgiler vermek daha faydalı olacaktır.”[3]

Bu yazısında sözlerine şunları ayrıca ekliyordu:

“...Nüfusu milyarları aşan bir dünyada yaşıyoruz. Açlık tehlikesi yalnız Afrika ve Asya’da değil belki bu öbür kesimlerde de baş gösterebilir. Onun için tarım ve gıda konusunda çok uyanık olmak ve üretim alanlarını boş bırakmamak gerektir. Bizde tarım teşkilâtı sistemli bir şekilde çalışamadığından istenilen randımanı alamıyoruz. Vatan topraklarımız verimli olduğu halde (elde) ettiğimiz sonuçlar yeterli değildir. Çünkü bu işler plâna ve elemana dayanmaktadır. Tarım araçlarının da ona göre bol ve yeterli olması gerektir.

Çiftçilerimiz sık sık eğitimden geçmeli ve bu yolda kurulacak örnek bahçeler ve uygulama alanları birer ders niteliğinde olmalıdır.”[4]

Onun da dediği gibi çiftçilerin bilgili, kültürlü olmasını ve belli bir eğitimden geçmesini özellikle istiyordu. Burada arazisini Ziraat Teknik Lisesi’ne hibe eden merhum Abdullah Azbazdar’ı biz de rahmetle ve saygıyla anmadan geçemeyeceğiz. Okul Müdürü Fethi Ayık’tan edindiğimiz bilgilere göre adı geçen okulun bugünkü durumu şöyledir:

‘1970 yılında Ziraat Meslek Lisesi, 1974 yılında Tarım Mekanik Ortaokulu, 1977 yılında yeniden Ziraat Meslek Lisesi, 1981, -1982 eğitim ve öğretim yılından itibaren de Söke Ziraat Teknik Lisesi adı altında teknik lise statüsünde eğitim ve öğretime devam etmektedir.’

AĞAÇ BAYRAMI
Türkiye’mizde güzel gelenekler vardır. Bunlardan biri de her yıl 26 Martta kutlanan ağaç bayramıdır. Atalarımız ağaca tutkun oldukları için Türkiye yemyeşil bir ülke olmuştur. Oran yangınları da 1923 yılından önce bu kadar (çok) değildi. Çünkü geçmiştekiler, ‘yaş kesmenin baş kesmek’ kadar günah olduğunu bilirdi. Ne var ki Cumhuriyet devrinde bir takım yeniliklere ve devrimlere gittik. Bunlar ... yararlı hareketlerdi. ....Bazı gelenek ve göreneklerimiz özelliğimizi sürdürüyordu. Şu Kuşadası’nda bile sabahları erken kalkıp eşek sırtında tarlalarına giden ve oralarını bağ bahçe yapan nice değerli vatandaşlarımız vardı. Bunlardan biri de eski Yargıtay Başkanı Sayın Ferruh Adalı’nın babası idi. Kuşadası’nda sakız ağaçları denemesini yapmıştı. Fakat aradan 50-60 yıl geçtiği halde böyle bir ağacı diken ikinci bir çiftçiye rastlayamadık. Hele ilçelerde çalışan Ziraat Teknisyenleri istenilen düzeyde verimli olamıyorlardı. Arkadaşlarımızın hemen hepsi iyi niyetli oldukları halde önlerinde bir tezgâhı (uygulama bahçeleri) yoktu. Ağaç sevgisi ve bilgisi fidanlıklarda aşılanacaktı. Tarım Bakanlığı dar görüşlü idi. Bu yüzden ormanları yakmak, ağaçları gelişi güzel kesmek olağan sayılmıştı. Şu Aydın ilçelerinde bile kaç belediyenin tarım uzmanı vardır; bunlardan kaçı resmî kurumlarla işbirliği yapabilmektedir, kesinlikle bilmiyoruz. Çünkü ortada canlı örnekler yoktur, hele yol boylarında ve parklarda bulunan ağaçlara baktıkça içimiz sızlamaktadır. Çünkü bilgisiz eller buralarda balta sallamıştır.

