Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '16

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Aile Şirketleri ve Profesyonellik

Bugün Anadolu’nun  büyük bir bölümündeki işletmeleri ilgilendiren bir akıl karışıklığından bahsetmek istiyorum.
 
Mercek altına almamız gereken acilen çözmemiz gereken bir sorun.. Stratejik bir sorunumuz olarak düşünüyorum..
 
Anadolu’da şirketlerin gelişememesinin, süreklilik sağlayamamasının sebebi de bu, diye düşünüyorum..
 
Aile şirketlerinin kurumsallaşamaması ve profesyonelleşememesi( Meslekleşememesi)
 
Bir şirket, baba tarafından, çok zor şartlarda çıraklıktan, kalfalıktan geçerek usta olup, sonra işini geliştirip yatırımlar yaparak ortaya çıkıyor, ülke çapında ve dünya çapında ürünler de üretiyor; 50-60 yıl bir ömürden sonra ekonomik hayattan siliniyor..
 
Ülkemizde yüz yıllık, yüz elli yıllık şirketler bir elin parmakları kadar....
 
Bunu sadece aile şirketlerine bağlayanlar var..
 
Durum diğer şirketlerde de farklı değil.
 
Özellikle Avrupa’da 400 yıllık aile şirketleri var....
 
Biz de bunlardan uzun yaşayan kurum vakıflarımız var... Burada da suistimaller var.. Vakıflar aracılığı ile nesline imkanlar sağlayan uyanıklarımız da yok değil....
 
Ama yine de vakıflarımız çok uzun yıllar topluma hizmet etmiş etmekte de..
 
Gelelim profesyonelliğe.
 
Aslında profesyonellik biz yabancı kelimeden geçmiş.. Profesion: Meslek demek.   Profesyonel de basit anlamı ile mesleği yapan kişi.
 
Türk Dil Kurumuna göre de, profesyonel işi kazanç sağlamak amacı ile yapan kişi demek.. Diğer bir anlamı da amatörlüğün karşıtı.
 
Gerek meslek yaşamımda fiilen yaşadıklarım, gerek yüzleri bulan iş adamları ile görüşmelerimde izlenimlerim şöyle;
 
Bu şirketlerde genellikle;
 
Şirketin patronu aynı zamanda müdürü de.. Bu müdürlük tanımlanmış bir müdürlük değil, her işe müdahale edebilir.
 
Çocuklar da şirketin, doğal müdürleri, bazı durumlarda ailenin bütün bireyleri doğrudan ve dolaylı bu yetkileri kullanabilir..Hatta yakınlar... Şirkette patron vekili gibidirler.
 
Genelde işin sonucu ile ilgili sorumlulukları yoktur, ya da yapılan yanlışlar ve hatalar bir şekilde katlanılabilir..
 
Sorumlulukları yok derken, ortaya çıkan mali sorumluluk, kayıp, hata bedelini patron öder.. Yani katlanır..
 
Bu, şirket ortaklarının görev paylaşımı şeklinde olur.. Genel olarak iş paylaşılır ama, özel olarak iş tanımı yeteri kadar yapılmaz.
 
Bu arada diğer çalışanlarda da, işin gereği insan değil, genelde kişiye göre iş uydurulmaya çalışılır.. Bu aşama hızla düzelmekte..
 
İşletme içerisinde ana; ortak paydalar net değildir,
 
İş tanımları net değildir, yapılanlar da doğru yapılmamıştır..Yani iş  sorumlusuna zimmet yapılmamıştır..
 
Şirket bekle gör, şeklinde yönetilir.. Politikalar günlüktür...Kısa, orta ve uzun vadelerde plan yapılmamıştır.. Varsa da patronun kafasında gizlidir..
 
Baba, ya da ailedeki en sorumlu kişi ölürse;  yerine geçen kardeşler genellikle sistemin görünen tarafını yönetebilirken, görünmeyen tarafı şirketi parçalanmaya götürür.. İş tanımlanmadığı için yapabilen değil etkili olan yönetime geçer, bu bazen amca, ağabey, ya da biraz ön planda olan kardeş yönetici olmuştur..
 
Şirketin yazılı, istatistiksel kaynakları oluşmamıştır..
 
İşletmenin tüzel kişiliği olgunlaşmamıştır,
 
İstişare kültürü gelişmemiştir.. Tek adam bir şey ortaya atar, konuşulsa bile sonuçta patronun onaylanması süreci ile sonuçlanır..
 
