Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '10

 
Kategori
Anılar
 

Ajdarlar

Ajdarlar
 

Taksimde o kalabalık içerinde huzurla uyuyabilen bu köpek gibi bir gün olsun uyuyamadım kendi yatağı


İnsanlarımızın tüm dertlerden sıyrılamasalarda, en azından düşüncelerini biraz olsun rahatlatan şu popstar yarışmaları gibi programlar halen sürüyor. İlk başlarda orada çıkan Ajdar ve pek çok benzerine gülümseyerek baktım, hatta bir yandanda Ajdara hayranlığım vardı. Sesinin, ya da söylediği şarkıların güzel olduğunu kendinden başka söyleyen yoktu, ama kendisi inanıyordu buna. Sadece bu inanmasıydı beni hayran bırakan. Güzel düşüncelere sahip olanların yapması gerekeni yapıyordu Ajdar, ısrarla ve inançla, ya da yapması gerekeni yapıyordu. Diğer şarkı söyleyenleri, sanat yaptığını söyleyenleri gördükçede Ajdar daha haklı olmuyordu, ama onlara kızgınlığım onun için biraz daha fazla gülümsetiyordu beni.

Pek çokları için umuttur o programlar, güzel hayaller. Yine o ekranlarda izlediği yaşamlara kavuşabilmenin güzel hayalidir. Bazısı içinse dertlerini düşünmekten kurtulabildiği dakikalar. Tüm dertleri düşünsünler sürekli ve dahada büyütsün insanlar izlemesinler o programları demekse elbet saçma. Ancak sanırdımki sadece bu programlarda sürecek bu böyle, hayatımızı fazlada sıkıntıya sokmayacak ve etkilemeyecek.

Artık televizyonları fazla izlemiyorum, ama arada tartışma programlarına baktığımda hatırlıyorum yine Ajdarı. Onu görüyorum gibi geliyor tartışma programlarında. Sende sorun, nereden çıkartıyorsun denilebilir. Bende böyle diyorum kendime çoğu zaman. Söylenenleri programlarda dinlerken mantıklı gelmiyor çoğu şey, bunlar yanlış diyorum kendi kendime. Ancak söyleyenler Ajdarın inadı gibi inançlı ve ısrarcı söylediklerinde. Hiçbir şey bilmediğimi düşündürüyorlar, kendimi sorguluyorum ve suçluyorum sonra. Doğrudur buda hiçbir şey bilmiyorum. Ailemdeki konuşmalara biraz kulak kabartınca dahada zorlanıyorum. Televizyonda izlediği siyasetçiye ben yine buna oy vereceğim diyor. Muhalifleriniyse sevmediğini ve onlara hiç oy vermediğinden bahsediyorlar.

Tüm doğru sandığım şeyler yanlışdır belki. Yalan üzerine kurulu bir dünyada bunun böyle olması beklenebilir. Ya da yalan sandığım dünya aslında gerçektir ve doğrudur. Şu her söylediğim yalandır diyen adamın sözünün doğrumu, yoksa yalanmı olduğunu düşünmek gibi geliyor tüm olanlar. Her ne olursa olsun ne önemi var, yaşamımdan geriye gerçekten yaşadığımı düşündüğüm anlar ne az. Şimdi kendimi şu pencereden aşağıya atarsam dünya yine varolacak. Yalan, ya da gerçekliğiyle. Sevdiklerimi başkaları, yine başkalarının kabul ettirdikleriyle sevecekler ve sahip olacaklar. Sanki şimdi olmuyorlarmış gibi.

 
Toplam blog
: 17
: 361
Kayıt tarihi
: 17.05.08
 
 

1979 yılında teneke bir leğenin içine doğum yapmış annem evde... Yardımcısı olan şu meşhur ebe de..