Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '08

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Akıl ve kalbin dengesi

Akıl ve kalbin dengesi
 

Bir baba, çocuğunu yetiştirirken ona hep, “ Oğlum bu şekilde davranmaya devam edersen adam olamazsın! ” der. Hâlbuki çocuk çok başarılıdır ve eğitim sürecini başarı ile tamamlamıştır. Başarılarından dolayı bir şehre vali olarak atanır. Atandığı makamın koltuğuna otururken, babasının “oğlum sen adam olamazsın” sözleri kulaklarında çınlar. Babasının bu sözünün ne kadar yanlış olduğunu göstermek için, emrindeki birkaç kişiye babasının adresini verir ve onu valilik makamına çağırtır. Babası, bir süre sonra makama gelir. Valilik makamında oturan dünkü çocuk, babasına seslenir “ Baba, hani ben adam olamazdım. Bak koca bir vali oldum. Gördün mü?” der. Baba, acı bir tebessümle oğluna bakar : “ Oğlum, ben sana ‘vali olamazsın’ demiyordum ki... Ben sana ‘adam olamazsın’ demiştim. Eğer adam olabilmiş olsaydın, babanı ayağına çağırtmaz, bir vefa borcu olarak kendin benim yanına gelirdin.” der.

Her şey akıl ve mantıkla mı çözülüyor acaba? Hani deriz ya, “Çok Akıllı Adam” ya da “ Çok mantıklı bir insan ” diye… Gerçekten çok akıllı ve mantıklı insanlar hayatta başarı ve mutluluğu yakalamış ya da kişisel mükemmelliğe ulaşmış insanlar mıdır? Eskiler hatırlar; “Uzay Yolu” filmindeki Mr. Spock’u… Her olayı mantık çerçevesinde yorumlayan bir deha olarak hatırlarız onu… Ancak iş duygusal tecrübeye geldiği zaman pek de başarılı olduğu söylenemez…

Akıl ve mantık tabii ki yaşam sürecimiz açısından çok önem taşımakta… Ancak, insanın yaşamını verimli ve güvenli bir şekilde sürdürebilmesi açısından sadece mantık yetersiz kalmakta… Salt mantıkla hareket eden bir insanı, programlanmış bir bilgisayara, bir robota benzetmek mümkün… Nasıl programlanmışsa öyle hareket eder. Alternatifleri, yine kendisine yüklenen program çerçevesinde seçebilir. Peki ya sevmek, üzülmek, sevinmek, mutlu olmak, öfkelenmek, şefkat duymak, hissetmek, sezmek, aşık olmak, nefret etmek, niyet etmek, heyecanlanmak, coşmak, korkmak, cesaretlenmek, empati duymak, hayal etmek, rüya görmek, dua etmek, huzur bulmak, mutlu olmak, mutsuz olmak, vicdan sahibi olmak, ilham almak gibi yaşanan gerçekleri nereye koyacağız?

Çok mantıklı bir adam, her zaman çok şefkatli bir adam mıdır? Ya da çok mutlu mudur? Her zaman akıllı ve mantıklı olan bir insan her zaman cesur mudur, ya da insanlarla duygusal empati sağlayabilir mi? Çok akıllı ve mantıklı bir patronunuz ya da müdürünüz, pekala duygusuz ve zorba biri olabilir… Kendisini her görüşte, saçlarınız (elektriğe tutulmuş gibi ) diken diken olabilir; nefret duygularınız kabarabilir. Öğrencilik yıllarınızda çok bilgili, akıllı ve mantıklı bir öğretmeninizin dersi pek de zevkli geçmemiş olabilir ya da o çok mantıklı öğretmeninize bir türlü ısınamamış olabilirsiniz. Buna karşın aklını, mantığını, duygusal zekâsını ve vicdanını dengeli bir biçimde kullanabilen, insanlarla sıcak ilişkiler kurabilen, empatik ve lider özellikli bir öğretmeninizden gördüğünüz sıcaklık ve ilgi sayesinde çok daha mutlu ve verimli anlar yaşamış olabilirsiniz.

(devam edecek...)

Bu yazı, eş zamanlı olarak, www.gelisimbahcesi.com adresinde yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 63
: 1536
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

1968 yılında Üsküdar'da doğdum.İlk-Orta öğrenimimi Almanya'nın Hof/Saale kentinde tamamladım.Lise ve..