Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '13

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Ak Parti’nin de çözemediği ülkenin kaderi haline gelen ekonomi

Ak Parti’nin  de çözemediği ülkenin kaderi haline gelen ekonomi
 

Üretim yetersiz, ihracat yetersiz, tüketim yetersiz ama bunları istenen düzeye getirecek kapasite yeterli. Bir kişi çıkıp ülke kaynakları yetersiz diyebilir mi? İnsan gücümüz (yetişmiş insan gücü istenen düzeyde olmasa bile) yetersiz diyebilir mi? Ya teknoloji? Hükümet çalışmıyor diyebilir mi? Niye yıllardır ekonomimiz bir türlü düzlüğe çıkamıyor?

Cevap açık ve net: Yanlış politikalar yüzünden.

Senin örnek aldığın Avrupa ekonomileri bir bir batıyor işte. Sen batmıyorsun; çünkü zaten en alttasın, daha altta gidecek yer yok ki. Kendi ülkenin şartlarına göre politikalar belirleyeceksin.

Gördük Nüvyok borsasını! Tahtakale mantığı ile ekonomi yürümez. Ülke planlarını Hasan Dağı’nın eteklerinde yapacaksın. Yetişmiş insan gücü aslında kazançtır; ama senin ekonominde yük. 5 milyon işsizden 4 milyonu vasıfsızsa uyguladığın eğitim sistemine bakacaksın. Adam 15 yıl okuyup mezun olduğunda elde ettiği bilgilerle ancak bulmaca çözebiliyor. Bak biz 15 milyon gencimizi/çocuğumuzu 10 yıllık temel eğitimden sonra (lise seviyesinde) 5 yıl süreyle mesleki eğitime alıp seçtiği ve eğitim gördüğü konuda uzman yapacağız. Senin fakülte mezunun patlayan ampulü takamıyor, yalan mı?

Sonra ekonomi sadece hükümetlerin çözebileceği bir iş değil; halkı çalıştıracak, ülke dinamiklerini kalkınma seferberliğine sokacaksın. Senin yaptığın Koç’un geliri 20 bin çobanınki bin, toplayıp bölüyorsun “Ey halkım, bakın kişi başına yıllık geliri 10 bin yaptık” Medya elinde, yalakalar dağ gibi, insanlar ne durumda olduklarını düşünmeye fırsat bulamıyorlar ki. Sen 10 binden bahsediyorsun, adamın cebinde beş kuruş yok. Yıllık gelirimiz gerçek olsun, 3 bin olsun; biz ülkenin nerelerden geldiğini biliyoruz.

Halk kahvede piştilik oynuyor, sen Çankaya’da kanun yapıyorsun. Bu kanunları Çankaya yollarının ufak ufak taşları için mi yapıyorsun. Ülkenin zaten gelişmesini istemeyen çevreler AKP başarısız olsun da halk bizi seçsin diye ellerinden geleni yapıyorlar. Kerim Korkut’un böyle bir derdi yok. Kişiler/partiler değil politikalar değişmeli. Şimdi Kemal Efendi gelse farklı şeyler mi yapacak? Hiç sanmıyorum. Ama bu şekilde de 100 yıldır bir adım ileri gidemedik. Kusura bakma, madem öyle, sen git, o da gelmesin. “Buna halk karar verir” diyorsun; ama halkın bir şeyden anladığı yok ki. 500 lira bağ kur maaşı verdiğin Türkiyeli sana kıyamete kadar oy verir. Planlarında halkın ekonomiye katılımı konusunda bir şey yok. Bak biz halk girişimi tarzında yeni bir sektör oluşturacağız. Halk emeği ile parasıyla, iş/meslek/sanatıyla karşılığını almak üzere doğrudan üretime katılacak. Ürettiklerini satma derdi yok, ben satarım. Ürününü yapıp teslim ettiği anda benden parasını peşin alacak. Ben insanlarıma iş bulmak için Ahmet’in fabrikasını, Mehmet’in tarlasını bekleyemem. Zaten verdikleri 700 lira asgari ücret. Benim insanların bu parayı bir ayda ne yapsalar alırlar. Ama şimdi ne o fabrikalara girebiliyorlar ne de o 700 lirayı alabiliyorlar.

