Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '11

 
Kategori
Anılar
 

Ak dedemin cibinliği

Ak dedemin cibinliği
 

Günlük yaşamın koşmacası içinde kimliğimizi neredeyse kaybedecekken; aniden bir objeye takılır gözlerimiz, boyut değiştirip geçmişimize yolculuk yaparız, en gönüllü ruh halimizle. Bugünlerde öyle sıklıkla yapmaya başladım ki bu yolculukları. Kendime ' Yaşlandım mı, ne? ' diye soruyorum, içsesimden güzel bir cevap alabilmek umuduyla. ( Çocukluğuma dair bir objeyi gördüğümde ruhumun koşar adım o eski günlere gidişini çok sevdiğimi itiraf ederim.)

Bugün bir AVM'de alışveriş yaparken rafların uçlarına asılmış renkli poşetler ilişti gözüme. Ne olduklarını anlamak için yaklaştığımda cibinlik poşetleri olduklarını gördüm, biraz da şaşırarak. İlk kez bir AVM'de cibinlik satıldığına şahit olmuştum açıkçası. Doğrusu ancak eski manifaturacılarda bulmak mümkündü cibinlikleri. Kaldı ki yıllardır oralarda da hiç gözüme ilişmemişti.

Cibinlikleri görür görmez dedemin yatağının başucunda buldum kendimi. 10 yaşlarındaydım o yatağın başucunda durduğumda. Ceviz ağacından yapılmış karyolanın üstünü, bir gelinin narin duvağı gibi kaplıyordu Ak dedemin cibinliği. İki ucu satenle kaplı, beyaz kılıfının her iki ucu kanaviçe işli, upuzun bir yastığa kar beyazı saçlı başını dayamış gülümsüyordu Ak dedem. Ve her zamanki gibi cibinliğin içine çağırıyordu beni - yanımda abim varsa ikimizi- öğle uykusuna dalmadan önce saçlarını oynamam için. Aslında bunu istemek için çok şirin bir cümle uydurmuştu; ' Saçlarımdaki bitleri kırar mısınız? ' diyordu. Tabii ki ortada bit falan yoktu. Abimle bana ' Bit kırma ' eylemini öğretmişti, yani saçıyla nasıl oynayacağımızı:) Çoğu zaman abimle birlikte kırardık Ak dedemin hayâlî bitlerini:) Başparmakların arasına ince bir tutam saç sıkıştırılıp tırnaklar arasında ezilir ve çıt sesi çıkartılır. Bitler (!) kırılmıştır:) Bu eylemin en güzel yanı ise avuçlarımda Ak dedemin saçlarının kokusunun kalmasıydı sanırım. Ki hâlâ koku hafızamda saklıdır o hoş kokusu.

Bu bit kırma eylemine katlanmamızın iki temel nedeni vardı; Birincisi Ak dedemi çok sevişimiz, ikincisi ise cibinliğin içinde kendimizi çok özel hissedişimiz. Diğer torunları hiç girememişti çünkü o cibinliğin içine.

Dışarıdan içerinin, içeriden de dışarının flû görünüşü öyle hoş gelirdi ki bana. Sanki bir masalın içinde dolaşırdım Ak dedemle birlikte. Kar beyazı bir masal ortamıydı çünkü cibinliğin içi; Ak dedemin içinde beyaz tellerden başka renk olmayan pamuk yumuşaklığındaki saçları, kanaviçeli, beyaz yastık kılıfları, gene beyaz patiskadan yol yol krem rengi çizgili çarşaf ve beyaz pike yüzünden. Sırt üstü uzanıp yukarı bakınca da; tavandan yatağa doğru akan bir çağlayanın beyaz köpükleri arasındaymışım gibi bir duyguydu sanki. Hele odada kimse yoksa, cibinliği belime ya da saçlarıma dolayıp kendimi gelinlik giymiş gibi bir hayâlin kucağında da bulurdum zaman zaman.

Dün sabah torunum bacağındaki sinek ısırıklarını göstererek ' Sivri böcek ısırdı ' demişti. Keşke sivri böceklerden korunmak için, tıpkı eski günlerdeki gibi, çağlayan köpükleri misali cibinlikler sarkıtılsa tavanlardan. Keşke bütün çocuklar; dedeleriyle o beyaz masal ülkesinde birlikte oldukları anın sıcaklığını, sıcak bir öğle saatinde pencereden usulcacık esen rüzgârda savrulan cibinliği, anılarında saklayabilseler bencileyin.

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..