Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '18

 
Kategori
Edebiyat
 

Ahmet Haşim ile Beş Çayı

Ahmet Haşim ile Beş Çayı
 

     Türk Edebiyatımızın değerli şair ve yazarı, “karamsarlık ve sonbahar şairi”miz olan merhum Ahmet Haşim yolcu olsun satırlarımıza. Hanımlarımızın ikindiüstü saat beş sularında “Beş Çayı” dedikleri bir çay saati yapalım biz bize. Çay saatindeki konuğumuz sevgili Ahmet Haşim olsun. Haşim’in “Bize Göre” adlı deneme kitabını lise yıllarımda okumuştum, sonrasında birtakım notlarımı da müsvedde kâğıtlarım arasına aldım. BİZE GÖRE eserindeki “Hemen Her Sabah” konu başlıklı yazısının son iki paragrafını paylaşayım izninizle. Bakalım bu eserin sahibi aşk ve evliliğe dair neler yazmış:

 

HEMEN HER SABAH

     “Aşk geçici, evlilik ise daimidir. İzdivacı aşkın devamı zannetmiş nice safdil çiftler, üç ay geçmeden dudaklarda ateşin söndüğünü görmüşler ve bir akşam, kendilerini karşı karşıya esner bulmaktan hayret etmişlerdir. Aşk değişmeyince ölür.

     En eski edebiyattan en yenisine kadar, her dilde, şiirin mevzuu zevce değil maşukadır, hayaller ve istiareler hep sevgilinin süzgün gözleri ve karanlık kirpikleri etrafında pervaneler gibi uçuşur. Kahramanı zevce ve mevzuu izdivaç (evlilik) olan hikâyeden daha tatsız ne olabilir?”

8 Nisan 1928

 

     Aşkın geçici, evliliğin ise daimî olduğunu büyüklerimiz de hep söyler. İki taraflıdır sevgi ve emek ister. Aşkın mevsimi ilkbahara, evliliğin mevsimi ise sonbahara tekabül ediyor olsa gerek. İzdivaç mevsimi, her gönüldeki apayrı günde yeşertilen evlilik yıldönümlerine göre âşık çiftlerin periyodik mevsimi olur. Hani Sevgililer Günü diye şubat ayında senede bir kez kutlanan bir icat çıkardık. İnsanların aşk mevsimi şubat iken kedilerin aşk mevsimi mart oluverdi halk dilinde. Şubattan mart ayına uzanan takvim yapraklarında mart ayını yeni yılı bekler gibi yorumladı kimilerimiz kedidilinde. Bazılarına göre de mart ayı, gelin duvağına takılan papatya taçlarının mevsimiydi. Edebî dille yorumlarsak her ayın tadı bambaşkadır, süzgün gözler hayalde uçuşur. Ahmet Haşim yolcu oldu beş çayımıza. Derin sohbetin sıcaklığında demlenen çayımız, şiirimsi kurabiyelerle tat oldu Haşim’i ikindiüstü yâd etme muhabbetimizde.

     Neden ikindiüstü vaktiydi bu hasbihâl? Niçin ikindi vakti saat beşte çay için toplandık? İkindi, sararan yapraklar, karamsarlık, sarı ve kızıl tonları, günbatımı, karanlık kelimelerinin çağrışımı Ahmet Haşim’e özgüydü çünkü. Sanatçımız sekiz yaşında annesini kaybedince çocuk şairimizin üzerinde anne sevgisi, gece, hastalık, ölüm konuları konuk oldu. Sembolizm akımı örnekleriyle ün buldu şiirleri. Haşim’i analım beş çayımızın şiir saatinde. PİYALE eserindeki “Mukaddime” şiiri yolcu olsun günbatımında:

               MUKADDİME

Zannetme ki ne güldür ne de lâle
Âteş doludur, tutma yanarsın
Karşında şu gülgûn piyâle…

İçmişti Fuzuli bu alevden,
Düşmüştü bu iksir ile Mecnûn
Şiirin sana anlattığı hâle…

Yanmakta bu sâgardan içerden
Doldurmuş onunçün şeb-i aşkı
Baştanbaşa efgân ile nâle…

Âteş doludur, tutma yanarsın
Karşında şu gülgûn piyale…

     İçinde bazı saf Türkçe kelimeleri barındırmasa da sevgili şairimizin bu şiirini pek severim. Beş çayının muhabbetine konuk oldu Piyale. Onur konuğu idi her bir edebî eser, manolya kokusuna büründü ikindi vaktinde edilen sohbetler. Ahmet Haşim ile demlendi hatmi çayı, bir demet yasemin çiçeği şahit oldu edebiyat iklimine. Edebiyatımıza ne güzel katkılar yapmış değerli yazar ve şair / şaire yürekler. Haşim’in annesiz kalışındaki boşluk, melankolik yapısındaki psikolojik durum şiirlerinde ister istemez kendini ortada aksettirir. Ahmet Haşim ile beş çayı anısı olsun edebî paylaşımlar, bu yazımız şiir meleğiyle uçsun ruhlar âlemine. 

 

 
Toplam blog
: 8
: 152
Kayıt tarihi
: 13.07.18
 
 

    Öğretmen, Yazar, Şaire, Oyuncu Adayı, Editör ve Türk İşaret Dili Eğitmeniyim. Türkiye Yazarla..