Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '07

     
    Kategori
    Eğitim
     

    Aile içi iletişim

    Aile içi iletişim
     

    ÇOCUĞUMUZA

    Sürekli meşguldüm o kadar sene

    Seninle doyasıya oynayamadım

    Sen beni çağırdın gel oyna diye

    Ben bir türlü zaman ayıramadım

    Giydirdim, doyurdum, seni kolladım

    Sadece bunlar yeterli sandım

    Bana oyuncağını getirdiğinde

    Ben seni çoğu kez başımdan savdım

    Yatağa yatırır seni okşardım

    Sen uyur uyumaz hemen çıkardım

    Şimdi o günleri çok özlüyorum

    Keşke bir dakika fazla kalsaydım

    Hayat ne kadar kısa, yıllar ne çabuk

    Ne zaman büyüdü bu küçük çocuk

    Ona dokunmak için uzandığımda

    Ellerim boş kalır yüreğim buruk

    Artık ne resimler ne oyunlar

    Ne iyi geceler ne sarılmalar

    Hepsi çok geride ulaşmak zor

    Yaşanmadı sanki o güzel yıllar

    Artık hiç işim yok, yapayalnızım

    Günlerim çok uzun üstelik bomboş

    Keşke isteklerini bir bir yapsaydım

    Küçük arzuların şimdi çok şirin çok hoş

    ALICE CHASE

    İLETİŞİM

    İletişim, dil kullanarak ya da kullanmaksızın insanlar arasındaki duygu, düşünce ve yaşantıların ifade edilme yöntemidir.

    İLETİŞİMİN ÖNEMİ

    İletişim toplumsal bir varlık olarak insan yaşantısının kaçınılmaz ve önemli bir boyutunu oluşturur. Belirli bir sosyal çevre içinde yaşayan insanlar farkında olsun ya da olmasınlar birbirleriyle iletişim içindedirler. Kişiler arası ve toplumsal sorunların çözümü eğitimin yanı sıra iletişimi gerektirir. Sağlıklı iletişim becerilerinin geliştirilmediği toplumlarda insanların sorunlarını çözümlemek için başlattıkları iletişim çatışmaya dönüşebilir. Çağdaş bir toplum olabilmek ve sorunlara demokratik çözümler getirebilmek için bireylerde sağlıklı iletişim becerileri geliştirilmelidir. Bu da toplumların eğitime verdikleri önemi iletişime de vermeleri ile mümkündür.

    İLETİŞİM ENGELLERİ VE ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ,


    1-Emir Vermek, Yönlendirmek

    Yapman gerekir, yapacaksın, yapmak zorundasın.

    2-Uyarmak, Tehdit Etmek

    ‘Yapamazsın… olur.’ ‘ya yaparsın, yoksa…’

    ‘Çabuk ödevini yap yoksa babana söylerim’

    3-Ahlak Dersi Vermek

    “…yapmamalıydın” ‘ ...yapmalısın’

    “Büyüklerin sözü kesilmez…” ‘Sorumluluklarını yerine getirmelisin’

    4-Öğüt Vermek

    “...ben olsam ona öyle davranmazdım…” ‘ Neden gidip ....yapmıyorsun’

    ‘Bence bir daha onunla görüşme’

    5-Mantık yoluyla İnandırmak

    “İşte şu nedenle haksızsın…” ‘Gerçek şu ki .....’

    ‘Evet ama o sende daha küçük’

    6-Yargılamak, Eleştirmek, Suçlamak

    “Sen zaten …” ‘ Yanlış düşünüyorsun’

    7-Övmek, Aynı Düşüncede Olmak, Teşhis Koymak

    “Çok güzel yapıyorsun” ‘ Çok başarılısın’ ‘Bence mükemmel resim yapıyorsun’

    8-Ad Takmak, Alay etmek,

    “Koca bebek…” ‘Sulu göz’ ‘ Tembel..’

    9-Yorumlamak, Analiz Etmek, Tanı Koymak

    ‘Aslında sen .....’ ‘ ‘...... aslında öyle düşünmüyorsun....’

    “Senin derdin yine uyumak”

    10- İncelemek, Araştırmak, Soruşturmak

    ‘Niçin....?’ ‘Neden ? Nasıl ? ‘

    “Neden okuldan nefret ediyorsun “

    11- Teselli etmek, Konuyu değiştirmek

    ‘Aldırma...’ ‘Boş ver düzelir, ’

    ‘ Daha güzel şeylerden konuşalım, ’

    NOT: Bu konu Çocukta Disiplin ve Sınırlar adlı bölümde daha detaylı ele alınmıştır.

    İLETİŞİM ENGELLERİNİN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

    1- Korku, kaygı ya da direnç oluşturabilir.

    2- İsyankâr davranışlara yol açabilir.

    3- Anne babaya karşı düşmanca duygular beslemesine yol açabilir.

    4- Çocukta anlaşılamama duygusu oluşabilir.

    5- Kendisini savunmasına yol açabilir.

    6- Çocukta kendi sorunlarını çözmede yetersiz olduğu düşüncesine yol açabilir.

    7- Bağımlılık yaratabilir.

    8- Kendisine güvenilmediğini düşünebilir.

    ANNE BABA- ÇOCUK İLETİŞİMİNİ KOLAYLAŞTIRAN ETMENLER

    Kabul

    Çocuğu olduğu gibi kabul etmek.

    Dinlemek

    Konuşmaya davet cümlelerini kullanmak gerekir.

