Akıl farkı

Hayat… üç günlük… Dün, bugün ve yarından ibaret.  Esasında Allahın bizlere ikram ettiği bir nefesten ibaret. Rüya gibi. Bir varmış, Bir yokmuş.

 

Ölüm… Tek gerçek şey…Geçici hayattan ebedi hayata geçiş. Yüceler yücesi Mevlana kavuşmaktır,ölüm.

 

Akıl… İnsanoğluna nasip olan en büyük nimet. Diğer canlılardan ayıran en büyük özellik. Allah’ı idrak edebileceğimiz tek kullanabileceğimiz şey.

 

Beden… Et parçası... Allah-u Tealanın emaneti. Beden içerisine ruh ve akıl nimeti yerleştirmiş rabbimiz. Yüce rabbimize giden yolda bedenimizi emanet aldığımız dünyaya bırakıp rabbimize ruh ve akıl nimetiyle gideceğiz.Beden…Yemek,içmek,nefes almak gibi ihtiyaçlardan ibaret.

 

Ruh… Abdest almak, namaz kılmak ve hayata pozitif bakabilmek.

 

Ve kaptan akıl nimeti. Akıl Allaha ulaşmanın yolu…Hayata pozitif bakabilmenin yolu.. Beden ile ruhu yönlendirme yolu.Candan canana giden yol.

 

Beden, ruh ve akıl istişarelerinde birbirlerine şöyle seslenmişler.

 

Beden;

 

- Ey insanoğlu… Sen dünyaya misafirsin… Ebedi hayata göçtüğünde ben yine toprak olacağım. Topraktan geldim, toprağa döneceğim. Ha bir eksik, ha bir fazla.

 

Ruh;

 

- Ey Beden… Sen ki dünya hayatında yoldaş oldun bize… Mevla’ya ulaşmada sen bize elbise oldun. Seni bize emanet eden Mevla’ya hamdı senalar olsun.

 

Akıl;

 

- Ey beden, ey ruh… Ben sizin süsünüzün. Ben rabbimizin hâkimi dünya bahçesinin gülüyüm. Rabbimiz en çok insanoğlunu sevmiş ki beni ona nasip etmiş… Yoldaş etmiş. Beni kullanabilene Allah aşkı nasip olsun. Cennetin en güzel makamları nasip olsun. Yeter ki insanoğlu beden ile ruh arasında sıkışıp kalmasın. Yeter ki Allaha layık bir dünya hayatı sürdürebilsin ki yüce Mevla’nın huzurunda güneş ve ay gibi parlasın.

 

Allahın huzuruna varıldığı zaman işte o zaman beden de ruh da akıl da birbirini tamamlamış olur.