- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Aile hekimliği kimin işine yaradı ?
AİLE HEKİMLİĞİ BİMECESİ
Yaklaşık iki yıl önce pilot uygulamalarla başlayan ''Aile Hekimliği '' kurumu, bugün, içinden çıkılamaz bir hal almıştır.
Sağlık Bakanlığınca kişiye yönelik özel sağlık proğramlarını uygulamak için görevlendirilen doktorların bazılarında, para kazanma hırsıyla gelişen olumsuz olaylar, hastaları zor durumda bırakmaktadır.
Aysbergin görünmeyen yüzünü teşhir etmeden önce aile hekiminin asli görevlerini hatırlatmakta yarar vardır.
Aile hekimi, aile sağlığı merkezini yönetmek, birlikte çalıştığı ekibi denetlemek, hizmet içi eğitimlerini sağlamak ve Bakanlıkca yürütülen özel sağlık programlarının gerektirdiği kişiye yönelik sağlık hizmetlerini yürütmekle yükümlüdür.
Aile hekimi, kendisine kayıtlı kişileri bir bütün olarak ele alıp, kişiye yönelik koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini bir ekip anlayışı içinde sunar.
Aile hekimi,
''Çalıştığı bölgenin sağlık planlamasının yapılmasında İlçe Sağlık İdaresi ile işbirliği yapmak,
Hekimlik uygulaması sırasında karşılaştığı toplum ve çevre sağlığını ilgilendiren durumları İl/İlçe Sağlık İdaresi birimine bildirmek,
Kişiye yönelik rehberlik, sağlığı geliştirici ve koruyucu hizmetler ile ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerini vermek, kişilerin periyodik muayenelerini (meme kanseri, rahim kanseri taraması vb.), ruh sağlığı hizmetlerini ve yaşlı sağlığı hizmetleriniyerine getirmek,
İlk kayıtta ev ziyareti ile kendisine bağlı kişilerin sağlık durumlarının tespitini yapmak ve Bakanlığın öngördüğü sıklıkta ev ziyaretlerini tekrarlamak,
Çalıştığı mekanda ve gerektiğinde evde birinci basamak kişiye yönelik koruyucu sağlık, tanı, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini vermek,
Kişiye yönelik Bakanlıkca yürütülen özel sağlık programlarını yürütmek,
Birinci basamakta tanı ve tedavisi yapılamayan hastaları sevk etmek, sevk edilen hastaların geri bildirilen muayene, tetkik, tanı, tedavi ve yatış bilgilerini değerlendirmek, ikinci ve üçüncü basamak tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile evde bakımın koordinasyonunu yapmak,
Temel laboratuar hizmetlerini vermek veya verilmesini sağlamak,
Aile sağlığı uygulamaları ile ilgili kayıt tutmak ve gerekli bildirimleri yapmak,
İlk yardım ve acil müdahale hizmetlerini vermek veya verilmesini sağlamak,
Gerektiğinde kişiyi kısa süreli gözlem altına alarak tetkik ve tedavisini yapmak,
Gerektiğinde aldığı uzmanlık eğitimi ve bu eğitim sırasında yaptığı rotasyonlar çerçevesinde hastayı yatırarak tetkik ve tedavisini yapmak, Kronik hastalığı olan kişilerin gerekli sıklıkta takibini yapmak,
Özürlü kişilere yönelik sağlık hizmetlerini yürütmek,
Doğum öncesi, doğum sonrası loğusa ve bebeğe beraber izlem yapmak, İle yetkili ve görevlidir.''
Denilmektedir.Ancak, bir hafta önce ''Aile Hekimi''ne başvuran bir yakınımın başından geçen olayları incelediğimizde madalyonun diğer yüzünün hiç de öyle olmadığı anlaşılmaktadır.
Hasta, kendi insiyatifi dışında belirlenen mahallesindeki sağlık ocağı bünyesindeki aile hekimine (?) belirli dönemlerde yaptırması gereken, kolestrol, şeker, romatizma gibi labaratuvar tetkikleri için başvurur.
Hastayı daha önceden de tanıyan ve sorunlarını bilen doktor, sadece bir adet tetkikinin yapılabileceğini söyler.
Hasta, itiraz etse de hiçbir makul açıklama getirilmeden azarlanır ve yalnız kolestrol tetkiki için kanı alınır, evine gönderilir.
Bu durumu hazmedemeyen mağdur, Sağlık Bakanlığının 184 nolu şikayet telefonunu arayarak derdini anlatır. Konuyla ilgili açılan soruşturma safhasında şu ilginç saptamalar ortaya çıkar :
1-Sözü edilen hekimler, ''Aile Hekimliği'' uygulaması başlamadan önce, normal sağlık ocağı pratisyen doktoru olarak aylık: 1.250 Ytl almaktaydılar.
Uygulamaya,
kendi istekleriyle katılarak ve ilgili sorumlu sözleşmeleri imzalayarak aile hekimi olduktan sonra ise, aylıkları:6000 Ytl'civarında bir rakama ulaşmıştır.
2-Bu yükselen maaşları karşılığında, yukarıda sayılan görevleri full-time çalışmak koşuluyla kabul etmişlerdir.
3-Hasta sayıları belirli bir limitin üzerine çıkınca da ek ödeme almaya başlamışlardır.
4-Mağdur hastayı, sadece bir adet labatatuvar tetkiki yapmaya zorlamalarının nedeni de ''Tetkik limitini''aştıklarında, gelirlerinden küçük bir meblağ kesilmektedir.
5-Yüksek maaşı almalarının ''velinimeti ''olan hastalarına küçük çıkarlar uğruna ''Tetkik'' işkencesi yapılmaktadır.
7-Bu maddi çıkarlarını açıkca ifade edemediklerinden, çözüm yolu olarak hastayı ''Azarlayıp'' evine göndermekte bulmuşlardır.
Hastaların daha önce hak etmiş oldukları muayene hakları da böylece ''Gasp edilmektedir.''
Devlet hastanelerinde yatan hastaların ''İlaç sıkıntısı'' gündemdeyken adına ''Devrim '' denen yeni bir ''Üvey Aile Hekimliği'' faciası hasıl olmuştur.
Sağlık Ordusunun da içinden çıkan bu çürük yumurtaların kokuşmuşluğu dürüst ve Hipokrat yeminine sadık doktorlarımızı da yaralamakta ve incitmektedir.
Yeterince olgunlaşmadan, bir telaşla ortaya atılan bu naylon devrimler nedeniyle insanımız kobay gibi kullanılmaktadır.
Şikayetler had safhaya ulaşmış olup Sağlık Bakanlığımızın kanayan bu yarayı ne zaman onaracağı da merak edilmektedir.
Unutulmamalıdır ki bugün, insanımızın en büyük sorunları, sağlık ve eğitim alanında yatmaktadır.