Tarımı GDO’culara verdin. Artık köylünün Hoçanlı’nın bayırlarda sürünmesine gerek yok. Bir dönüm yer ekiyorsun,60 ton domates. 50 köyden alamazdın bunu. Bozuk gıda, tatsız tuzsuz meyve-sebzeye rağmen mantıklı görünüyor. Niye dağda taşta boşuna o kadar uğraşalım değil mi? Kolay üretim, bol ve ucuz üretim. Ocak ayında 1 liraya domates. Hem de cillop gibi. Lakin senin göremediğin bir şey var Tayyip Efendi. Senin milyonlarca işsizin, eli böğründe çocukları ekmek bekleyen olmaz olasıca Türkiyelin var. GDO tamam da bunları ne yapacağız? 27 milyon hektar ekiyor,50 milyon ton üretiyoruz. Ve bu şimdilik bize yetiyor. Pahalılık da yok. Ama işte 50 milyon çalışması gereken insandan sadece 7 milyonu bu işin içinde. Ve bunlar da geçinemiyor. Çünkü GDO patronu bir dönümden 60 ton domates aldığı için 10 kuruşa da verse kurtarıyor. Ama benim köylüm bu kadar ucuz üretemiyor. Yani zarar ediyor. Bu nedenle Türkiye’de tarım GDO patronlarının eline geçtikten sonra hala köyünde kalıp tarlasını ekmeye çalışanlar karınları doyduğu için değil mecbur oldukları için bu işi yapıyorlar. 500 lira bağ kur maaşı verir ya da şehirde bir kapıcılık bulurlarsa tarlayı bırakacaklar. Yani tarımda GDO’cular dışında köylünün geleceği yok.

Tarım GDO’cuların eline geçiyor köylünün geleceği yok. Ticaret küresel sermaye marketlerinin eline geçiyor, esnafın geleceği yok. Kerim Korkut’un TABİR sistemine bir yazar gülüyor, “Ne gereği var “ diyor. Tarımın GDO’cuların eline geçmesi ile açıkta kalacak olan köylü ( adam dönümünden 60 ton domates alırken senin kır bayır tarlan ne işe yarayacak) ve öte taraftan ticaret marketlere geçince açıkta kalan, kalacak olan (20 yıl içinde marketler dışındaki bütün esnaf bitecek) esnaf için çalışma ve geçim yolları bulunmak zorunda. 10 milyonun üzerinde işgücü açıkta kalacak. Bunu8 yeni doğan bebek görüyor da Tayyip Erdoğan görmüyor. O diyor ki 300 lira maaş bağlarım, idare ederler. Bunlar boş düşünce. Normal vatandaşa işsiz dahi olsa devlet yardımı olamaz. Yardım etmek istiyorsan iş ortamı yarat.

Biz ise ütopik deseler de ortaya koyduğumuz Tarım devrimi (TABİR) ni gerçekleştirilebilir görüyoruz. Ne var ki bunda? Vatan için kanını canını veriyorsun. Devasa bir tarım başarısı sağlamak istiyoruz. Çocuklarımız torunlarımız için yeni bir ülke kuracağız.  Zaten paramız yok. Olanın onda birini bu projeye aktaracağız. Devletin önderliğinde il il tarıma elverişli (bu çok geniş bir tanım, uçurumlar dışında her yeri kapsıyor çünkü 20–30 çeşit tarım yapacağız) alanları 5 milyon kişi tarafından( zaten işsizlik de var) yıllara yayılarak 3–5 yıl içinde ıslah ve ihya edeceğiz. (Bu ıslah ve ihyanın ne olduğunu anlatmıştık. Türkiye’nin tahmini yarısı alan çiçek serası gibi taşı, molozu, yaprağı, çiçeği ayıklanmış alan haline getirilecek)  Ve tarıma “Multipıl Tarım” hazırlanan bu alan her biri 1000 dönümlük TABİR  (tarım işletme birliği) şeklinde yapılacak tarımın özelliğine göre modern tarım alanı olarak düzenlenecek. Bu 5 milyon kişinin bu iş bitinceye kadar bizler bugünkü asgari ücret tutarında evinin geçimini sağlayacağız. Ancak geçindirme ürünlerin maliyet fiyatında olacağı için kişilerin geçim durumu bu fiyata bile tam sağlanabilecek.

