Ak burkaların ardındaki gerçek yüzler

Çok yoğun, çok değişik konularda konuşmak isteyenler olunca gündem belirlemiyorlardı HOŞBEŞ ÇAYEVİ’ nde. Bu toplantıda da öyle olmuştu... 

* * *

İlk sözü ‘’MUALLİM BEY’’ dedikleri emekli öğretmen aldı…

- HALKA KARŞI DUYDUKLARI NEFRET NEDEN? Yalnızca karşıt görüşte olanlara değil, tüm halka karşı nefret dolu bunlar. Nedenini bilmek mümkün değil… Anlamak mümkün değil…

- Hayrola Hocam?

- Yüz binlerce ATANAMAMIŞ ÖĞRETMEN var değil mi? Yetkinlerin yetkinine ait bir sözü anımsayalım; ‘’DEVLET HER ÜNİVERSİTE BİTİRENE İŞ BULMAK ZORUNDA DEĞİL!’’.

- Öyleymiş…

- Peki… HANGİ GÖRÜŞTEN OLURSA OLSUN, O GENÇLER NE YAPIYOR? Aşçılık, işçilik, tezgahtarlık, çıraklık, kalfalık, garsonluk, şoförlük… Bir yıldan sekiz yıla kadar süredir yaşama tutunmaya çalışıyorlar… Her sınavdan sonra yaşadıkları bunalımı gidermeye psikolog yetmez, yetse paraları yok… Onları bir yana koyalım, ŞİMDİ ATANAN 37 000 GENÇ ÖĞRETMENDEN HER HANGİ BİRİNİN YERİNE KOYALIM KENDİMİZİ… Kör-topal bir düzen tutturmuş, karın tokluğuna çalışıyorsunuz… Edirne’ de, Rize’ de, Mersin’ de, Hakkari’ de, Muğla’ da… Kiminiz evlenmişsiniz, ana baba artıklarından derlediğiniz eşyacıklarınız, saz benziyle evde bekleyen eşiniz, belki bebeğiniz de var. Bazılarınızın eşi de çalışıyor bir yerlerde… Yıllardır içinizde, imgelerinizde yaşattığınız şey gerçekleşiverdi; İŞTE ATAMANIZ ÇIKTI… Kazandınız… Sevinin, hoplayın, zıplayın…

- Eh, elbette…

- Onun yerinde kalmaya devam et ve düşün; atanma gününüz PAZARTESİ… Ne gün görev yerinde olacaksınız? ÇARŞAMBA… Televizyon öyle dedi… Öğreniyoruz ki, göreve başlamadan önce özel bir programa katılacak, ‘HÜKÜMETİN İSTEDİĞİ GİBİ’ leştirileceksiniz, aba altındaki sopayı görüp,  iyice belleyeceksiniz… Ve bu ÖZEL EĞİTİMLE dört gün daha geçecek, sınıflarınıza, öğrencilerinizin karşısına çıkacaksınız… Bu güne dek çalışmakta olduğunuz işinizle ilişkilerinizi kestiniz mi? Alacak verecek sorunlarınızı ne zaman çözdünüz? Muğla’ da yaşıyordunuz, Van’ a yetişeceksiniz. Ancak uçakla… Bilet parası için kredi mi çekeceksiniz? Sıcak bölgede bir fanila, bir şortla yuvarlanıp gidiyordunuz, kazaklar, ceketler, paltolar, botlar almanız gerek… Ne zaman alacaksınız? Paranız var mı? Kadınsanız, eşinizi, çocuklarınızı bırakıp gideceksiniz, alelacele gittiğiniz o ilde, önce kalacak, yatacak yer bulacaksınız… Binlerce soru her gıcırt öğretmenimiz için sıralanabiliyor…

Derin bir sessizlik oldu… Her biri bir başka ‘YENİ ATANAN ÖĞRETMEN’ di sanki…

- İki ay önceden… Vaz geçtik, bir ay önceden bu atamalar duyurulamaz mıydı? Maaşını işe başlayınca başlat be birader… Olamaz mıydı? Olurdu… Ama o zaman HALKINA ZULÜM olmazdı… Öç duyguları içlerinde kalırdı…

- Sorabilsek savunur yine de değil mi? ‘’GİTMEK ZORUNDA MI? İŞİNE GELMİYORSA GİTMESİN!’’ DER…

- Yuh be! Yuh! 

* * *

- YEREL SEÇİMLERE İLİŞKİN KONUŞMAK İSTERİM…

- Olur, dinleyelim…

- YEREL GAZETELERİ okuyan, TAKİP EDEN VAR MI?

