Akıl tutulması ve Akil Adamlar...

Akıl akıldan üstün değil, akıl akıldan noksandır…

Kullanıl(a)mayan akıl da bir işe yaramaz…

Akıl tutulması kavramı özellikle son yıllarda siyasal ve sosyal yaşamda çok sık kullanılan bir kavram haline geldi…

Âşık olan birinin aklının bir süre seyahate çıkması da bir ölçüde kişisel akıl tutulmasıdır…

Konumuz kişisel akıl tutulmaları değildir… Toplumsal akıl tutulmasıdır…

Önceleri açılım deniyordu, şimdi adı “süreç” oldu… Neyin ne olduğunu ne olacağını ve neyin süreci olduğunu halkımız tam olarak bilmiyor… Çünkü bu konuda tam bir açıklık politikası yok… Kapalı kapılar ardında ne pazarlıklar yapılıyor neler konuşuluyor kimse bilmiyor… Kimsenin tam olarak bilmediği sürece dair anketler yapılıyor… Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç sürece destek verenlerin oranının % 58 olduğunu açıkladı… Ne olacağı bilinmeyen sürece destek olanların veya olmayanların oranını düşündüğümüz zaman halkımızın aklının tam olarak karıştığını söyleyebiliriz… Yeni moda söyleyişle bir akıl tutulması yaşanıyor…

Anlaşılan o ki: AKP, sürecin işleyişiyle birlikte kamuoyunun da nabzını tutmaya çalışıyor ve toplumu sürece hazırlamaya çalışıyor… AKP’nin de, bu konuda rahat olmadığı, tedirgin olduğu, oy kaygısı taşıdığı belli oluyor…

Büyükşehir Kanunu, yasalaşma sürecinde “Eyalet sistemine geçiş olarak adlandırılmış ve çok eleştirilmişti… Başbakan, Osmanlı Dönemini örnek göstererek, Kürdistan ve Lazistan’ın o dönemlerde birer eyalet olduklarını söylemesi ve eyalet sistemini övmesi, Eyalet sistemine geçileceğinin bir işareti gibiydi…

Sürecin oluşumuna ve gelişmesine katkı sağlayacağı düşünülen “Akil Adamlar” ile ilgili basınımız da her gün isim tahminleri yapılıyor…

Akil Adam dendiği zaman aklımıza, tecrübesiyle, bilgisiyle, sözü dinlenen, toplum tarafından sevilen, sözlerine değer verilen, sağduyulu kişilere geliyor… Her ne kadar “Adam” deniliyorsa da bayanları da içine alıyor…

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in 2011 yılında “Akil Adamlar” önerisini kendilerinin getirdiğini söylemesi, CHP’nin de bu konuya olumlu baktığının bir göstergesi oluyor…

Akil Adamların akıl tutulmasına yakalanmamış, özgürce düşünebilen, bu ülkenin gerçeklerini bilen, bu yönde önemli tecrübeleri olan, ikna edebilme yeteneklerine sahip deneyimli kişilerden seçilmesi gerekiyor…

Bu konudaki asıl sorun Akil Adamların bir siyasi partinin görüşlerine, direktiflerine göre değil de kendi özgür düşünceleriyle konuyu yorumlayarak ortak bir yol bulunmasını katkı sağlayabilmeleridir…

Bu konuda da kafa karışıklıkları devam etmektedir…

Öncelikle akil adamları kimler belirleyecek seçicileri kimler olacak…

Akil adamların aldıkları-alabilirlerse- ortaklaşa kararların uygulanabilirliği nasıl olacak…

Meclis içinden de “Akil Milletvekilleri” oluşturulabilir…

Görüldüğü gibi yol haritası denen süreçte de kafa karışıklığı devam ediyor… BDP’lilerin sık sık dillendirdikleri gibi cin şişeden çıktı, artık içeriye girmeyeceğine göre çözüm yollarının bulunması gerekiyor… Toplumumuzun nabzını tutan kamuoyu yoklamaları da toplumun terörden bıktığını, toplumların birlikte yaşayabileceği yeni birliktelik için sürece destek oldukları görülüyor…

Asıl bilinmeyen sürecin ne olduğu ve nereye varacağıdır… İmralı tutanakları bu konuda kısmen ipucu veriyor… Toplumların birlikte yaşamaya dair isteklerinin güçlü olması, kültürel hakların özgürce kullanılmasına yönelik değişimlerle ilgili bir sonuca varılmasıyla çözüme ulaşılması tahmin ediliyor…

Tüm bunlar birer varsayımdır… Siyasilerin aklının karıştığı gibi toplumumuzun da aklı karışmış durumdadır…

Toplumun akıl tutulmasına, "Akil Adamlar" nasıl bir katkıda bulunacaklar hep beraber göreceğiz...