Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '18

 
Kategori
Futbol
 

Akhisarspor'un Başarısı Tesadüf Değil

Akhisarspor'un geçen sezon finale kadar çıkıp, Fenerbahçe'yi geçerek kupayı kazanması, bu sene de Galatasaray'ı penaltılar ile yenip, Süper Kupa'yı müzesine götürmesi tesadüf gibi gözüküyor değil mi? İki finalde, iki büyük takımı geçmek. Aslında değil. Hatta son derece beklenen bir başarı. Neden mi?

 

İSTİKRAR

Hayır başlığa bakıp yanlış anlaşılmasın, teknik direktör istikrarı olan bir kulüp değil Akhisarspor. 2012'de çıktıkları Süper Ligde, 7 teknik adam ile çalıştılar. Sırayla Hamza Hamzaoğlu, Mustafa Reşit Akçay, Roberto Carlos, Cihat Arslan, Tolunay Kafkas, Okan Buruk ve Saffet Susic teknik direktörlük yaptı. Bazıları sezonu dahi tamamlayamadı. 

Ama işin ilginç tarafı burada net bir istikrarsızlık içinden çıkan net bir istikrar var. 

Birincisi, teknik direktör kim olursa olsun, Akhisarspor aynı oyun felsefesi ile sahaya çıktı. Aynı sistem ve felsefeyi sahaya yansıttı. Hamza hoca ile başlayan kontraatak takımı geleneği, bazı istisnalar ile bozulmadı. R.Carlos ve Tolunay Kafkas'ta bazen sistem değişikliği niyetleri olduysa da, genelde aynı futbolu oynadı Akhisar. Bu hocalar ile toplam 204 maçta 68 galibiyet alınırken, bu 204 maçın en az 190'ında Akhisar aynı şablon, sistem ve felsefe ile oynadı. 

Bu istikrarın sonuçlara yansıması da istikrarlı oldu. İşte tablo:

2012/2013 sezonu 42 puan, 14. sıra, 2013/2014 sezonu 44 puan 10. sıra, 2014/2015 sezonu 38 puan, 12. sıra, 2015/2016 sezonu 46 puan, 8. sıra, 2016/2017 sezonu 48 puan, 7. sıra, 2017/2018 sezonu ise 44 puan, 11. sırada tamamladı ligi. Ortalama 43.6 puan almış her sezon. İşin ilginç tarafı bu 6 sezonda Akhisar 2015/2016 sezonu hariç her sezon tam 14 mağlubiyet almış. 

Bu durum bize Akhisar'ın bir futbol sistemi ve felsefesi olduğunu ve bunun teknik direktörler tarafından da sürdürüldüğünü gösteriyor. Bu tür gelenekleri genelde Premier Lig'de görmeye alışkınız ancak Akhisarspor'da bir futbol sistem ve felsefesi oturmuş durumda. 

Bu felsefe ise en çok kupa maçlarında işe yarıyor. Uzun lig maratonunda ortalama performans sağlayan bu sistem, kupa sistematiğinde çok işe yarıyor. Özellikle tek maçlık finallerde Akhisarspor, kendi kadro kalitesinin çok üzerinde takımları bu geleneğin getirdiği istikrar ile yenebiliyor. 

 

TRANSFER BAŞARISI

Akhisarspor bence son derece başarılı bir scouting sistemine sahip. Ya da doğru noktalara bakmayı biliyorlar. Özellikle Portekiz- İspanya hattından yetenekli ama kariyeri boyunca bir türlü potansiyelini yansıtamamış, kendini yeniden bulabilecek isimlere ulaşıyorlar. Transferde hem sisteme ve felsefeye uygun isimler transfer ediliyor, hem de son derece uyumlu bir kadro mühendisliği yapılıyor. Fenerbahçe'nin forvet transferinde beş senedir yapamadığını Akhisarspor sürekli yapabiliyor. İşte Gekas, sonra Hugo Rodallega, en son ise Seleznyov. Doğru santraforu sürekli buluyorlar, sürekli verim alıyorlar. Birde eski, formdan ve gözden düşmüş futbolculardan verim alma başarısı var ki, buna belki ayrı bir yazı bile yazmamız gerekir. Sanırım Manisa'nın havası ve suyundan olsa gerek. Bu şehir sanki futbola konsantrasyonu artırıyor. İşte Mustafa Yumlu, işte Lopes, işte Sissoko, işte Seleznyov, işte Bilal. Kendilerini adeta yeniden bulmuş gibiler. 