    “Seni anlıyorum.” gibi,

    Etkin Dinlemek

    • Anne baba çocuğu dinlerken bedensel olarak da dinlemelidir. Çocuğunuzla konuşurken beden duruşu olarak aynı seviyede olun,

    • Onu dinlerken göz kontağı kurun.

    • Başka şeylerle ilgilenmeyin, (gazete okumak, televizyon izlemek gibi)

    • Gerekirse çocuğunuzun elini tutun, omzuna dokunun, başını okşayın

    • Dokunmak ya da sarılmak özellikle çocuğun sorunu olduğu zaman kendisini güven içinde hissetmesini sağlar.

    • Çocuğumuzun söylediklerini dinlerken, kendi kelimelerimizle özetleyip kısaca tekrar edin;

    -Mert kitabımı aldı istememe rağmen geri vermiyor.

    - Demek Mert kitabımı aldı ve vermiyor

    • Onun duygularını dile getirin;

    - Mert kitabımı aldı vermiyor. (Çocuk ne hissediyor? Öfke )

    - Bu durum seni çok kızdırıyor.

    - Bu gün okula gitmek istemiyorum.

    Etkin Dinleme, konuşan kişi ile aynı düşünceyi paylaşmayı gerektirmez. Kişinin tüm dikkatini, konuşan kişiye vermesi esasına dayanır.

    Sen Dili:

    Sen adam olmazsın…

    Ne laf anlamaz çocuksun…

    Dikkat edilirse kullanılan ifade sen mesajı veriyor sen dili kullanılıyor.

    Sen dili çocuğun olumsuz davranışlarını değiştirmesinde etkili olmaz. Bu nedenle çocuk hangi davranışına kızıldığını ya da düzeltilmesi gereken davranışın hangisi olduğunu bilmez. Ayrıca olumsuz davranışın karşı tarafa nasıl bir etki yarattığı ve bu etkinin sonucunda oluşan duygu belirtilmediğinden çocuk davranışının karşıdaki kişiyi nasıl etkilediğini bilemez. Oysa çocuklar davranışını değiştirmek için güçlü bir neden duymak isterler.

    Sen Dili İle Konuşmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri

    1-Bu tür ifadeler seni kabul etmiyorum, , seni önemsemiyorum, sen iyi değilsin, sen değersizsin mesajları verebilir. Zamanla çocuk anne baba ile iletişimi kesebilir ve içine kapanabilir.

    2-Çocuk sevilmediğini, kabul edilmediğini düşünebilir. Bu da düşük benlik algısına yol açabilir.

    3-Anne baba tarafından suçlayıcı ve yargılayıcı sen mesajları alan çocuk zamanla kendisini savunmaya ve anne babasını yargılayarak karşı çıkmaya başlar. O da duygularını sen dili ile iletmeye başlar.

    4-Anne babaların sürekli olumsuz davranışlarından söz etmesi çocuğun bu özellikleri ile tanınmasına neden olur. Çocuk arkadaşları ve yakın çevresi tarafından o şekilde algılanmaya başlar. Bu da çocuğun kabul edilmeyen davranışlarını değiştirmek için çabalamasını engeller.

    Ben Dili

    Ben dili ile konuşmak kişinin kendisinden söz etmesi ya da kendini övmesi demek değildir. Ben dili kabul edilmeyen davranışın tanımlandığı ve ne tür duygular uyandırdığının açıklandığı dürüst ve sorumlu bir kızgınlık ifadesidir. Örneğin: baba yorgun eve gelmiştir ancak çocuk oyun oynamak istemektedir. Baba bu durumda “Başımın derdisin” demek yerine “Çok yorgunum dinlenmek istiyorum.” şeklinde ben dili mesajı gönderdiğinde çocuk babasının yaşadığı duyguları anlayacaktır.

    BEN DİLİ İLE SEN DİLİ ARASINDAKİ FARK BEN DİLİNİN ANNE BABANIN O ANDA KENDİLERİNDE OLUŞAN GERÇEK DUYGULARINI İFADE ETMELERİDİR. DUYGULARIN İFADE EDİLİŞİNDE SUÇLAMA VE YARGILAMANIN OLMAYIŞIDIR. SEN DİLİNDE İSE SUÇLAMA VE YARGILAMA VARDIR.

    En etkili ben iletileri anne-babanın gerçek duygularıyla uyumlu olan iletilerdir.

    AİLEDE ETKİLİ İLETİŞİM

    Etkili anne baba olmak zorlu bir savaşım gerektiren ama karşılığının da büyük ölçüde alındığı bir uğraş. Amaç, anne babalara bu zorlu savaşımda destek vermek ve onları yalnız bırakmamaktır.

    Şimdi aşağıdaki diyalogu dikkatle inceleyelim:

    Anne: Ah komşum ne iyi ettin de geldin. Çok memnun kaldım.

    Komşu: Ya evet.

    Küçük kız: Anne arkadaşıma gidebilir miyim? Çok sıkıldım.

    Anne: Hayır ödevlerini yapman gerekiyor.

    Küçük kız: Ödevlerimi yaptım, gidebilir miyim?

    Anne: Olmaz, gidemezsin şimdi doğru yatağa.

    Kız: Ama anne uykum yok ki...

    Anne(komşuya): Ne kadar da ukalalaştı, cevap veriyor bir de.

    Komşu: Bizde de aynı sorunlar yaşanıyor.

    Anne: Bu zamane çocukları da pek şımarık canım, benim zamanımda böyle miydi cevap bile veremezdim.

    Komşu: Otoriteye saygı kalmadı...

