Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '13

 
Kategori
Felsefe
 

Akıl noksanlığı; delilik

Akıl noksanlığı; delilik
 

Bugün, toplumumuzun tamamını, hatta toplumların tamamını çok yakından ilgilendiren, kişisel ve aynı zamanda kamusal bir kavramdan bahsedeceğiz.

DELİ: Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun. Coşkun, azgın, çılgın. Manyak. Çatlak. Muvazenesiz. Kaçık. Bîhuş. Hasta. Divane. Sapkın. Anormal. Mütehassis. Feyezan. Heyecanlı. Taşkın. İnsan. Cesur. Sevimli. Akılsız. Delişmen. Aptal. Canlı. Coşku. Evecen. Sarhoş. Aktif. Sabırsız. Tez canlı. Telâşlı. Aceleci. Beyinsiz. Çocuk akıllı. Ahmak. Âşık. Bayılmış. Sapkın. Paranoyak. Psikopat. Çılgın. Raporlu. Dengesiz. Nevropat. Cinnet. Alışkın. Esir. Müptelâ. Tutkun. Rahatsız. Hastalıklı. Keyifsiz. Sağlıksız. Mariz. Musap. Vurgun. Bağlı. Algın. Hayalifener. Beceriksiz. Güçsüz. Yoksul. Zavallı. Etkisiz. Kabiliyetsiz. Marifetsiz. Cebbar. Seyyare. Uydu. Dirayetsiz. Akılsız. Güçsüz. Sakar. Zayıf. Yenik. Başarısız. Ebleh. Gafil. Budala. Bilinçsiz. Ferasetsiz. Aldanç. Geçimsiz. Beberuhi. Kendi kendini idare edemeyen. Rüşt sahibi olmayan, bakıma muhtaç,çocuk.Alık. Kavrayışsız. Rabıtasız. Açıkgöz olmayan. Düşüncesiz. Münasebetsiz. Saf. Şaşkın. Çolpa. Bön. Hamakat. Noksan. Ayıplı. Kabahatli. Belâ. Eksik. Engelli. Arızalı. Kusurlu. Yanlış. Çürük. Bozuk. Kırık. Muallel. Cehennemlik. Fermanlı. Kötü. Kirli. Sabıkalı. Tutuklu. Davalı. Fail. Töhmetli. Günahkâr. Mücrim. Serseri. Gammaz. Sahtekâr. Haramî. Külhanbeyi. Yalancı. İkiyüzlü. Soyguncu. Düzenbaz. Kumarcı. Düzenbaz. Haraççı. Madrabaz. Eşkıya. Dalavere. Fişli. Sicilli. Lekeli. Mimli. Ünlü. Damgalı. Mahut. Haylaz. Hippi. Zıpır. Çakal. Habis. Melun. Alçarak. Faziletsiz. İffetsiz. İstismarcı. Şerefsiz. Erdemsiz. Şerir. Aşağılık. Çeper. Muhannet. Bednam. Namussuz. Kapaksız. Hamiyetsiz. Sefil. Amansız. Haysiyetsiz. Pespaye. Onursuz. Alçak. Soysuz. Küstah. Tahammül edilemez. Sıkıntı verici. Tahammülfersa. Mukassi. Dayanılmaz. Bunaltıcı. Sıkıcı. Kasvetli. Öldürücü. Çirkin. Bet. Bakımsız. Kıyafetsiz. Badanasız. Boyasız. Cılk. Aksak. Şekilsiz. Çopur. Ucube. İğrenç. Antipatik. Soğuk. Antipatiğ. İtici. Nursuz. Ruhsuz. Soğuk. Bulanık. Buz gibi. Sinir. Donyağı. Buzdolabı. Ukalâ. Karakoncolos. Galiz. Kubat. Sakil. Amorf. Karmakarışık. Dolaşık. Girift. Başıbozuk. Emekli. Kaidesiz. Darmaduman. Çetrefilli. İntizamsız. Nizamsız. Dağınık. Akortsuz. Gayrimuntazam. Bulaşık. Pis. Mundar. Çapaçul. Beynamaz. Paslı. Mikrop. Beter. Olumsuz. İngin. Fena. Besbeter. Kargışlı. Perişan. Tarumar. Viran. Bakımsız. Buruşuk. Ekşi. Eski. Deforme. Çarpık. Kesik. Sevimsiz. Eğri. Belirsiz. Tekinsiz. Zor. Esrarengiz. İsyankar. Yöntemsiz. Karambol. Küfelik. Yüklü. Eyyamcı. Uçarı. Zampara. Şehvanî. Şehvetli. Hızlı. Sürtük. Fıkırdak. Harfendaz. Çapkın. Kütük. Gibi. Mest. Uykulu. Sabahçı. Körkütük. Ayyaş. Yorgun. Güçsüz. Ehliyetsiz. Zilzurna. Matiz. İçkili. Dumanlı.Aşırıya. Kaçmış. Olan.Aşırı. Sevinç ya da aşırı korkudan akıl melekelerini yitimiş olan kimse.Sevda, korku, zekâda,duygularda aşırılık sahibi. Akıl açlığı olan kimse. Kendini aşmış olan kimse.

