Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

AİDS olmuşum

AİDS olmuşum
 

HEPİMİZ HIV IZ...


Aids yani HIV virüsü... Hani kuşkulu ilişkilerden, kan nakillerinden kapılan şu menhus illet…

Bir kaç garip belirtiden sonra gidip kolunuzu uzatıyorsunuz hemşiranıma… Tahlile gidiyor kan örneğiniz… Bir takım tüplere giriyor, tüplerden çıkıyor; mikroskop camı ve bilgisayar ekranında görünüyor sonuçların en acımasızı ve en anlamsızı…

Doktor bu sonucu alıp üzülerek başını iki yana sallıyor:

-Hmm, pozitif. Bir HIV vakasıyla karşı karşıyayız.

HIV yahut Aids kısa bir tanımla vücuttaki bütün bağışıklığı yok eden bir çağ vebası… Kurtuluş yok, semptomlar ortaya çıkınca yakındır hastanın eşe dosta vedası!

Bağışıklık yok olunca beden bütün mikroplara dirençsiz hale geliyor. Sivilceler çıbana, siğiller yaraya dönüşüyor; nezle mesela, daha hiçbir hastasını iyi etmemiş dr Azrail Aleyisselam’ın da yardımıyla zatürreye dönüşüyor.

Ama benim durumum biraz garip bir seyir gösterdi. Doktorum yüzüme baktı ve başını teessürle salladı:

- Hmm NEGATİF! Bir HIV vakasıyla karşı karşıyayız…

Haydaaa; pozitif mi HIV olan; yoksa negatif mi…

Bir karar ver yani di mi…

İşte burada bu iki AİDS vakasının birbirinden düşünceyle gidilebilecek en uzak yer kadar uzak farkını açıklamak bana düşüyor sayın seyirciler…

Birinci HIV pozitif; bedendeki HIV. Yani asıl hastalık!

Hani ilk çıktığında eşcinsel hastalığı sanılıp, bütün eşcinseller aforoz edilmişti ya… O AİDS işte.

Sonra bunun kan yoluyla bulaşan bir hastalık olduğu ortaya çıktı; eşcinseller aklandı. Kızılay’ dan kan alan küçük bir yavru mu eşcinseldir; yoksa ona doğru
dürüst bakmadan kanı veren görevli mi?

Yavrucak değildir tabi; o bir kurbandır, durup dururken güme gidendir…

Neden Aids’ li kanı incelemeden enjekte edene değil de golü vermeyen hakeme o ayıp kelimeyle bağrılır; acep nedendir!

Benim negatif Aids im, yani bana özgü HIV ise kalıtsal bir nesil illetidir.

Negatif oluşu sonuçları itibariyledir.

Beden HIV'ı hastanın istemi dışında gelişir.

Benim ki; yani beyin HIV ı ise daha ilk avazda Batı alemiyle külahları değişir.

Koskoca Avrupa haritasındaki bin yıllık adresin; coğrafi konumun yani; bi bakarsın bi gecede Balkanlardan öteye, meçhul bir yerlere sığışır!

Çünkü bu HIV ın açılımı zaten dünyaya kapanmaktır.

Senin kapanman sadece o mendebur suratını değil, pencereni de dünyaya
kapamak anlamına gelir!

Tencerende kendi kuyruk yağınla kavrulur, büyük devletlerin uyruğunda tarih boşluklarına savrulursun yavrum; canim benim!

Beyin HIV ının menhus kelimelerini biraz daha deşifre edelim şimdi:

Hantal, Ilımlı, vasat!

Hantallık bir Osmanlı mirası! Bu mirasın hala taşınır olması da işin hamallık yanı…

Ya ılımlı?.. Ben ılımlı diyeyim, gerisini söyletmen beni, ağlatman beni, işte karşınızda aynalar… aynalar!..

Aynaya bakınca İran’ı gördük; Arapça harflere dönüşen bir gelecek yazısında kaderimizi bulduk; ayna arkası sırda karanlık iki bulut olduk.

Geleceğe akan taze kan kurudu; onun yerine orta çağdan kalma ceraat ve cemaat oluk oluk!

Her yanı kapladı İslamcı medyadan fetvalar . Geç uyandı bizim jön Türk ve de bön Türk aydınlar!

Boy boy İran esanslı ve de İslami esaslı gariban ve türban manzaraları.

Memleketimde bir Menemen havası; yahut zalim küllerinden birden sıyrılmaya başlayan bir Sıvas yangını!

Bulutlara girmiş ay… Gizli bedduaların boy hedefi ben, sen, o, kalan bir kaç Kubilay! Demek ki yerde kalmış kanı… Yakında 30 kupona İran’ a seyahat imkanı!

Düzenleyenler mi; Yeni şafak, yahut Vakit tur…

Taraf da olabilir; Ahmet Altan kılavuz kaptan! Sabah’ ta gevrek gevrek güler bir Ardıç…Batan gemiyi alttan alta oyan derinlerde saklı dalgıç!

Ve Vasatlık! Vebamız değil vebalimiz bu bizim… Vasatlık virüsü bir bedene girince o artık AÇIK ŞEHİR Roma olur; geri kalmış ülkelerin bütün mikroplarına.

Sağlamsan; tekkeydi, Fethullah’ tı, tarikattı, AB nin önünde ters takla atıp, onuru paçavralamaktı; bi hapşırıkta geçer gider.

Başın ağrır biraz; belin tutulur; bünyen sağlamsa bi nane limon, unutulur!

Ama vasatlık illetiyle kendini her dalda çürümeye bırakmış meyvalarda bu mikroplar hızla ürer!

Her gün bir araz çıkar; mesela gün gelir, türban takmazsan mahallene kadar yayılmış mikroplarla maraz çıkar.

Dünyadan kalkmış mikroplar bile gelir bulur talihsiz bünyeyi; her yerde bir cüppeli; ya da Made in Humeyni!

Tıpta İMMÜN yetersizliği olan AİDS, bu alanda da MÜMİN yetersizliği olan Aids le yarışır adeta…

Şimdi bana gerçeği yalnız gerçeği söyleyin doktorlar; bu dünyada bu çizgideki hastaların daha kaç günlük ömrü var!

Benim HIV ım kalıtsal mı sayın doktorlar; söyleyin bana; batının hızlı kuşakları yanında benim HIV lı kuşaklarımın haritadaki yeri ne kadar!

Susarsanız ey doktorlar; sizin de yolunuz İran ‘a kadar!

 
Toplam blog
: 94
: 608
Kayıt tarihi
: 04.10.06
 
 

1950'lerden sonra doğan her dünya insanı gibi, ardında pek çok takıntıyla gelen geçmiş zamanı, bilim..