Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '11

 
Kategori
Anılar
 

Ahmet Zeki Rende

Ahmet Zeki Rende
 

A. Zeki Rende


1958 Yılının Eylül ayında okul açılınca, Ahmet Zeki Rende ile kendimi aynı sınıfta buldum. Onlar Muğla’dan gelen üç beş kişi bir araya gelmeye ve birbirlerine destek olmaya çalışırken ben kimseyi tanımıyordum. İlk derste öğretmen herkesin kendisini tanıtmasını isteyince, sınıfta Burdur ve ilçelerinden de epeyce öğrenci olduğunu fark ettim. Niyazi Turan, “Ben de Bucaklıyım, gel beraber oturalım” dedi. Böylece ilk arkadaşlıklar, hemşerilik temelinde başladı. Fakat zamanla sınıf olarak bütünleştikçe hemşerilik yerini 1-B’liliğe bıraktı. Sanıyorum o zamanki 1-B sınıfında 48 kişi kadardık. Kısa sürede 48 kişilik bir aile gibi olduk. Hepimizin önceliği 1-B olduğu gibi, bölgesel yakınlıklar da yerini, ortak ilgi alanlarında, anlaşmalara bırakmıştı. 

A. Zeki Rende ile de ortak alanımız şiirdi. O 1-B’de sınıfın tek şiir yazan öğrencisi ve sınıfın şairiydi. 2-B’de Şakir Akseki’nin bizim sınıfa gelmesi ile sınıfımızda şiir ve genel anlamda sanat faaliyetleri daha da arttı. Ben o zamanlar resimle meşguldüm. Pek şiir yazmasam da şiiri seviyordum. 3-B’de Şakir, resimle de ilgilenmeye başlayınca, Şakir ve A. Zeki ile arkadaşlığımız biraz daha ilerledi ve ben de şiir yazmaya başladım. Arkadaşlığımız 6-B’den mezun olana dek gelişerek devam etti. Bu yüzden ilk karşılaşmamızda şiire devam edip etmediğini sordum. Pek üstüne düşmediğini ama yine de zaman zaman bir şeyler yazdığını söyledi. İşte o şiirlerden birisi. 

DENİZ 

Lacivert tek gözüyle
Bakar hep geleceğe
Sessiz, büyük ve asude…
Bazen de
Çalkalanır çanağında
Dalgalanır deniz........

Ayrı ayrı acılardan
Dökülen gözyaşları
Sende mi birikti yıllar yılı
?
İmbikten geçirip yeniden
Mavileşen, güzelleşen
Yüreği burkulu gönüllere
 

Ümit olan şimdi sen
Arındın mı acılarından deniz?

Senden gelen esintiyle,
Kıyılarda senin kokun,
Hatırlatır uzakları.
 

Özgürlük mü oraları?
Haber etme bana sakın!
Boğuşarak senin gibi
 

Öyle mutlu benim gönlüm
Burada bitsin benim ömrüm
 

Ben dalgalarında bir döngüyüm deniz 

A. Zeki Rende 

Kemer Rose Otelde 26 Kasım 2010’da karşılaşmamız da bir hayli ilginçti. Aradan geçen 46 yıla rağmen ben onu hemen tanıdım. Fakat o beni tanımakta biraz zorlandı. Asıl ilginci de, resepsiyonda Hasan Sezer’le karşılaşmalarında; “Birbirinizi tanıyabildiniz mi?” dedim. Hasan: “Sen bizi tanıştır” dedi. Ben de “Bu 306, bu da 313” dedim. Tabii ki biz 1964 Haziranında Okulu bitirdiğimiz zaman 18 yaşında delikanlılardık. Ve altmış beş yaşına dek bir daha hiç görüşememiştik. Fakat 46 yıl sonra karşılaştığımız zaman da, 18 yaşında bıraktığımız arkadaşımızı arıyorduk. Elbette ki onu bulmak olanaksızdı. Ama A. Zeki Rende’nin şair kişiliği, hassaslığı inceliği yerli yerinde duruyordu. Ve aşağıdaki şiiri bunun kanıtı gibiydi. 

 

KENDİME 

İçeriği nostaljik,
Ne varsa tanıdık bildik
Şöminede ısınıp,
Gaz lambasında aydınlanan
Yaz fakiraneni
ve
Beş vakit namazında nineni.......... 

Asma yaprakları çardakta,
Yağmurlarda musikiydi,
Turnalar geçerdi sonbaharda
Gökyüzünde akarsu gibi........... 

Gökyüzü
Sonsuz
Göğsümüzde soluğumuz,
Duamızda yaradana ulaştıran,
ve
Yedi rengi barıştıran
Aydınlık yolumuz............... 


A. Zeki Rende 

 

MASAL GİBİ

Hoştur;
Çamların uğultusu
Türküler ve şarkılar
Ekmeğin her lokması
İçin de rahatsa eğer

Hoştur;
Eski dostlar
Hatta gelip geçenler
Kadehteki içkiler
Gönlün de hoşsa eğer

Sonu tatlı biten,
Masal gibi bir yaşam
HOŞTUR........


AKDENİZ KIYILARI

Akdeniz kıyılarında akşam olunca
Sarı lambalı evlerin ışıkları
Yansır turunç, portakal ağaçlarına

Bir kadın uzanıp çardağın altında
Atarken yorgunluğunu üzerinden
Kulak verir ruhunun şarkılarına

Gözlerken ışıldayan yıldızları
Kekiklerin adaçayların kokuları
Dağılır serinleyen yamaçlarına

Uzaklarda kurbağa sesleri
Belirler yerinin akan derenin
Ay, sevdalı gibi düşer üzerlerine

Büyüleyen Akdeniz Kıyılarından
Çamlar ahlatlar palamutlar
Bağlar bahçeler mantarlar
Erken tüten bacalar
Belli ki bir huzur katar
Üstünde yaşayanların gönüllerine
 

 

GiDEN YILLAR ÖZLEM VE ÇİLE


Bir akşam dolarken ruhuma, Nasıl da çabucak geçmiş
'' Bir iç çekiş '' i Elgar 'ın Şimdi özlenen o günler
Güneşli, aydınlık, güzel bir dünya, Çinilerle süslenmiş
Duyulmaz etkisi rüzgarların. Su içtiğim çeşmeler......

Dolarken sineye bu sesler Birde bakardık ki
Eritir biriken kederlerini Çiçek açmış bademler
Erişilir yücelikte melodiler Havalar da bir güzeldi
Fısıldar huzurun nağmelerini. Ya uçuşan kelebekler.......

Gizemli sesleri kemanların Büyülü sesler doğadan
Bir gül gibi ruhumda açan Sanki Bach'ın korosu
Ardından bakarken giden yılların Şarkılar da ta derinden
Yaşarmaz gözlerim kuruluğundan. Ya sazların çoşkusu........

Hepsi hayal olunca
Kalan hayat sillesi
Çile çekmek kaderse
Ya çilenin çilesi.......
 

 
Toplam blog
: 81
: 702
Kayıt tarihi
: 21.11.08
 
 

Nazmi Öner 1946 yılında Burdur’un Bucak İlçesine bağlı Seydiköy’de doğdu. Seydiköy İlkokulu v..