    Şimdi bu diyalogda dikkatimizi çeken şeylere bir bakalım:

    1- Anne kendi çocukluğu ile kıyaslıyor.

    2- Çocuğunu etkin dinlemiyor. Çocuğun duygusunu paylaşmıyor.

    3- Duyguyu fark etmediği gibi nasihatler vererek katı da bir tutum sergilemiş oldu.

    Katı kurallarla yetişmiş bir anne babanın da çocuğa tutumu o doğrultuda olma ihtimali yüksek olacaktır. Katı yaklaşımın sonucunda da anne baba ve çocuk arasında ast üst ilişkisi oluşmuştur.

    Eskilere baktığımızda baba yüce bir otorite, anne ise onun emrinde… ya çocuklar; hem annenin hem babanın emrinde. Toplum böyle düzenlenmişti. Ve herkes yerini biliyordu. Arada etkili bir iletişim var mıydı?

    OLUMLU İLİŞKİLER KURABİLMEK İÇİN NE YAPMALI?

    Karşılıklı Saygı
    Çocuğun odasına girerken kapıyı çalan anne baba, sonucunda kendi odasına gelirken de çocuğun kapıyı çalarak girmesini sağlamış olur.

    Kapı çalma

    Davranışı

    (saygı)

    2. Eğlenceye zaman ayırmak

    Günün belli saatlerinde birlikte yapılacak faaliyetler,

    (Örn. Birlikte oyun oynamak, birlikte çizgi film izlemek, birlikte resim yapmak, birlikte kitap okumak, birlikte ders çalışmak, birlikte, birlikte…)

    Önemli olan, ne kadar zaman geçirildiği değil, nasıl zaman geçirildiğidir.

    Cesaretlendirme (Yüreklendirme)
    Çocuğunuzun kendine güvenli olmasını mı istiyorsunuz? Önce siz ona güvenin.

    Kendinden emin olan çocuk cesaretlendirmeye daha az gereksinim duyar.

    (Dış kaynaklı “yerine iç kaynaklı cesaretlendirme, kendi kendini telkin: ben bu sınavı kazanabilirim”)

    4. Sözleriniz ya da Davranışlarınızla Çocuklarınıza Onları sevdiğinizi ne kadar sık belli edersiniz?

    “Çocuklarınızla, geneldeki ilişkileriniz, tutumunuz sevginin göstergesidir”

    Sevgi sözcüğünü duyan bir çocuk, kendine güvenli, mutlu, kendisiyle barışık olacaktır.

    SEVGİLERDE

    Sevgileri yarınlara bıraktınız

    Çekingen, tutuk, saygılı.

    Bütün yakınlarınız

    Sizi yanlış tanıdı.


    Bitmeyen işler yüzünden

    Siz böyle olsun istemediniz

    Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi

    Kalbinizi dolduran duygular

    Kalbinizde kaldı

    Siz geniş zamanlar umuyordunuz

    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek

    Yıllarlın telaşlarda bu kadar çabuk

    Geçeceği aklınıza gelmedi.

    Gizli bahçelerinizde

    Açan çiçekleriniz vardı

    Gecelerde ve yalnız

    Vermeye az buldunuz

    Yahut vaktiniz olmadı.


    B. Necatigil

    Çocuğun davranışını anlamakta güçlük mü çekiyorsunuz? Kendinizi çıkmazda hissedip çaresiz mi kalıyorsunuz? O halde;

    Etkili anne baba olmak sabır gerektirir. Adım adım ilerleyin.
    Önce dinleyin. Sonra onu anladığınızı ifade edin. Dinlendiğini gören çocuk kabul edildiğini dolayısıyla sevildiğini düşünür.

    Onun değerli ve saygıya değer bir varlık olduğunu hissettirin. Göz kontağı kurarak, gülümseyerek dinlediğinizi beden dilinizle de pekiştirin. Böylece çocuğunuz kişiliğine saygı duyduğunuzu düşünecek ve sizinle iletişimini sağlıklı bir şekilde sürdürecektir.

    Seçme fırsatı verin. Kararına saygı duyun. Kiminle arkadaş olacağına, kime oyuncağını ödünç vereceğine kendisi karar vermelidir.

    Çocuğun hatalarını söylemek yerine güçleri ve olumlu taraflarını ifade edin.
    Ona güvenin ve bunu ona ifadelerinizle yansıtın. Kendisine güvenecektir.
    Sevginizi dile getirin. Sözel ve sözsüz (sarılarak, başını okşayarak) iletimlerle.
    Bedeni ve kendi yaşam alanı üzerindeki haklarına saygı gösterin. Çocuk istemiyorsa zorla sevmeyin, ya da çocuğun odasına, oynadığı oyuna, kendine ayırdığı zamana o izin vermedikçe girmeyin.

    Birlikte zaman geçirin. Onu sevmek ona bolca ve pahalı oyuncaklar almak değil onunla ortak zamanı paylaşmak, onunla oyun oynamak, birlikte kitap okumak v.b. yollarla nitelikli zaman geçirmek.

    Duygularını olduğu gibi kabul edin.Onu anladığınızı, duygusu ne ise bunu doğal karşıladığınızı ifade edin. Ancak bazı duyguların yol açtığı zarar verici davranışları engelleyin!

    Yetersizlik sergileyen bir çocuk beceriksiz değildir. Kendi yeteneklerine inancını yitirmiştir. Harekete geçirici sözler söyleyin.