 

GALATASARAY

Fatih Terim'in takımı net olarak Fatih Terim takımları arasındaki defansı en zayıf Galatasaray. Defans dörtlüsü savunmadan çok hücum için yetenekli ve istekliler. Serdar, Maicon ileri çıkmayı seviyor, bekler Linnes ve Nagatomo da geri kalır değil. Terim'in sürekli hücum düsturu iyi, hoş ama bu dörtlü ile önde basarsanız, iyi kontraatak takımları canınızı yakar. 

Eğer Akhisaspor son vuruşlarda inanılmaz başarısız olmasaydı maç 4-0 bitebilirdi. 

Buna sadece Galatasaray risk aldı olarak bakamayız. Riski aldığınız dörtlü önemli. Galatasaray eskiden Terim dönemlerinde bu riski hangi tandemler ve geri dörtlüler ile alıyordu düşünürseniz, mevcut tandem ve dörtlü ile neden almaması gerektiğini anlarsınız. 

Önde son derece yetenekli ve güçlü oyuncular var. Ancak bu hücum hattının arkasına Fernado- Donk'u çekerek, savunma güvenliği sağlanmıyor. İkisi de ağırlar ve hızlı takımlar orta sahayı çok çabuk geçiyor. Arkaya adam kaçırma imkanı olanlar ise maç başı 4-5 pozisyon bulurlar. 

Terim bunları zaten görüyor. Amacı lig ise sorun değil, ligde Akhisar'ın yaptığını yapacak takım sayısı çok değil. Maksimum 3-4. Bunun haricinde Galatasaray'ın önde bastığı, pas yaptırmadığı ve sağdan soldan hücumlar ile kuşattığı çoğu takım Terim'in futboluna teslim olur. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi. 

Ancak mesele Avrupa'da başarı ise, bu sistem ve kadro ile o başarı gelmez. Terim eğer bunu biliyor ve bu sistemde ısrar ediyorsa buna strateji denir. Bu tür maçlar da kaybedilmesinde sakınca olmayan maçlardır. Ancak Terim bu sistem ile Avrupa'da da iş yaparım diyorsa, sonu büyük hüsran olabilir. 

 

MAÇTAN NOTLAR

Kupa maçı Terim ve Susic'in taktik mücadelesine sahne oldu. Tecrübeli Susic klasik Akhisarspor kontra futbolunu Galatasaray'ın zayıf olduğunu bildiği "orta alanda top kayıplarına zorlamak stratejisi" ile birleştirince, özellikle ilk yarıda çok etkili oldu. Maçın uzatmaya kaldığı dakikalarda da kontra atak oynayan Akhisar görece yaşlı kadrosuna rağmen ayakta kalmayı başardı. 

Terim ise hazırlık maçlarında nasıl bir sistem ile oynadıysa yine o sistem ile sahadaydı. Genelde tek santraforlu oyunları ve dizilişleri tercih etmeyen Terim'in, geçen sezon ve bu sezon bu şekilde oynattığını görüyoruz. 4-2-3-1'den ve tek forvet Gomis'ten verim almaması sonucu, Eren'i oyuna alarak 4-4-2'ye dönme hamlesi esasen sonuç verdi. Ancak Selçuk'un oyuna daha erken alınması daha üretken bir 4-4-2 olmasını sağlayacaktı. Selçuk'ta geç kaldı.

Galatasaray'da Nagatomo, Muslera ve Rodrigues'i beğendim. Eren'de bu hali ile Gomis'ten daha iyi bir görüntü veriyor. 

Galatasaray'ın Gomis ile kaçırdığı penaltıya aşırı anlam yüklemek yersiz. Komplo teorilerine gerek yok. Gomis mutsuz olsa da profesyonellik dışı davranmaz. Geçen sezon resmen takımı sırtlamış bir futbolcunun penaltı kaçırarak mesaj vermesi söz konusu bile olamaz.

VAR konusunda ilginç bir durum yaşandı. Hepimizin kırmızı kart olarak gördüğü o pozisyona Cüneyt Çakır VAR öncesi ve sonrası sarı dedi. Arkadaki futbolcunun Rodrigues'e yetişme şansını çok düşük görüyorum. Bence kartın rengi kırmızı olmalıydı.

Süper Kupa'yı kazanan Akhisarspor'u gönülden tebrik ediyorum. Bence 2 kupayla büyük iş yaptılar. Bence bu takımda Okan Buruk hocanın da büyük emeği var. Susic hoca sistemi ve felsefeyi bozmadığı sürece, bu takım istatistiklere göre ligde en az 44 puan alacaktır. Demek ki küçük bütçeler ile büyük işler başarmak mümkün. Diğer takımlara örnek teşkil etmesini temenni ederim. 

Başarı tesadüf değil, istikrar sonucu geliyor. 

 
Toplam blog
: 575
: 567
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

İlgi alanları ekonomi, para politikası, siyaset, edebiyat, futbol, Türk ve Ortadoğu Tarihi, AB ve..