Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '09

 
Kategori
Sinema
 

Ahmet Uluçay'ın ardından

Ahmet Uluçay'ın ardından
 

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak Filmi Setinden Bir Kare


Yaşamak garip bir duygu, her an tecrübe ederek yeni şeyler öğreniyoruz. Bazıları hayatımızın acı tecrübeleri ve yaşamak istemediklerimiz olsa bile. Hayat bizden gerçekleştirmek istediklerimiz kadar bir bedel istiyor. Mücadele etmeden, fedakârlık yapmadan bir yerlere varmak güç.

Bu kadar kolay ve bilinen bir hayat formülü içinde bizler çoğu zaman erteleyen ve vazgeçenler tarafında bizlere ayrılmış koltuğumuzda bizlerden uzaklaşan hayallerimizi izliyoruz. İki gün önce aramızdan ayrılan bu topraklarda yetişmiş en aykırı sinemacı Ahmet Uluçay ise her sinemasever için bir mücadelenin fedakarlığın sembolü haline gelmiştir. Yokluklar içinde bir köyde tek başına hayallerini takip etmeye çalışan bir genç iken. Şimdi ise tüm sinema çevresinin sevgisini kazanmış, ayakta alkışlanacak bir kişi olarak bizlere veda etti. Her sinemasever için Ahmet Uluçay’ı altına imza attığı her proje emekle, fedakârlıkla zor şartlarda kazanılmış bir zafer niteliğindeydi. Biz genç sinemaseverlere yoktan var etmenin yolunu göstermişti eserlerinde. Kulaklarımızı tıkayıp, sadece yapmak istediklerimize odaklanıp, sadece mücadele etmek, büyük ustayı diğerlerinden ayıran buydu. Kendi sinemasını yaratmak, tüm içtenliği ve samimiyetiyle… Bu veda herkes için çok erken oldu. Yıllardan beri mücadele ettiği beynindeki tümora aldırmaksızın, ömrünü adadığı sinema için hastalığını görmezden geldi. İlk filminin galasına katılmaktan bile kendini alıkoyan bu hastalıkla mücadele ederek yaşamasın bildi. İki zor ameliyat geçirmesine rağmen, tutkularından hiçbir zaman vazgeçmedi. Sinema hayatı hep zorluklar içinde geçen büyük üstad hiçbir zaman yılmadı. Hayatının son anına kadar düşüncelerinde hep film projeleri vardı. Sinema eserlerinde hep imkansızları gerçekleştirmeye çalışan bir hikaye gizli. Kısa filmleri olsun, uzun metrajlı ilk filmi olsun hep umut ederek, mücadele ederek neler elde edilebileceğin resmini yansıtıyordu beyazperdeye. Her genç sinemacı için bu eserler bir güç kaynağı olmuş ve olacaktır. İstemeyerek olsa da kendi hayat filmine stop demek zorunda kalan Ahmet Uluçay, bizlere birkaç eser bırakmış olsa da, onu her zaman hatırlamamıza yetecek kadar mücadelenin filmini sundu bizlere. Olmazların arasından sıyrılıp var olma mücadelesinin en büyük gayretini yaşadıklarıyla görmemizi sağladı. Geride kalan yarım kalmış bir film var, Bozkırdaki Deniz Kabuğu. Büyük usta bu filmi için “ Cannes kesin bizim, Oscar ise çok yakın” diyordu. Ahmet Uluçay’ın sinemasını bilen kişilere göre bu isteklerin gerçekleşmeyecek istekler olmadığını bilirler, birde Uluçay’ın zorluklar içinde ortaya çıkardığı eserler düşünülürse, imkansız değil. Ahmet Uluçay için Beyoğlu sinemalarından düzenlenen törende birçok yönetmen yarıda kalan Bozkırda Deniz Kabuğu filmini bitirmek için yardımcı olacaklarını belirttiler. Bizlerde Ahmet Uluçay’ı bize hatırlatacak bu güzide eserini bekliyor olacağız. Gönül isterdi ki Bozkırda Deniz Kabuğu filmini buyuk ustanın yönetiminde hazırlansın ve kendi istediği gibi beyazperdeye aktarsın ama olmadı. Umarım Türkiye’deki önde gelen sinemacılar bu vefa borcunu içlerinden gelerek gerçekleştirir.

 
Toplam blog
: 32
: 823
Kayıt tarihi
: 12.03.09
 
 

29 yaşındayım Adanada yaşıyorum. Kendime ait bir kırtasiye dükkanım var. Aynı zamanda İşletme mez..