    Çocuğunuzu başka çocuklarla karşılaştırmayın! O sizler tarafından önemsenmek ister, başkaları ile kıyaslanmak kendini değersiz hissetmesine sebep olabilir.
    Verdiğiniz sözü tutun, aksi durumlarda özür dileyin ve nedenini açıklayın.
    Sorun varken dahi sakin olun ve konuşurken serinkanlı olun.

    Çocuğun davranışlarını değiştirmesi için utandırmayın ve köşeye sıkıştırılmış hissetmesine sebep olmayın, bu güvenini yitirmesine sebep olabilir.

    KISA BİR OYUN: ARKADAŞIMA GİDİYORUM

    Ege : Baba ben arkadaşıma gidiyorum

    Baba : Adı ne?

    Ege : Ali

    Baba : Soyadı?

    Ege : Canım soyadı neyse ne… Ne yapacaksın…

    Baba : Nerede oturuyor bu arkadaşın

    Bu arada Ege’yi arkadaşları çağırır pencereden

    Ege pencereyi açar ve:

    Ege : Ne var, ne istiyorsunuz?

    Ark : Oynamaya gelecek misin?

    Ege : Yok gelemem bir yere gideceğim

    Ark : Nereye?

    Ege : Size ne canım arkadaşıma gideceğim

    Ark : Kime?

    Ege : Üff sıkıldım. Pencereyi kapatmam lazım. Soğuk giriyor.

    Baba içeriden Ege’yi çağırır

    Ark : Gelmiyor musun?

    Ege : Hayır dedim ya

    Ark : İyi ne kızıyorsun yaa… Gelmiyor musun?


    Baba, Ege’yi çağırır…

    Ege : Geliyorum baba, sıkboğaz etme. Geldim işte rahatladın mı?

    Baba : Sonunda gelebildin. Arkadaşının telefonu var mı?

    Ege : Var

    Baba : Kaç

    Ege : Bilmiyorum, bir bakayım

    Baba : Boş ver, ödevlerin bitti mi?

    Ege : Bitti baba

    Baba : İyi hadi git

    Ege : Ama baba

    Baba : Gene ne var

    Ege : Otobüs bileti için param yok

    Baba : Kaç lira lazım

    Ege : Geliş – gidiş 10 lira

    Baba : Al 15 lira üstünü getir.

    Ege : Bir çiklet 2 lira

    Baba : Hadi git

    Ege : Sağ ol baba,


    Ege :Hii ayakkabılarım yok

    Baba : Ayakkabılığa bak

    Ege : Burada yok

    Baba : Annene sor

    Ege : Anneee… Ayakkabılarımı bulamıyorum

    Anne : Ne yapacaksın?

    Ege : Yiyeceğim ayakkabılar ne yapılır anne?

    Anne : Aman ukala sende… Merdivenin altındadır.

    Ege : Sağ ol anne (ayakkabıları giyer), Ha, şey baba

    Baba : Gidiyor musun, gitmiyor musun?

    Ege : Uçuyorum baba uçuyorum


    ANNE BABA OLARAK ÇOCUĞUNUZU VE KENDİNİZİ NE KADAR

    TANIYOR SUNUZ?

    Çocuklar amaçlarına ulaşmak için heyecanlarını kullanırlar. Nasıl mı?

    Örneğin çocuğun gözyaşı ile neler yapabileceğini öğrendiğini varsayalım. İsteklerini yaptırmak için sık sık bu yola başvuracaktır. Çocukların gözyaşını kullanmasını bir su gücüne benzetebiliriz. Duyarlı bir çocukları bir düşünün; incindiklerini hemen belli ederler. Sanki bir işarettir bu… Demek ister ki “dikkatli davranın yoksa kırılırım” Böyle bir çocuğun anne babası da onu korumaya alacak ve istediğini hemen yapacaktır.

    Aile Atmosferi Nedir?

    Anne baba tarafından kurulan insan ilişkileri modeline “aile atmosferi” denir. Bu atmosfer, rekabete ya da işbirliğine dayandığı gibi, dostça ya da düşmanca, otoriter ya da seçimli, düzenli ya da karmaşık olabilir.

    Aile atmosferi, çocuklar için ilk insan ilişkileri modelini verir. Aile değerleri çocukların seçimlerini etkiler. Müziğe önem verilen bir ailede çocuğun seçiminin bu yönde olma ihtimali yüksek olacaktır.

    Sizin Aile Atmosferiniz Nasıl ?

    AİLE ORTAMI

    Bir çocuğun aile içindeki psikolojik durumu diğer kardeşlerine bağlıdır. İlk doğan veya 2. doğan gibi…

    Her çocuğun aile içinde değişik bir konumu vardır. Çocuk tüm olayları kendi bakış açısına göre algılar. Aile ortamı çocuklar arasındaki farkları açıklar.

    Kişiliğin oluşmasında kardeşler arası rekabet önemlidir. Bu rekabet sonunda bir çocuk başarılı olurken diğeri umutsuzluğa düşüp başarısız olabiliyor. Bu rekabet onların kişilik gelişiminde önemli rol oynar.

    Kendi çocuklarınızı inceleyin. Onların psikolojik durumunu anlamaya çalışın. Bazen ilk çocuk üstlendiği rolden memnun olmayabilir. Bazı son çocuklar da ailenin bebeği olmak istemeyebilir.

    Sonuç olarak kaç çocuğunuz olursa olsun hepsinin yerinin ve öneminin ayrı olduğunu, hepsinin biricik ve özel olduğunu hissettirin. Kardeş kıskançlığını körükleyecek ayrımcı tutumlardan uzak durun.