Bu işletmeler genelde kurumsallaşmamıştır.. Aile şirketlerinin kurumsal olmayacağına dair söylenmemiş bir kural var gibidir.. Var olan kurumsallıklar da kişiye göre değişen kurallar dolayısıyla tutarlı ve devamlı değildir..
 
Duygusallık ön plandadır..
 
Öğrenme eğilimi çok zayıf, bilmek ya da biliyormuş gibi yapmak genel bir davranış şeklidir..
 
İşte bu anda ,bir de profesyoneliz diyenler ortaya çıkar... Onlar da şirkette, işi kendi mahiyetine göre tanımlayıp kurumsallaştırmak yerine; Kendini sağlama alacak bir ekipleşmeye giderler..
 
Profesyonelim derken aslında patronu şirketten uzaklaştırarak, her şeyi elinin altında tutmak ister..
 
Bu tip insanlardan dolayı arkasında anaforlar oluşturmuş, hatta iflas noktasına gelmiş holdingler ve işletmeler vardır..
 
Aile şirketleri bunlardan dolayı, profesyonelliği ve kurumsallaşmayı öcü gibi görmüştür..
 
Bir de devletin yaklaşımından dolayı şirketler korkmuştur... Günümüzde düzgün çalışan şirketler, devlet tarafından adeta cezalandırılmaktadır..
 
Devlete yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, yapılandırmalarla ödüllendirilmiştir..
 
Ya da işi tamamen belgeli olduğu için bürokrasi kolay denetlenebilir gördüklerinden, en ufak eksikliklere yüksek cezalar kesmişlerdir..
 
Yapılması gerekenler;
 
Öncelikle şirketin bir organizması olmalı.. Yönetim şeması..
 
En düz işten, en tepe genel müdürlük, patrona kadar işler iyi tanımlanmalı..
 
Göreve getirilme işin gereği neyse o olmalı...Ekmeği fırıncıya vermek tabiri toplumumuzda çok iyi bilinir..
 
Gerekirse patron çocuğu bile işe girerken performansı ne ise o seviyede bir işten işe başlamalı.. Çalışırken patron kimliğini hissettirmemeli..( Sakıp Sabancı Akbank’ta maiyet memuru olarak işe başlamıştı)
 
Patron hangi yetkiyi, Yönetim kurulu olarak kullanacak hangi yetkiyi yöneticiye devredecek onu net tespit etmeli..
 
Kendi genel müdür olacaksa müdüre ait  işleri müdürün davranışları ile yapmalı... Patron kimliğini bir tarafa bırakmalı..
 
Şirket gereği kadar büyürse kendi zaman değerini iyi bilmeli, eğer zaman değeri yüksekse, yönetim kurulundaki görevlerine ağırlık vermeli..
 
Çalışan, genel müdür ve patron herkesin işin gereği gibi şirket içinde davranmaları gerektiği yazılmamış da olsa bir kural olmalı..
 
Organizasyon; aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya sistematik denetim altında olmalı..
 
Yukarıdan aşağıya; herkes işi çok iyi okuyan, anlayan, anlatan insanları sabırla dinleyen olmalı..
 
Yukarıdan aşağıya işin ne gerektirdiği çok net belirlenmeli ve anlatılmalı.. Şirketin rotasını bilmesi gerektiği kadar herkes bilmeli..
 
Sorumluluklar, yetkiler, inisiyatifler belirlenmeli..
 
Elbette çok geniş konu... Bu konuya dikkat çekmek için bu yazıyı ele aldım...
 
Bir nebze olsun iş çevrelerine bir bakış açısı sunabilmek için..  Bir defa da olsa bu konuda işletme sahiplerini düşündürebilmek için..
 
Kaybedecek bir şey yok..
 
Eğer becerebilinirse; aile şirketleri de kurumsal olabilir, profesyonel olabilir, profesyonel olmak kaydı ile aile fertleri de çalışabilir, hatta aile şirketlerinin güçlü olan amatör ruhu ile profesyonelliği birleştirerek sözüm ona birçok kurumsal şirketten çok daha başarılı olunabilir
 
 
Toplam blog
: 51
: 106
Kayıt tarihi
: 29.09.09
 
 

Her yerliyim. AÜ. SBF İşletme Bölümü mezunuyum. Değişik sektörlerde düzey yönetici olarak çalıştı..