5 Haziran 1977 seçimlerinde Aydın’dan bağımsız Senato adayı idim. Maksadım seçilmek değil, Aydın’ı bütün halkı ve tabiatı ile bir daha görebilmek, onlarla düşünce alış verişi yapabilmekti. Bu arada Bozdoğan ve Yenipazar parklarında gördüğüm çamların budanma biçimlerini asla unutamayacağım. Çünkü çok çirkindi.”[5]

ORMAN VARLIĞIMIZ
Türkiye, dünya çapında orman varlığı yüksek bir ülkedir. Özal bile 1983 seçimlerinde elinde kalem, televizyona çıkarak yollarımızın ne kadar uzun olduğunu, ormanlarımızın ne denli çok olduğunu, göllerimizi ve ovalarımızı Avrupa ile kıyaslar ve millete ümit verirdi. Onları manen kazanır oy toplardı. Bugün de cennet bir vatandan söz ediyoruz. Fakat nedense bu cenneti pek koruyamıyoruz. Bu yolda derin araştırmalar yapmak ve önlemleri almak zorundayız.

Geçenlerde Gelibolu Yarımadasındaki orman yangı yalnız (yarım)adayı değil, gönüllerimizi ve ciğerlerimizi de yakmıştır. Milletçe bu kadar dalgın ve ilgisiz olamayız. Bunda bir bit yeniği vardır ve kasıt aramak gerektir. İslâm dininde ... tedbir, takdirden önce gelir. Her şeyi Allah’a bırakmak ve kadere bel bağlamak doğru değildir. Ormanlarımız daha önceki yıllarda askerlerle korunurdu. O zamanlar bu kadar yangın olmuyordu sanırız. Şimdi de bu orman askerlerini belli merkezlerde toplamak ve ellerine söndürücü aletler vermek ve ayrıca bunları eğitmek yararlı olabilir. Bundan başka millî park niteliğinde olan ormanların altlarını temizlemek, kuru otlarını almak ve yaz aylarında söndürücü tedbirler üzerinde durmak neden olmasın? Duyduğumuza göre Aydın Valisi ile Kuşadası Kaymakamı, Davutlar-Güzelçamlı köyündeki Millî Parka sık sık gidip önlemler alıyorlarmış. Buna çok sevindik ve kendilerini kutlamak isteriz.

Bilindiği gibi bu parkın Söke tarafı sekiz yıl kadar önce rahmetli Albay Oğuz Turan[6] zamanında on kadar askerimizi bir yangında yutmuş ve şehre gözyaşı döktürmüştü. Yeni Söke Kaymakamından da Karina taraflarını yakın ilgi göstermesini dileriz. Gerçi Söke’de iyi çalışan bir orman teşkilâtımız vardır ama yeni kaymakamın da Samsun dağlarının güney yakasına ilgi göstermesi faydalı olacaktır. Bu park Ege Bölgesinde turizme de büyük hizmetler etmekte ve dünyanın harika yerleri arasında bulunmaktadır.

Bu arada Gelibolu Yarımadasını yeniden ormana kavuşturmak için yurt çapında bir yardım kampanyası açmak yararlı olacaktır ama bu işe parlâmentodan başlamak ve milletvekillerinin bu gibi olaylar karşısındaki (ulusal özverisini) sınamak faydalı olacaktır. Milletin harekete geçmesi için böyle itici kuvvetlere ihtiyaç vardır. Ayrıca bu yardım kampanyası için her il ve ilçe Ziraat Bankalarında bir hesap açmak bize çok şeyler kazandıracaktır.[7]

[1] Bu okulun resmî adı, Tarımsal Mekanizasyon Eğitim Merkezi ve Ziraat Teknik Lisesi’dir. (Editör)

[2] Bu okula sekiz yıllık ilköğretimi bitiren (ortaokul mezunu) öğrenciler alınıp dört yıllık Teknik Lise eğitimi verilmekte ve mezun olanlara Ziraat Teknisyeni unvanı verilmektedir. (Editör)

[3] Ahmet GÜÇSAV, Söke Ekspres Gazetesi, 2 Haziran 1976.

[4] Ahmet GÜÇSAV, a.g.y.

[5] Ahmet GÜÇSAV, Söke Ekspres Gazetesi 28 Mart 1978.


[6] Oğuz TURAN daha sonra tuğgeneral oldu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanı iken 29 Ağustos 1990’da İngiltere’de vefat etti. Çok saygıdeğer bir komutandı. Ruhu şadolsun. Bu tarihte Ankara’da idim. K. K. Komutanlığında Oğuz Turan Paşa'yı ziyaret etmek istemiştim; kısmet olmadı. Tuğgeneral OğuzTuran Paşa, daha önce Söke'de 51.Alayda görevli idi.Ankara'ya gitmişken onu da görmek istedim. Görüşmek kısmet olmadı.Saygıyla ve rahmetle anıyorum.Söke'de iz bırakan bir Paşa idi.

[7] Ahmet GÜÇSAV, Yeni Söke Gazetesi 4 Ağustos 1994,

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..