Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '14

 
Kategori
Deneme
 

Akılcı çelişki

İnsanoğlu ölümden gerçekten korkuyor mu? Bir türlü karar veremiyorum... Zararlı her şeyi bu kadar rahatlıkla kullanan insanlar nasıl ölümden korkuyor olabilir ki? Yoksa bilinçaltında gerçekleşmiş bir yaşamdan uzaklaşma isteği mi bu insanoğlunda ki? Ne yani hayvanlar bizden daha mı zeki???

E ama biz insanız düşünüyoruz???

Acaba biz doğru düşünmeyi bilmiyor muyuz???

Doğanın özünde yaşayan canlılar yani hayvanlar ölüm tramvasıyla yaşıyor evet ama insan buradan çok uzaklaşmış... Ben hiç öldürücü bir şeye rahatlıkla yaklaşan bir hayvan görmedim örneğin, hayvanlar her zaman korunm güdüsüyle irkilerek yaşar...

İnsanoğlu perişanlaşıyor gittikçe... Madde kullanıyor( alkol, sigara vss), doğanın dışında yaşıyor, sadece tv seyredip oyun oynuyor, saatlerce telefon kullanıyor, spor yapmıyor ama sürekli maç izliyor, trendleşmiş anlayışlar dışında düşünmüyor, doğadan uzak ve sürekli problemleri var, hep araba kullanıyor yürümüyor ,en büyük ilgi alanı diğer insanların yaptıkları boş şeylerle ilgilenmek olmuş... Olmadı bir ara davranış sergileyelim günü kurtaralımdan başka ne yaşıyor bu zavallı insanoğlu?İkili ilişki problemleri var, sex problemleri var, doğru yemek yemeyi bilmiyor; tıkınıyor, yalnızlık tramvası büyüyor ve büyüdükçe saldırganlaşıyor. Hep yanında tutmak istedikleri için kavga ettikleri var... Bir şeylere sahip olarak mutlu olacağını zannediyor ve bütün anlayışları daha da pahalı daha da lüks şeylere sahip olmaya dönüşüyor, ve tüm mutsuzlukların içinde son avuntusu ise ortalamanın biraz üzerine çıktıysa kendine göre olan akılcılık anlayışında... Bunlar mantıklı diyor sorduğun zaman... Ben anlamıyorum ki nedir bu mantık! Bu kadar sağlıksız bu kadar mutsuzluk bu kadar yalnızlık çekilince mi oluyor bu mantık???

Kısmen haklı; ne yapsın elbet bir yerden avutacak kendisini. Öz yapısı olan yaşam boyu öğrendikleri yani egosunu kendisi seçmedi ki, sadece ona sunulan bir ton şeyden bir kısmını öğrendi ve oluştu...

Bu yoldan tek çıkışın tek çıkışın rekabet olduğunu zannediyor, güç ve zenginlik ile mutlu olunur zannediyor... O kadar zavallı ki sürekli onaylanmaya ve övülmeye ihtiyacı var, çünkü inanmak zorunda birşeyler yapabildiğine, çünkü kendisi bile tamamen tatmin olmuş değil. Çünkü, bilmese bile hissettiği bir şeyler var hep eksik olan...

Siz hiç en iyi muzu ağacın tepesinden koparabildi diye alkışlanan bir maymun gördünüz mü?

Üreme, barınma, beslenme ve ulaşım için gerekenin birazda zevklendirilmiş keyif ile orantılanmış olanın dışında madde ne kadar mutluluk getirebilir ki???

Dünyanın en zengin en güçlü insanlarının yeee oley yaşaşın! diye her gün mutluktan zıpladığını mutluluktan dans ettiğini düşünmüyorum ben, güç ve zenginlik yıpratıcı ağır sorumluluklardır. Güç ve zenginlik sürekli seceresi hesabı tutulmak kontrol edilmek geliştirilmek gibi insanüstü fedakarlıklar gerektiren durumlar.. İnsan bunlarla uğraşırken ömrü yıprana yıprana biter..

Fakat üretme tutkusu olanları ve bununla mutlu olanları daha ayrı değerlendirmek lazım...

 Asıl olan ''Doğadan Kopuş'' insanoğlunu tamamen karanlığa itmiş... Çıban başı büyük sorun bu, gerisi bu büyük eksikliğin yayılımı... Doğadan kopmuş bir akılcılık yaşıyor kendince kısmen insanoğlu, ama bu akılcılık denilen şey nedir diye de sorgulamaya başlamış olmalı ki akılcı davranmayı da seçmiyor bir çok şey de; hem bahsettiği hem uygulamadığı kendi akılcılık kavramları ... Seçse ne olacak bir bakımada, korkusunu bu denli dile getirirse ne olur? Onu çok evhamlı olmak ile yargılacak bir anlayış çıkacak karşısına... Neydi o hatta bir adı da vardı pskiyatrik bilimde bu hastalığın...

Baksanıza hayatın genel akışı insanı aslında kendisini çoğunlukla öyle kabul etmese bile, ne kadar kaderci olmaya itmiş... Çünkü doğduğundan beri ona asıl korkması gerekenlerden korkmaması söylenmiş, ya da çoğunluğun uyguladığı şeylerin doğru ve akılcı olduğu inancı..."Herkesin yaptığını yap. yapmadığını yaparsan komik duruma düşersin" algısı oluşmuş..."Bir de evham yapma çok düşünme ve kaderine razı ol" anlayışı salgındır insanoğlunda. Bir tek akılcılık olarak kabul ettiği sözde entellektüelleri var bu insanoğlunun hep örnek aldığı, sürekli sözlerini dinlediği...İşte orası çok ironik...Fanatiklik uykusu konusuna hiç girmiyorum bile...Akılcılar...:)))) Ah bu akılcılar...Bir de başka akıl beğenmezler mi:)Evet bence de akıllı olsunlar tabi:)))

Sen akılcı olma sevgili insan, sen sadece doğaya ait olduğunu anla, doğaya dön, doğa da seni sağlıklı ve mutlu edebilecek her şey var, doğaya ve doğana dön, bırak sen akıllı olma, akıllı oldukça komik duruma düşüyorsun aslında ve çaresizleşiyorsun içinden çıkılmayacak haldesin, bir haline baksana... Tabi kısmen ben de....

Ben artık en büyük şanssızlığım kocaman bir kütüphanesi olan bir kasabada doğmuş olmamam diyorum....

Ayça Marangoz Coşar

 
Toplam blog
: 156
: 390
Kayıt tarihi
: 04.10.13
 
 

Ayça Marangoz Coşar, Üniversite, Akademi istanbul, Gazeteci Abbas COŞAR , Mektebi Mülkiye, Ye..