Yanıtlayan olmadı…

- Nasıl takip edeceksiniz, elinize geçecek mi ki? Kentin birkaç büyük büfesinde denk gelirsiniz, almazsınız… Gerçek bu…

- ALMAYA DEĞER Mİ SENCE? Biliyoruz ki haber değeri olan ya da olmayan ama öne çıkarılan beş altı konu, neredeyse aynı sözcüklerle hazırlanıp, bağlı olduğu egemenin amaçları doğrultusunda gazetelerin değişik köşelerine yerleştirilmiştir. ASIL İŞLERİ EGEMENLERİNİN İNANÇLARI, İSTEKLERİ DOĞRULTUSUNDA İNSANLARI YÖNLENDİRMEYE DÖNÜK MANŞET ATMAK, bağlı olduğu egemenin gücünü abartmak…

- İncelemeli, EN AZINDAN birbirine KARŞIT GÖRÜŞTEKİ İKİ TANESİNİ İZLEMELİYİZ… Bize o yakışır. Ve yalan olduğuna inandığımız duyurulara karşı en azından sosyal medyada karşı koymalıyız. ‘’Duyuru’’ dememin nedeni, haber amacından çok duyurmaya, propagandaya yönelik yazılar oluşudur…

- Konunuz YEREL SEÇİM olacaktı, YEREL BASINA GEÇTİNİZ!?

- BAĞLANTILI DA ONDAN… İkisi-üçü dışındakiler, tıpkı ulusal basında olduğu gibi, iktidar partisi tarafından emirlendiğini düşündüğüm şirketler, iş adamları tarafından bolca abonelendirilen, onların reklamlarıyla beslenen gazeteler… Bakın şimdi onlara… SEÇİMLER YAKLAŞIYOR YA, ÖNLERİNE KOYDULAR ÇAMUR TEKNELERİNİ, AVUÇLAYIP AVUÇLAYIP MUHALEFETE ATMAYA BAŞLADILAR. Dokunulmazlık zırhları nedeniyle dosyaları raflarda tozlananlar, hem internet sitelerinde, hem yazılı basında, davası görülmüş, yargı kararlarına göre gereği yapılmış olaylarla ilgili, kökü kendi dönemlerindeki pisliklere dayanan konuları halka pompalamaya başlıyorlar… Bu her seçimde böyle oluyor…

- E, oluyor… Önlemek mümkün değil…

- Mümkün… Doğruları yazanlara doğruları vermekle, yazmalarını sağlamakla mümkün… YAZACAK GAZETE YOKSA, BULUNMAZ İSE, SOSYAL MEDYAYA DÖKÜP SERECEK AKİL İNSANLARA BRİFİNG Mİ VERİRLER, BİLGİLENDİRME TOPLANTILAI MI DÜZENLERLER… Artık olanak çok… Bu seçimde iftiraların altında kalınmamalı! Bu seçim öncesinde çamur atanlar, ellerine sıvanan pisliklerle kalakalmalı, bakakalmalı… AK BURKALARININ ARDINDAKİ GERÇEK YÜZLERİNİ, MASALARA OTURURLARSA ORTAYA ÇIKACAĞI KESİN OLAN GERÇEK YÜZLERİNİ ANLATMAK, HER AYDININ, HER DÜŞÜNEBİLENİN GÖREVİ… ANTALYA ANTALYALILARIN KALMASI GEREKEN BİR KENT… YAĞMALANMAMANIN YOLU YEREL MASALARA SAHİP ÇIKMAKTAN GEÇER…

- Ben ERZURUM’ dan geldim, burada yaşıyorum… Sülalem de Erzurumlu… Bana yarınlarda yer yok mu?

- Saptırma konuyu; ANTALYA’ YA YERLEŞMİŞ, BURADA ÖLMEYE KARAR VERMİŞ HERKES ANTALYALIDIR…

___________________________________________________________ 

''KİMYASAL SİLAH ÇÖZÜMÜ BARIŞI GETİRMEZ''

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Sadece kimyasal silahların devrine dayalı bir çözümü, kesin ve mutlak bir çözüm olarak görmek, göstermek barışı getirmez" dedi.

Davutoğlu, ‘’TÜRKİYE'NİN HİÇBİR ZAMAN BÖLGEDE DIŞ BİR ASKERİ MÜDAHALEYE DAVETİYE ÇIKARMADIĞINI, HİÇBİR ZAMAN VE HİÇBİR DÖNEMDE SAVAŞ ÇAĞRISI YAPMADIĞINI…’’ söyledi. AJANSLAR,13.09.2013

Özcan ÇELTİK

15.09.2013