    “Her çocuk çiçek gibidir, sulanmak, sevilmek, şefkat görmek ister. Unutmayın çiçekler rengârenktir.”


    AŞIRI KORUYUCU ANNE BABA

    Bir çocuğun uğrayabileceği şanssızlıklardan biri de aşırı koruyucu anne baba tarafından yetiştirilmektedir. Anne baba çocuklarıyla öylesine ilgilidir ki çocukları için her şeyi yapması gerektiğine inanırlar, çocuklarının hizmetçisi durumuna gelebilirler. Çocuklarına sürekli tembihlerde bulunur; “ceketini ilikle”, “kitaplarını unutma”, “uslu çocuk ol” vs.

    Bu aşırı koruyucu davranışlar, çocuğun özgüvenini ve bağımsızlığını yok eder ve bağımlı bir dolu çocuk yetişir.

    Peki, doğru olan tutum nedir?

    Sorumlu Anne Baba Tutumu:

    Karşılıklı saygı vardır, çocukların haklarını göz ardı etmez. Örneğin, Ömer’in arkadaşı futbol topunu evin salonuna sokar. Anne topu alarak “üzgünüm ama çocuklar, topunuz bir şeyleri kırabilir. Başka bir şeyle ya da dışarıda oynamaya ne dersiniz?”

    Anne bu sakin tavrıyla zarara uğramamış bir evde oturma hakkını belirttiği gibi, çocuklara alternatif sunarak onlara saygısını da göstermektedir.

    Hatırlanması Gerektiren Noktalar

    Kendinizi ve çocuğunuzu anlamak
    Duygularınız kendiliğinden oluşmaz onlara biz sebep oluruz.
    Duygularımız inançlarımızdan etkilenir.
    Kendi duygu ve davranışlarımızdan bizler sorumluyuz.
    Çocukların her davranışına müdahale etmekten vazgeçin.
    Çocukların sorumlu kişiler olarak yetişmelerine yardım etmek, çocuklar açısından en iyi yoldur.
    Kontrol etme, baskı yapma, aşırı koruma ve acıma duyguları çocukların saygı kavramlarını mahveder.

    Yüreklendirme: Çocuğunuzun Güven ve Değer Duygularını Geliştirme

    Çocukla anne baba arasındaki ilişkiyi geliştirmede en önemli becerilerden biri de yüreklendirmedir. Çocuğun kendisine güvenmesine, saygısını geliştirmesine, yeteneklerine inanmasına yardımcı olur.

    Otoritenin egemen olduğu evlerde çocuklar değer yargılarını evdeki egemen gücün verdiği ödül ve cezadan öğrenir. Demokratik ailelerde ise çocukları etkileyen şey yüreklendirmedir.

    Çocukların hatalarını bulmaktansa, beğendiğiniz olumlu davranışlarını destekleyin.

    Çocuklarımızla olan ilişkilerimizde genellikle iyi niyetlerimizle, ideallerimiz birbirini tutmaz. Bunun nedeni, toplumun bizi hataları bulup çıkarmada usta kılmasıdır. Sürekli eleştirir ve kötümser davranırız. Çocuklarımızın cesaretini kırarız. Ama yeni davranış biçimleri kazanarak bu olumsuz tutumlardan kurtulabiliriz.

    Yüreklendirici olmaya karar veren bir aileyi ele alalım: öncelikle aşağıdaki davranış ve tutumlardan vazgeçmek zorundadır.


    ANNE BABALARIN BEKLENTİLERİ VE BU BEKLENTİLERE YÖNELİK UYGUN OLMAYAN DAVRANIŞLAR:

    İDEALİMİZ
    GERÇEK DAVRANIŞLARIMIZ

    Çocuğum sorumlu ve bağımsız olmalı
    Çocuğa yaptırım uygulamak. Ödevlerini yapmak.

    Çocuğum saygılı olmalı
    Çocuğu aşağılamak, eleştirmek, rahatsız etmek, azarlamak, cezalandırmak.

    Çocuğum mutlu olmalı
    Başarıyı övmek, ancak hataların üstünde ısrarla durmak, daha iyisini yapabileceğini söylemek

    Çocuğum beni sevmeli
    Şefkat beklemek, ancak “çok meşgulüz” bahanesiyle onu kenara itmek.

    Çocuğum, bağımsız, cesaretli ve kendine güvenli olmalı
    Beceremeyeceği işleri üstlenmesini sağlamak. Eleştirmek.

    AŞIRI HIRSLI ANNE-BABALAR

    Aşırı hırslı anne baba çocuklarını mükemmel olmaları konularında ısrarlıdır. Çocuk olası bir başarısızlıkta olduğu yerden uzaklaşmaya bakacaktır. ‘En başarılı çocuk benimki olsun’ isterler. ‘daha iyi yapabilirdin’ gibi sözler, çocuklara sadece başarılı olduklarında değer kazanabilecekleri fikrini aşılar.

    Çocuklarınızı Olmaları Gerektiği Gibi Değil, Olduğu Gibi Kabul Edin

    Çocuklarımızı olduğu gibi kabul etmeliyiz. Onların her zaman değerli olduklarını anlamalarına yardımcı olalım.

    Olumlu Yaklaşın

    Yüreklendirmeyi amaçlayan anne babalar, öncelikle çocuk hakkındaki olumsuz düşüncelerinden sıyrılmalıdırlar. Ortaya bir sorun çıktığında, anne baba saygı temeline dayanan yöntemlere başvurmalıdır.

