Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '07

 
Kategori
Danışmanlık
 

Aile baskısı

Aile baskısı
 

Endişe, olası bir tehlike ve zarara karşı duyulan stres tepkisidir. Anne ve babalar çoğu zaman çocuklarını yetiştirirken, büyük endişeler yaşarlar. Örneğin, bir anne çocuğunun telefondaki sesinden endişe duyduğu için, hemen onu ziyarete gitmek isteyebilir. Ve onu yerde baygın yatarken bulabilir. Bu yararlı bir endişedir. Veya araba kullanırken, arabanın motorundan garip sesler gelmesi nedeniyle, kaygılanıp benzin istasyonuna uğramamız yararlı bir endişedir.

Fakat öte yandan, bir aile üyesi yolculuğa çıktığında, gideceği yere kadar sürekli endişe duymak ve bu tür endişeleri sürekli yaşamak yıpratıcı bir endişedir. Kaybetme korkusunun arkasında yalnız kalma korkusu yatar. Yalnızlık korkusunun arkasında yatan ise kendine ve hayata güven duymama korkusudur.

Çocukları adına sürekli endişe içinde yaşayan aileler, huzursuzluk duygusundan bir türlü kurtulamazlar. Hem kendilerini, hem de çocuklarını sürekli olarak, bu yersiz huzursuzluk duygusu içine iterler.

Endişe aynı zamanda ailelerin çocuklarını bir kontrol etme yoludur.Bir annenin yetişkin kızına "Sana bir şey olacak diye endişe duyuyorum" korkusuyla gittiği her yerden kendisini aramasını istemesi veya akşam belli bir saatte mutlaka eve dönmüş olmasını talep etmesi bu duruma bir örnektir.Endişe duyan kişinin bunu sevgi adına yaptığını söylemesi karşı tarafın kendisini aile baskısı altında huzursuz ve rahatsız hissetmesine sebep olur.

Anneyi, babayı veya eşi, sinirlendirmemek ve üzmemek adına onların bizi kontrol etme ihtiyacına verdiğimiz yanıt bağımlılık ilişkisine de evet demek anlamına gelmektedir.Bu kıskaçtan kurtulmak için sonrasında çok daha büyük bedeller ödemek zorunda kalabiliriz.Çünkü her türlü bağımlı ilişki modelinin temelinde güvensizlik ve güçsüzlük duygusu yatar.Sonuçta;aşırı endişeli ailelerin çocukları da, ileriki yaşamlarında , tıpkı kendi aileleri gibi endişe patlamaları yaşayarak, sürekli huzursuz bir ruhsal yapı içine girebilirler.Bu yaşanan endişe patlamaları ilaç tedavileriyle hasır altı edilmeye çalışılsa da duygular nereye kadar ilaçlarla bastırılabilir, diye düşünmek gerekir.

Çocukları adına yersiz yere, yıpratıcı boyutlarda endişelenen ve bu endişelerini onlara baskı uygulayarak gösteren ailelerin, sahip oldukları korkuları kendi kendilerine sorgulamalarını öneririm.Nedir bu korkuların kaynağı?özgüven eksikliğimi? Çocuklarına karşı duyulan güven eksikliği mi? Yoksa çevreye karşı duyulan bir güvensizlik mi? Aile bireyleri, bu soruların cevaplarını kendi içlerinde netleştirdikleri zaman, hem kendileri, hemde çocukları daha rahat ve daha huzurlu bir yaşam sürecektir.

Unutmayın;gerçek tedavi, ilaçlarla değil, kişinin kendi iç dünyasıyla ve duygularıyla, bağlantıya geçerek gerçekleşebilir.Doğa yürüyüşleri yapmak, çeşitli hobiler geliştirmek, müzik dinlemek, egzersiz ve meditasyon yapmak kişilerin, endişe ve korku gibi negatif enerjilerini boşaltmalarına, stresten uzak, daha mutlu ve huzurlu bireyler olmaları adına, yapılması mümkün olan pozitif aktivitelerdir.
 
Toplam blog
: 60
: 1987
Kayıt tarihi
: 14.06.07
 
 

22.06.1970, İstanbul doğumluyum. Finans sektöründe çalışıyorum. Sanata ve edebiyata büyük ilgi duyuy..