- Kategori
- Siyaset
Akıllara zarar dış politika
Devletler kendi hükümranlık alanlarını korur; zaten bunun için devlettirler. Şu ya da bu devletin yöneticilerinin iyi veya kötü olması hükümranlığın korunmasıyla ilgili değildir.
Devletler hükümranlık için, ordularda bu hükümranlığı korumak için vardır. Hükümranlığa gelen tehditin içerden veya dışardan gelmesi bu gerçeği değiştirmez.
Esat Suriye'de bütün devletlerin yaptığını yapıyor. İster adına Esat, ister Eset deyin bu da gerçeği değiştirmez.
Diğer taraftan "devrim" kelimesi muhaliflerin dilinden düşmüyor. Kimsede çıkıp; siz devrimden ne anlıyorsunuz, devrim anlayışınız nedir; Esat rejiminin yerine neyi koyacaksınız, diye sormuyor. Radikal islamcısından liberaline, herkesin devrim anlayışının farklı olduğunu biliyoruz. Şayet Esat giderse, arkasından bu farklı anlayışların kavgasına tanık olacağız.
Suriye'de kalkışmanın başladığından bugüne kadar yirmi binden fazla insan öldü, üzücüdür. Bu ölümlere karşı çıkmak, durdurulması için çaba harcamak insani ödevdir de... Yalnız, kendimize, Irak'ta bir milyondan fazla insan öldürülürken neredeydik, sorusunu sormalıyız.
Irak savaşında, Irak halkından yana savaşa taraf olmayanların Esat'a söz söylemeye hakkı yoktur.
Dünyanın hükümranları Ortadoğu'yu, daha doğrusu eski Osmanlı coğrafyasını kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendiriyor. Bu şekillenmenin içinde ne yazık ki, Türkiye de vardır.
Amerika yetkilileri yirmiden fazla ülkenin rejimi veya sınırlarının (Türkiye dahil) değişeceğini açık açık söylemişlerdir.
İran Genelkurmay Başkanı'nın "Sıra Türkiye'ye gelecek" demesini düşmanlık olarak algılamayın. Türkiye böylesi bir riskle karşı karşıyadır. Aynı konuda Öcalan; gelecekte Türkiye'ye Yugoslavya tarzı bir müdahalenin yapılabileceğini söylemişti. Bunu neden dikkate almalıyız? Çünkü müttefikleri Öcalan'ı Türkiye'ye teslim ettiler; o da ihanete uğramasının karşılığı olarak bu planı deşifre etti.
Dış müdahale olmaksızın Esat'ın devrilemeyeceği görünüyor. Esat'ın, henüz ordusunun % 8 kapasitesini kullandığı söylenmektedir.
Hükümetin Suriye konusunda taraf olması, multecileri bahane ederek Suriye içinde güvenli bölgeler oluşturma düşüncesi anlaşılır gibi değildir. Esat, dış müdahaleye karşı kimyasal sılah kullanacağını söylemekten çekinmemiştir. Esat, geri dönülecek yeri çoktan geçmiştir. Kaybedeceğini anladığı anda, kimyasal silah kullanmaktan da çekinmeyecektir. Ne tür bir ulusal çıkar uğruna böçlesi bir riski aldığımızı sormak vatandaş olarak herbirimizin hakkıdır.
Türkiye nasıl İkinci Dünya Savaşı'nın dışında kalmayı başardıysa, kaynayan bu cadı kazanın dışında kalmayı da başarabilmelidir. Hükümet daha geç olmadan, akıllara zarar bu dış politikayı değiştirmelidir.