    Övmektense Yüreklendirin

    Övgü, ödülün bir türüdür. Rekabete dayanır. Ancak kazanınca verilir. Çocuğu öven anne baba, aslında “iyi olduğuna inandığım şeyi yaparsam benim tarafımdan fark edilmek ve değerlendirilmekle ödüllendirileceksin” demektedir.

    Yüreklendirme, çaba ve gelişme içindir. Çocuğun değer ve güçlerini olumlu yönde kullanmasını sağlar. Çocuğu yüreklendiren anne baba, onu başkalarıyla kıyaslamak yerine, çocuğun güçlükle baş edebilme yetisiyle ilgilenir. Örneğin; Başarılarını arttırmak ve öğrenme isteğini pekiştirmek amacıyla yüreklendirilmek istediğimizde, ‘Başaracağına inanıyorum, istersen bir kez daha deneyebilirsin, v.b.’ Yüreklendirme, çocuğun kendini değerli hissetmesine yardımcı olur.

    Övgü tıpkı ceza gibi kontrolcü toplumun bir yöntemidir. Bu yüzden,

    Övmeyin, Yüreklendirin !

    ÇOCUĞUNUZU NASIL DİNLEMELİSİNİZ?

    Çocuğunuzun sizinle rahat iletişim kurması için sizin onu iyi dinlediğinize inanması gerekir.

    Çocuğu dinlerken ;

    * eleştirmeyin,

    * akıl vermeyin,

    * konferans vermeyin,

    * sorgulamayın,

    * tehdit etmeyin.

    Çocuklar Duygularını Açtığında Oynadığımız Roller

    Başkomutan: Emirler, komutlar, tehditler, babaların sürekli olumsuz davranışlarından söz etmesi çocuğun bu özellikleri ile tanınmasına neden olur. Çocuk arkadaşları ve yakın çevresi tarafından o şekilde algılanmaya başlar. Bu da çocuğun kabul edilmeyen davranışlarını değiştirmek için çabalamasını engeller.

    Ahlak Hocası: Bunu yapmalısın, bunu yapmamalısın ifadeleri..

    Her Şeyi Bilenler: Konferanslar, öğütler…

    Yargıç: Çocuğun haksız, kendilerinin haklı olduğunu ispatlamaya çalışanlar,

    Eleştirmen: Çocuğun tepkilerini, söz ve davranışlarını eleştirenler,

    Avutucu: Teselli eder, çocuğun korku ve endişelerine “boş ver” demekten öteye geçmezler,

    Oysa Çocuğunuzu Dinlerken;

    Etkili iletişim için ben dilini kullanılması gerekir. Sen dili, suçlama ve eleştiri taşır. Sözlü bir saldırı anlamı taşır. Ben dili ise, çocuğun davranışının size ne ifade ettiğini anlatır. Mesaj çocuğa değil, size yoğunlaşır, suçlama yoktur.

    Uygun ben dili ifadeleri;

    “İyi giysilerini, oyun oynarken giyince çabuk eskiyor ve yenisini alamayacağımız için endişeleniyorum”

    “Çok gürültü olduğu zaman kitap okuyamıyorum”

    “Oyuncaklar halılara yayılmışken halıları temizleyemiyorum”

    ‘ Planlı çalışıp, ödevlerini vaktinde tamamladığında başarılı olacağını düşünüp mutlu oluyorum.’

    TEMEL AİLE GEREKSİNİMLERİ

    1) Değerli Olma Duygusu:

    2) Güven Ortamı

    3) Yakınlık ve Dayanışma Duygusu

    4) Sorumluluk Duygusu

    5) Zorluklarla Mücadele Ederek Onların Üstesinden Gelmeyi Öğrenme

    6) Mutluluk ve Kendini Gerçekleştirme Ortamı

    7) Sağlıklı Manevi Yaşamın Temellerini Oluşturma Ortamı

    Sağlıklı Ailede Çatışma Çözümünde Kullanılan Kurallar:

    1) Duygu ve düşünceler azaltılmadan ve abartılmadan, olduğu gibi ortaya konulmalı,

    2) Sorunlar şimdiki bağlam içinde ele alınmalı ve eski birikimler işin içine sokulmamalı,

    3) Karşıdakine uzun konuşmalarla nasihat verilmemeli, davranışlar somut bir biçimde, ayrıntılı olarak ele alınmalı,

    4) Yargılamaya gidilmemeli, kişiler kendi duygu ve düşüncelerini belirtmeli,

    5) Duygu ve düşünceler ne az ne eksik, olduğu gibi ifade edilmelidirler. Karşıdakinin ne beklediğine ya da en mükemmel olması gerekene göre ifadeler ayarlanmamalı,

    6) Konunu özü ile konuyla ilişkili olmayan ayrıntılar birbirinden ayırt edilmeli,

    7) Çatışma konusunda aktif dinleme kullanılmalı,

    8) Belirli bir zaman konusu içinde ancak bir çatışma üzerinde durulmalı, başka çatışma konuları tartışmaya katılmamalı,

    9) Birinin haklı çıkması yerine her iki tarafın da anlaşabileceği bir çözüme yönelinmelidir.