Elbette bu çalışmayı boşuna yapmıyoruz. Öncelikle işsiz milyonlara iş alanı yaratmamız lazım. Belli bir mesleği olmayan insanlarımız (ki sayı bayağı yüksek, zaten işsizleri bunlar oluşturuyor) geçici de olsa (Ardından ORMAN DEVRİMİ ve sonra oluşturulan TABİR sisteminde ve orman-hayvan sistemlerinde oluşacak istihdam ihtiyacı düşünülürse pek de geçici sayılmaz) iş sahibi olacaklar. %10 varlığınızla yapılacak bu devasa tarım (tarımı arpa buğday olarak algılamayın) sistemi ülkemizin uzun yıllar kendine yeterliliğini garanti altına alacak, biz ölünce çocuklarımız ne olacak derdine düşmeyeceğiz. Ayrıca elbette bu çalışma kazanç amaçlı. Sistem tamamlandığında eksik iç tüketim sağlandığı gibi ( bir yılda bir kişiye 6 litre süt olur mu? Amerika’da bu 124 litre)  dış sayımla 150 milyar dolar ihracat geliri sağlanacak. Orman Devrimi, orman içi yaşam alanları, madenler, deniz-nehir ve göllerin değerlendirilmesi sonucunda 350 milyar dolar gelir sağlanıp beşikteki bebe dâhil her Türkiye vatandaşının kişi-devlet hesabına her yılsonunda 5000 dolar para yatırılacak. Böyle bir çalışmanın böyle bir getirisi olacağına adım gibi eminim. GDO’lar devam etsin. Çünkü bizim zaten onlarla işimiz yok; çünkü biz organik üretim yapacağız. Ve en önemli konumuz olan istihdamla ilgili olarak da 30 milyon nüfusu besleyecek 10 milyon çalışanın işi tarım yolu ile garanti edilecek.

Ayrıca kamu çalışanları devlete çok büyük yük. Sağladıkları esaslı bir şey yok. Vergimi söyleyecekmiş, açarım interneti öğrenirim. Devlet 3 milyon çalışanına yılda 80 milyar dolar para ödüyor. Ben devletin yerinde olsam personel sayımı 1 milyona çekerim (bu sayı şu anda Türkiye’nin kamu hizmetlerine yeter) Artan 50 milyar dolarla yatırım yapar bu iki milyon kişiyi bu yatırımlarda istihdam ederim. Ham bir düşünce diyorsunuz değil mi? Sizin kafanız bu kadar çalışıyor işte. Hiç değilse bundan sonra (çünkü verilmiş haklar geri alınamaz) devlet elemanlarını belli bir ücret ve sözleşmeyle almalı. Bundan sonra böyle kardeşim diyecek. Banka da önceden 2000 veriyordu, şimdi niye 1000 veriyor. Çünkü banka akıllı. Sen de öyle yap. Canı isteyen çalışır. Zaten işsizlik var.1000 liraya eleman çalıştıran banka batar mı? Aslında 3 milyon kişiye adam başı 3000 veren devletin batması gerekir ama nasılsa eli cebimizde.

Devletin ülke kaynaklarının %70’ini kullanmadığını söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Yeşilırmak’ın yeşilini bile kullanırım. Benim ülkemde işsizlik var. Ekonomik mi değil mi diye düşünmem. İşsiz güçsüz insanları köyüne geri götürürüm. Kimse tarlasını boş bırakamaz, ekecek, ektirecek. Ekmedi mi ben ekerim, Keçiören’de halkıma dağıtırım.  El bile koyarım valla. İki bacak tarlanın karı mı olurmuş. Fabrika mı işletiyorsun? Ekmeğini çıkar yeter. Köyünde kendine yetecek kadar yeri yurdu olan adamı işe de memuriyete de almam. Karaca köy’de 100 dönüm arazisi var KPSS sınavına giriyor. 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..