MECNUN: Cinlenmiş,cin çarpmış kimse.Çıldırmış, deli. Karasevdalı. Akıl açlığı olan kimse. Tımarhanelik , sapkın.

Cu: Açlık,acıkma.Arama,araştırma,inceleme.Arama yapan, araştırmacı. Nehir, çay,akarsu.

Cüce: Yavru,cüce,küçük,civciv,cinn.

Divane: Mecnun,deli,aklı başında olmayan.

Div: Dev.Şeytan.Cin.

MECNUN: Büyük mecliste,Hakk divanında olan, sevilmiş,seçilmiş kimse.Aşık,maşuk.Cana gelmiş, mayalanmış, kıvama gelmiş, âdemoğlu.Şeytani hilelerden haberdar edilmiş olan,İnsanoğlu.İlahi aşka kapılmış,Tanrı’nın zırhını kuşanmış olan kişi.

Bu kişi sağlıklı,normal bir bünyeye sahip olmadığından hastadır aynı zamanda. Neye yahut kime mecnun ise,iradesi tamamen onun elindedir. Yaptığı, işittiği, hissettiği yaşamı kendine ait değildir.Bağımsız,hür,irade sahibi değildir.’İçine cin kaçmış’, ’Delidir, ne yapsa yeridir’. Tamamen iyileşinceye, iyi oluncaya, iyilerden oluncaya dek bakıma muhtaçtır, rüşt sahibi, akıl baliğ bir vasiye ihtiyacı vardır. Vasi, ehil olmalıdır mutlaka. Aksi halde, ’Himmete muhtaç dede aleme himmet ede’. Tilkiye tavuk, kendini doktor zannedene hasta teslim edilirse ‘vay halimize seyret sen cümbüşü’.

ÇARE
Paratoner misali,toplumun tüm kötülüklerini kendinde toplamış olan mağdur kişi, merhametinin enginliği dolayısıyle bu hastalığa yakalanmıştır aslında. Ölçüyü kaçırmıştır. Hayır ve hasenatın, geniş gönüllülüğün,iyi olmanın da mutlak bir sınırı vardır. Haddi bilmek, elzemdir. Aksi halde öncelikle kendimize zarar veririz. Oysa, Yaratıcı kendi nefislerimize zarar vermekten bizi men etmiştir. Anlayacağınız, asıl hasta olan ve maalesef hastalığının farkında olmayan biziz. Deli teşhisi konulmuş olan masum, bizatihi toplumun aynasıdır. Şaşırmayın aynaya bakıyoruz, hatta şaşırın hem de ziyadesiyle ki, ne kadar bakarkör olduğumuzu görebilelim. Kendi özümüze namuslu olalım lütfen, birazcık. İşte hastalığın devası;

Evvela biz iyilerden olacağız. Çok zor değil, az biraz vicdan, bir tutam merhamet ve bir tatlı kaşığı menfaatte ölçü. Empati özetle.

"Bana ne?’’ Eyvallah…Tercih sizin. Cennet de buradan cehennem de.

Edep müstesna,her bir şeyde sınır vardır.Edebin hakikati de, Cenabı Allah’ın hakkıyla bilinemeyeceğinin ikrarıdır. Zira O sonsuz bir alemdir. Bizler ise aciziz nihayetinde."Abduhu ve Resuluhu’’. Kulum öncelikle, sonra resulüm. Ya Rabbi sana karşı, senin huzurunda haddimi bilirim, demektir. Bunun ispatı nedir? Tabii ki, emredileni yapmak, yasaklarından kaçınmaktır. Ve manevi ve maddi kazanç temininde aşırılıktan uzak durmalıyız. 'Obezitenin her türlüsü zararlıdır', bunu da asla unutmayalım.

‘’Hastalanmayan canda hayır yoktur’’ hadisi ile şunu anlıyoruz ki, hasta olan kişi aynı zamanda hayırlı bir kişidir. Hasta kulu ziyaret Cenabı Allah’ı ziyarettir. Varın ötesini düşünelim hep beraber.

 Hastanın kalp gözü açık olur.Ø
 Altıncı hissi kuvvetlidir.Ø 
 Hassastır, kırılgan,alıngandır.Ø
 Denileni değil,denilmek isteneni anlar ve buna göre tepki verir.Ø
 Ariflerdendir.Ø 
 Ancak, reşit olmayan bir çocuk kalbi taşır, gönlü çok yumuşaktır aslında.Ø
 Duygularını tam olarak ifade edemez.Ø
 Daha ziyade ani tepkilerle kendini anlatmaya çalışır.Ø
 Tahammülsüzdür.Ø
 Beyin melekeleri kemal değildir.Ø 

Hasta hesaba çekilmemeli. Yerli yersiz sorgulamalarla bunaltılmamalı. Anlayışlı olunmalı. Unutulmamalı ki, bilinci yerinde olmayan bir bebek ile muhatap olunmaktadır.