    ÇOCUK YETİŞTİRMEDE OLUMLU YÖNTEMLER

    1) Önleyici Açıklama:

    Çocuğunuzun davranışlarında olumlu biçimde bir değişiklik yaratmak istiyorsak aslında yapabileceğimiz pek çok şey var. Önleyici açıklamalar yapmak bu bahsettiğimiz olumlu çocuk yetiştirme yöntemlerinden biridir. Anne baba olarak çocuğun hangi davranışları yapmasını istediğimizi belirleyip bunu çocuğa açıkça anlatmak gerekir. Bunu yapabilmek için bizlerin çocuğumuzun hangi davranışlarını kabul edip hangilerini etmeyeceğimizi bilmemiz önemlidir. Çocuktan beklentilerimizi davranış yaşanmadan önce açıklamamız gerekir böylece anne babanın önleyici açıklamaları sayesinde pek çok istenmeyen davranış daha ortaya çıkmadan önlenmiş olacaktır.

    Örneğin; Çocuk oyuncaklarını misafir odasına getirip yayıyorsa ve siz de bundan rahatsız oluyorsanız başka bir gün çocuk daha oyuna başlamadan ve oyuncaklarını dağıtmadan önce nasıl önleyici bir açıklama yapabilirsiniz?

    ‘Misafir odasının her zaman temiz olmasını istiyorum oyuncaklarını oraya getirdiğin zaman çok dağınık oluyor ve misafir geldiğinde çok mahcup oluyorum. Misafir odasının düzenli kalması ve senin de rahat rahat oynayabilmen için odanda oynamanı istiyorum.’

    2) Dikkatini Başka Yöne Çekme:

    Evde misafir varken çocuğunuzun sıkılıp huysuzlandığını gördüğünüzde,

    “Bana yardım eder misin? Ben çayları verirken sen de şekeri verir misin?”

    3) Nedenini Düşünmek:

    Çocuğun davranışının altında yatan nedeni anlayabilirsek olumsuz davranışı değiştirmek için de ne yapabileceğimizi çok daha kolay buluruz.

    Örneğin; Yemek yemiyorsa belki çok yorgundur belki hastalanmak üzeredir veya başka bir derdi vardır. Önemli olan nedenini çocukla birlikte bulup davranışı düzeltmeye çalışmaktır.

    4) Göz ardı - Teşvik:

    Bu yöntemi kullanabilmek için önce çocukta beğenmediğimiz davranışlardan hangilerini göz ardı edebileceğimizi belirlememiz gerekiyor. Bizi çok da fazla rahatsız etmeyen davranışları görmezlikten gelip istenen davranışları yaptığında takdir ederek çocuğu teşvik edebiliriz.

    Örneğin; Çocuk yemeğini yerken üstüne döktüğünde görmezden gelip dökmeden yediği zaman; “ Bak üzerine dökmeden yiyebiliyorsun, aferin” diyerek dökmeden yemesi için teşvik edin.

    5) Seçenek Sunmak:

    Çocuğa seçenek sunmak kabul edilmez davranışın yerine yapabileceği kabul edilebilir bir veya birkaç davranışı göstermektir. Yani sadece “yapma” demek yerine yapmasını beklediğiniz davranışlar arasından seçim yapabilmesi için yol göstermek.

    Örneğin; Misafir geldiğinde sürekli ortalarda dolaşıp sizi rahatsız eden çocuğunuza “Misafir geldiği zaman ortalıkta dolaşmanı istemiyorum. Sen dolaştığında biz konuşamıyoruz. Hem gelenler hem de ben rahatsız oluyorum. Misafir geldiğinde ister odanda otur oyna, istersen köseye bir yastık koyalım yanımızda, yerde oyna.”

    6) Davranışın Sonucunu Açıklayarak Zararını Göstermek:

    Bunun için annenin çocukla konuşarak bu davranışın neden yanlış olduğunu anlatması önemlidir. Böylece çocuk yaptığı davranışın nelere yol açacağını fark eder. Sebep sonuç ilişkisi kurmayı öğrenir başkasını rahatsız ettiğini gördüğünde yanlış yaptığını fark eder. Bu da davranışını düzeltmesini kolaylaştırır.

    7) Yardımcı Çözüm Yolu Göstermek:

    Bu olumsuz davranış yerine uygulayabileceği, kabul edilebilir bir davranış yani yardımcı çözüm yolu göstermek gereklidir.

    8) Davranışın Sonucunu Yaşatmak:

    Tüm olumlu disiplin yöntemlerini denedikten sonra çocuğun istenmeyen davranışı hala devam ediyorsa artık çocuk davranışın sonuçlarını yaşamalıdır amaç ceza vermek değil davranışın sonucunu yaşatmaktır. Çocuk davranışın sonucunu yaşadığı zaman farkındalık düzeyini arttıracaktır ve davranışı kendiliğinden değiştirebilecektir.

    ÇALIŞAN ANNE VE ÇOCUK İLETİŞİMİ

    Çocukla geçirilen sürede zamanın çokluğu değil yoğunluğu önemlidir. Bu sebeple annenin iş sonrası çocuğuyla birlikte yüz yüze sohbet ederek, birlikte oyun oynayarak ya da yaşanan bir sorunu konuşup birlikte çözüm yolu arayarak nitelikli zaman geçirebilir.

    Annelerin dikkat etmesi gereken konulardan biri; suçluluk duygusu içinde çocuğuna veremediği zamanı hediyelerle telafi etmeye çalışması. Oysa çocuğun en çok ihtiyacı olan sevgi ve ilginin karşılığı maddi değildir. Sevgi sözcüklerimiz, birlikte geçirdiğimiz zaman

    ( birlikte tiyatroya, sinemaya, müzeye giderek) verilebilecek en iyi armağandır.

    Dikkat edilmesi gereken bir başka konu, işten gelen annenin özlemle çocuğunun her istediğini yaparak, aşırı hoşgörülü tutumudur. Disiplin konusunda da değindiğimiz gibi bunun çocuğa yarardan çok zararı vardır.

