Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '08

 
Kategori
Öykü
 

Akbil kaybetmek

Akbil kaybetmek
 

"...Umutsuzca sırama bakıyorum, yok. Tuvalette kullandığım kabine bakıyorum, yok. Yemekhaneye gidiyorum, çalışanlara soruyorum, yok. Sonra içinde 11 milyon olduğunu düşünüyorum. Sonra onu Karaköy'de çıkartırken sırada önümde olan 110 kişiyi düşünüyorum. Kaçı kaybetmiştir acaba benim gibi?

Sonra nasıl, nerede kaybetmiş olabileceğimi düşünüyorum, huzursuzluk her tarafımı kaplıyor. Okuldan çıkıp, vapur duraklarına doğru yürüyorum. Cebimden, daha önce hazırladığım 20 milyonu gişedeki bayana uzatıp 1.3 ytl'ye jeton alıyorum. Paranın üstünü alıp, saymadan cebime koyuyorum.

Akbilimi özlüyorum jetonu atarken. Sonradan düşününce hiçbir zaman aklıma gelmeyen, akbil basma eyleminin ardından çıkan o sesi düşünüyorum. Ama ben bastığımda çıkan, başkalarınınkinden değil...

Vapur hala bekliyor, ama giremiyorum, kalkmak üzere, kapılar saniyeler önce kapanmış. Hiç üzülmüyorum, zaten berbat bir haldeyim. Bir kişi daha var bekleme salonunda, onun uzağında bir yere oturuyorum. Mesafe koyuyorum araya, insanlar hep aralarına mesafe koyarlar, restorantta, otobüste, vapurda, pisuvarlarda işerken ya da...

Uzun bir bekleyiş başlıyor, basılan akbil seslerini duymamak için müziğimin sesini sonuna kadar açıyorum, kulaklarımın acımasına aldırmadan. Bateristin haşin vuruşlarından rahatsız olan insanları hiç umursamıyorum. Hatta yanıma oturan teyzelerden biri, kalkıp başka boş bir yere geçiyor.

Derken rock'n coke'ta tanıştığım kız geliyor salona, Şehnaz... İlkokul arkadaşlarımdan birinin adaşı olmasından ve o gece giydiği şapkasından etkilendiğimi hatırlıyorum. Bugün de o tarz bir şapka giymiş, saçları alnının bir kısmını açıkta bırakmış, gözlerindeki kaçamak makyaj onu masumlastırmış... Beni görmüyor, ben de yanına gitmiyorum, akbili var... Hem canım sıkkın, negatif enerji vermek istemiyorum, bir de hatırlamamasından korkuyorum...

Çantamın içine adamakıllı bakmadığım aklıma geliyor sonra. İçime bir umut doğuyor, ama orada olmama ihtimalini düşünüyorum bir de. Vazgeçiyorum, o esnada bakmıyorum, eve kadar umutla beklemek istiyorum, 'yatağıma dökerim bütün çantanın içindekileri' diyorum.

Vapur geliyor, kapılar açılıyor, Şehnaz'dan kaçacağım derken, onun 30'lu yaşlarda olgun bir 'kadın' olduğunu görüyorum, nedense üzülüyorum onun Şehnaz olmamasına, sanki yanına gidip küçük bir merhaba diyecekmişim gibi...

Vapurdan inip, uzun zaman sonra bilet atıyorum, makine bileti geri atıyor, bir daha deniyorum, bir daha, acemilik işte... İçimdeki küçük umut parçasıyla eve geliyorum. Montumu falan çıkarmadan, çantayı ters çevirip boşaltıyorum. Görünürde yok. Ders notlarının, kitapların arasına bakıyorum, yok. Tahmin ettiğim gibi...

Karaköy'de, önümdeki 110 kişiyi düşünüyorum tekrar. Kaçı kaybetmiştir acaba benim gibi?..''

(Yıllar öncesinden bir yazı. Şimdilerde okurken gülümsüyorum.)

 
Toplam blog
: 53
: 1499
Kayıt tarihi
: 17.10.08
 
 

*Liberal muhafazakar, oldukça postmodernist ve meritokrat bir gezgin  *Kuleli - Galatasaray - Boğ..