Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '16

 
Kategori
Kitap
 

Ahsen...

Ahsen...
 

19 Kasım 2016 Saat 16.00 - 17.00 arası İstanbul Tüyap Kitap Fuarı'ndayım


Karanlık sokakları aydınlatan loş sokak ışıklarının altından geçerken gündüz aklından geçen korku hikâyelerini, vampirleri hatırladı. Gerçekten korkmuyordu ama korkuyor rolü yapıp insanları ürkütebilirdi ve bu çok eğlenceli olacaktı.
 İnsanların kalabalık olduğu meydana doğru yürüdü ama amacı meydan da olmak değildi. Meydana açılan tenha bir ara sokaktan meydana doğru, tıpkı bir aktris edasıyla, gerilim filminin efektlerini anımsatacak ard arda çığlıklar attı. İlk çığlığı ile birlikte başka kadınlarında meydan da çığlık attığını duydu. Herkes bir kenara toplanmaya başladı. Kimse sesin nereden geldiğini tespit edemiyordu. Herkes etrafına bakınıyordu.

indir-2


 Dördüncü çığlığında gülmesini durduramadığı için ağzını kapattığı sırada tam arkasında bir erkek bağırmasıyla olduğu yerde zıpladı. Elindeki şarap şişelerinin olduğu poşeti yere düşürdü. Şişeler kırıldı. Hemen arkasına döndü.
 Oldukça şık görünen yakışıklı smokinli bir adam ile göz göze geldi. Adamın iri gece gibi gözleri vardı. Kirli sakallı geriye doğru sıkı sıkı taranmış saçları ve kıyafeti ile tabloluk bir görüntü oluşturuyordu. Henüz bağlanmamış papyonu boynundan sarkıyordu.
 Adam kahkaha atıyordu. Gülüşü ile saklandığı yerden çıkmış şirin gamzesini fark etmemek mümkün değildi. Oldukça derin bir gamzeydi. Elini yukarı kaldırdığında Ahsen bir adım geriye gitti. Adam yeniden kahkaha attı.
 Elinin uzun ve zarif parmaklarıyla kendisine yaklaşması için işaret etti. Ahsen yeniden geriye doğru adım attı. Epey korkmuştu.
 Adam hızlı bir hareketle Ahsen’i belinden kavrayıp dudaklarına yapışıp öpmeye başladı. Ahsen kımıldamıyordu bile tam o sırada Ahsen’in arkasından küçük sinirli bir kalabalık ve bir polis geçiyordu.
 Adam Ahsen’i öyle bir sıktı ki, kımıldaması mümkün değildi. Kalabalık bulundukları sokağın başında durdular. İkisini gördüklerinde, iki sevgili gibi göründükleri düşüncesiyle yollarına devam ettiler ve Ahsen serbest kaldı. Adamın gözlerinin içine hırsla bakıyordu.
 Adının Daniel olduğunu söyleyen adam İngilizce bilip bilmediğini sorduğunda Ahsen konuşmaya başladı. Daniel, Ahsen’in konuşmasına izin vermeden yaptığı şeyin tutuklanmasına neden olabileceğini ve onu bu durumdan kurtarmak için saniyelik bir plan yaptığını söyledi.
Ahsen sessiz kaldı. Şaşkındı. Teşekkür etti. Kısa sohbetleri sırasında Daniel’in bir müzisyen olduğunu ve bir arkadaşının düğünü için San Gimignano’ ya geldiğini öğrendi.
 “İnsanları korkutmak için mi buradasın?” Diye sorduğunda birlikte kahkaha attılar. Kendisinin bağırmasından korktuğunda yere düşürdüğü şarapların kırılmasına sebep olduğu için özür diledi.

sangimignano3


Kısa ve eğlenceli bir sohbetin ardından Daniel, saatini kontrol etti. “Veda vakti” dedi. Ahsen başıyla onayladı.
Daniel, Ahsen’in yanından geçip gidecekken birden durdu.
–          Daha önce San Gimignano’ da bir düğün izledin mi?
–          Hayır.
–          Benimle gelmek ister misin? Senin için biraz müzik yapmalıyım.
Ahsen’in kesinlikle geleceğine emin tavrıyla elini Ahsen’e doğru uzattı. Ahsen tereddüt etmeden elini tuttu.
 Bir iki adım attılar ama Ahsen birden durdu. Elbisesini gösterdi. Düğün için bir kıyafet olmadığı aşikârdı ama bu ne Daniel için ne de Ahsen için o dakikadan sonra hiç önemli değildi. Daniel papyonunu köşe başında cebinden çıkartıp attı.
 Yol boyunca birkaç kısa çığlık ve bağırma bolca kahkaha atarak düğünün yapılacağı ortaçağ eskisi muazzam bir taş evin önüne geldiler.

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..