    0-3 yaşları arasında çocuğun ev ortamında olmasının önemi sebebiyle aile büyüğü tarafından (anneanne, babaanne) yada onun kontrolünde titizlikle seçilmiş bakıcıyla büyütülmesi uygun olacaktır.

    3-6 yaşında kurum bakımını tercih etmesinin daha sağlıklı ola

    KAYNAKÇA:

    Don Dinkmeyer- Gary D. McKay, Yapı-Kredi Yayınları , 2004
    Doğan Cüceloğlu, İletişim Donanımları, Remzi Kitabevi, 2002
    Doğan Cüceloğlu İiçimizdeki Çocuk, Remzi Kitabevi, 1998
    Dr. Thomas Gordon, Etkili Anababa Eğitiminde Uygulamalar, Sistem Yayıncılık, 2001
    Üstün Dökmen, İletişim Çatışmaları ve Empati, Sistem Yayıncılık, 1998
    Ataol Behramoğlu, Büyük Türk Şiiri Antolojisi, Sosyal Yayınlar, 2000
    Anne Destek Programı Eğitici El Kitabı, AÇEV
    ‘Konuşarak ve Dinleyerek Anlaşalım’ Doç. Dr. Alev Önder Morpa Kültür Yayınları, 2003

    EK 1

    ANNE BABALARA ÖNERİLEN

    Çocuğun davranışını anlamakta güçlük mü çekiyorsunuz? Kendinizi çıkmazda hissedip çaresiz mi kalıyorsunuz? O halde;

    Etkili anne baba olmak sabır gerektirir. Adım adım ilerleyin.
    Önce dinleyin. Sonra onu anladığınızı ifade edin. Dinlendiğini gören çocuk kabul edildiğini dolayısıyla sevildiğini düşünür.
    Onun değerli ve saygıya değer bir varlık olduğunu hissettirin. Göz kontağı kurarak, gülümseyerek dinlediğinizi beden dilinizle de pekiştirin. Böylece çocuğunuz kişiliğine saygı duyduğunuzu düşünecek ve sizinle iletişimini sağlıklı bir şekilde sürdürecektir.
    Seçme fırsatı verin. Kararına saygı duyun. Kiminle arkadaş olacağına, kime oyuncağını ödünç vereceğine kendisi karar vermelidir.
    Çocuğun hatalarını söylemek yerine güçleri ve olumlu taraflarını ifade edin.
    Ona güvenin ve bunu ona ifadelerinizle yansıtın. Kendisine güvenecektir.
    Sevginizi dile getirin. Sözel ve sözsüz (sarılarak, başını okşayarak) iletimlerle.
    Bedeni ve kendi yaşam alanı üzerindeki haklarına saygı gösterin. Çocuk istemiyorsa zorla sevmeyin, ya da çocuğun odasına, oynadığı oyuna, kendine ayırdığı zamana o izin vermedikçe girmeyin.
    Birlikte zaman geçirin. Onu sevmek ona bolca ve pahalı oyuncaklar almak değil onunla ortak zamanı paylaşmak, onunla oyun oynamak, birlikte kitap okumak v.b. yollarla nitelikli zaman geçirmek.
    Duygularını olduğu gibi kabul edin.Onu anladığınızı, duygusu ne ise bunu doğal karşıladığınızı ifade edin. Ancak bazı duyguların yol açtığı zarar verici davranışları engelleyin!
    Yetersizlik sergileyen bir çocuk beceriksiz değildir. Kendi yeteneklerine inancını yitirmiştir. Harekete geçirici sözler söyleyin.
    Çocuğunuzu başka çocuklarla karşılaştırmayın! O sizler tarafından önemsenmek ister, başkaları ile kıyaslanmak kendini değersiz hissetmesine sebep olabilir.
    Verdiğiniz sözü tutun, aksi durumlarda özür dileyin ve nedenini açıklayın.
    Sorun varken dahi sakin olun ve konuşurken serinkanlı olun.
    Çocuğun davranışlarını değiştirmesi için utandırmayın ve köşeye sıkıştırılmış hissetmesine sebep olmayın, bu güvenini yitirmesine sebep olabilir.


    SAĞLIKLI AİLEDE ÇATIŞMA ÇÖZÜMÜNDE KULLANILAN KURALLAR

    Sorunlar o anki zaman içinde ele alınmalı ve eski birikimleri karıştırmayın,
    Karşıdakine uzun konuşmalarla nasihat verilmeyin, davranışlar somut bir biçimde ayrıntılı olarak ele alın,
    Yargılamaya gitmeyin, kendi duygu ve düşüncelerinizi ifade edin,
    Duygu ve düşüncelerinizi ne eksik ne fazla, olduğu gibi ifade edin. İfadelerinizi karşıdakinin ne beklediğine ya da en mükemmel olması gerekene göre ayarlamadan olduğu gibi yansıtın,
    Konuyla ilişkili olmayan ayrıntıları birbirinden ayırt edin, ,
    Belirli bir zaman konusu içinde ancak bir çatışma üzerinde durun, başka çatışma konuları tartışmaya katmayın,
    Birinin haklı çıkması yerine her iki tarafın da anlaşabileceği bir çözüme yönelin.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 2256
    Kayıt tarihi
    : 06.11.07
     
     

    1964 Sakarya doğumluyum. Ankara' da oturuyorum. Rehber öğretmen olarak çalışmaktayım. Henüz yeni üye..