Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '07

     
    Kategori
    İş Yaşamı - Kariyer
     

    Aile şirketi kurumsallaşabilir mi?

    Başlıyoruz demeden önce...

    Dünyada olduğu gibi ülkemizde de var olan işletmelerin yüzde doksanından fazlasını, kontrolü bir ailenin elinde olan aile şirketleri oluşturuyor. İster küçük ve orta ölçekli olsun isterse binlerce kişilik bir istihdam yaratsın aile şirketleri temelde birbirine çok benzeyen yapılara sahip ve tabii buna bağlı olarak gelişen benzer problemlerle karşı karşıya kalıyorlar. Tahmin edebileceğiniz gibi karşı karşıya kaldıkları en ciddi problemin kaynağı sanılanın aksine karlılığın istenen düzeyde olmasının çok ötesinde, kurumsallaşma kararının doğru zamanda verilebilmesi ve yönetilmesinde saklı. İş dünyasına baktığımızda ise bu kararın verilmesinde çoğu kez çok geç kalındığını görüyoruz.

    Peki neden? Çünkü kurucular uzun yıllarını ve emeklerini vermiş oldukları işletmelerinin kendilerinden sonra gelecek kuşaklar tarafından yönetilmesi fikrine endişe ile yaklaşıyorlar. Ancak burada bir saptama yapmamız gerekli; zira yönetime gelmesi beklenen kuşakların aslında bu devir için hazırlanmaları doğrultusunda gerekli hazırlığın, en azından eğitimlerinin yeterince önemsendiğini yapmış olduğumuz çalışmalar gösteriyor.

    Kurumsallaşma kararının verilmesinin önündeki en ciddi engellerden biri de aslında kurumsallaşma ile nelerin değişeceğinin pek bilinmemesi! Zannedilen profesyonel yöneticilerin istihdam edileceği yönetim ve karar alma “gücü”nün zaman içinde tamamen onlara devredilmesi gerektiği. Uygulamadaki resim biraz daha farklı zira profesyonel yönetici istihdamı iş süreçlerinin belli standartlara ulaşması için gereklidir; ancak her zaman ilk yapılması gereken, olmazsa olmazlardan değildir.

    Aile şirketlerinin kurumsallaşmalarında, olmazsa olmazlar listesinin başında ailenin yönetimi ile işletmenin yönetiminin birbirinden ayrılması geliyor. Aslında kurumsallaşma da tam bu noktada başlıyor.

    Aile şirketlerinde temel mesele şirketin kurumsallaşması değildir. Bundan çok daha önemli olan aile ilişkilerinin kurumsallaşmasıdır. Ailenin amacı şirkete hizmet etmek olduğu sürece her ikisinin de sürekliliği sağlanır. Ne zaman ki şirket aileye hizmet etmeye başlar ikisinin de sonu iyi olmaz.” Peter Drucker

    Bu ayrım doğru yapıldığında ve iyi yönetildiğinde aile işletmesinin sürekliliğinin de altın anahtarı oluyor.

    Kurumsallaşma kararının ne zaman verilmesi gerektiği de mutlaka üzerinde düşünülmesi gereken sorulardan. Yanıtı ise çok basit: ne çok erken ne de çok geç! Tam kritik büyüme aşaması olarak adlandırabileceğimiz noktada bu kararın verilmesi gerekiyor. Peki bir aile işletmesi bu aşamada olduğunu nasıl anlayabilir? İşte belirtileri: İşletme sahibi yönetimde kendini gittikçe yetersiz hissetmeye başlıyorsa, daha çok bu işleri toparlayacak birine veya birilerine ihtiyacım var demeye başladıysa, koridorlarda yeni işe giren çocuğun ne zaman işe alındığını birimini ve adını bilmiyorsa kritik büyüme aşamasında olduğu söylenebilir. Hele kendi çocukları da artık işin bir parçası olabilecek gibi görünüyorsa kurumsallaşma kararının verilmesi yaşamsal önem taşıyor demektir. Ne yazık ki tüm bu belirtiler günlük koşuşturmalar ve kısa vadeli düşünme alışkanlığımız yüzünden erteleniyor ve geç kalınıyor!

    Kurumsallaşma aile işletmelerinin sürekliliğinin sağlanmasının altın anahtarı ancak bunun için her şeyden önce işletme sahibinin veya sahiplerinin bunu gerçekten istemeleri ve bunun için gerekli olan zaman ve çabayı harcamayı göze almaları gerekiyor. Bu zaman ve çabanın işletme sahibi kadar aile işletmesinde çalışacak aile üyeleri ve hatta profesyoneller tarafından da gösterilmesi sabır ve titizlikle bu konunun uzmanlarının kendilerini yönlendirdikleri konular üzerinde çalışmaları, uygulamaları ve asla vazgeçmemeleri gerekiyor.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 1324
    Kayıt tarihi
    : 29.09.07
     
     

    Yönetim Bilimi ve Organizasyon Doçenti. Şirketleri ve kurumsallaşma, yeniden yapılanma ve değişim uz..