Hasta kısmi zamanlı ve takip edilmek koşuluyla uzman yetkililerin öneri ve kontrolünde toplumdan tecrit edilebilir.

Tabii ki hasta yakınları aynı zamanda hastanın bir an önce şifa bulması için ‘ŞAFİİ’ olan Allah’a dua etmelidirler. Zira nihai ve en merhametli merciidir Yaratıcı.Şifayı da yaratan, yaratacak olan O’dur.Biz yalnızca ararız ve sebeplere sarılırız.

Şifası olmayan hastalık yoktur.Yeter ki ümidimizi yitirmeyelim.

TEDAVİ

I. Zihinsel faaliyetlerini geliştirmeye yönelik aktivitelere ihtiyacı vardır. Bilinci aktive edebilecek egzersizler yaptırılmalıdır hastaya.

II. Moral motivasyonu yüksek tutulmalı tabii ki.

III. Bakıma muhtaç bir bebek hassasiyeti ile yaklaşılmalı hastaya, nüfus cüzdanı yaşı kaç olursa olsun. 

IV. Yaşıtlarından beklenilen sorumluluklar hastadan beklenilmemeli.

V. Alanında uzman olan ilgililerin tıbbi, bitkisel her türlü blisel tedavi seçenekleri mutlaka dikkate alınmalı. Hastanın özellikle, kan değerleri ölçülmeli ve tahammül düzeyini öğrenebileceğimiz testler yapılmalı. Çünkü akıl ve ruh sağlığı bozukluğu tedavisinde maalesef genel yaklaşım, hastalara depresyon ilaçları reçete etmekten öteye geçememektedir. Oysa ruh, akıl ve vücut kimyası birbirinden bağımsız düşünülmemeli, geçici, pansuman tedavilerden öte iyileştirmeye yönelik tedavi yöntemleri sunulmalıdır.Virane olmuş olan kimyasal yapı taşları yeniden örülmelidir.

VI. Şayet, hekim gerçekten alanında uzman ise ve başarabileceğinden kesinlikle emin ise, binanın yıkılıp yeniden inşası en kalıcı seçim olacaktır. Ancak, bu tedevi metodu aynı zamanda riskli bir yöntemdir. Geri dönüşüm sağlanamama ihtimali yüksektir.

VII. İyi niyetli yaklaşımlarda olsa, her akıl verenin önerilerine kulak asmamalı hasta. Nezaketle,"HAYIR" diyebilmeli. "BİLMİYORUM", "HAYIR" sözcüklerini kullanması hastaya sık sık telkin edilmelidir.

VIII. Hastalığa sebep olan kişi, şey ve unsurlardan uzak tutulmalı ve dahi tüm bunlar gönlünden çıkarılmalıdır. Tıpkı virüs bulaşmış bir bilgisayarın temizlenmesi işlemi gibi. 

IX. Hastanın yapması elzem olan uygulamalarda ısrardan kaçınılmalı, ikna metodu tercih edilmelidir.

X. Hastadan menfaat temini düşünülmemeli, aksine iyi niyetli, dostça yaklaşılmalı ve dahi imkânlar dahilinde ihtiyaçları karşılamalıdır. Şayet bu yapılamıyorsa en azından hasta rahatsız edilmemelidir.

XI. Hasta yakınları özellikle, nezaket, şefkat, merhamet ve insaf ehli olmalıdırlar.

XII. Hastada ‘Ben’ duygusu geliştirilmelidir. Kendisine öncelik tanıması gerektiği öğretilmelidir.

XIII. Gülmek, latifeli sohbetler hastaya iyi gelir.

XIV. Esasında çok hassas olan kalbi biraz kirletilmeli. Çok gülmek, ağır yağlı yemekler gb. (denge korunmak şartıyla) "Önce kirlen, sonra temizlen".

Toplumsal ölçü ve haddini bilme temennisiyle hoşçakalın, sağlıcakla kalın.

Kaynakça:
1- Osmanlıca Türkçe Lügat – Mevlüt KARACA ‘Hisar YAYINEVİ’
2- Türkçe Sözlük- Türk Dil Kurumu YAYINLARI
3- Kanar Arapça Türkçe Sözlük – Prof. Dr. Mehmet KANAR ‘SaY’
4- Öz Türkçe Sözlük – Ali PÜSKÜLLÜOĞLU ‘ABC’
5- Mikrosoft Word Sözlüğü

 
Toplam blog
: 635
: 614
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Şiiri, yazmayı seviyorum..hepsi bu kadar.. ..