Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Akılların keskinliği

Kimse aklının çokluğuya övünmesin, akıl keskin bir bıçak gibi bazen kendisine de zarar verebiliyor. İnsan denilen nesne, kendi aklıyla beraber başka akıllarında etkisi altında kalmakla, akıllılık mı ediyor yoksa kötü mü ediyor, onun cevabı aklını bu iki yönde kullanmaya çalışan insanlarda saklıdır. Kimileri için müşavere hayatın kaçınılmaz bir parçası, beyin fırtınasının daha sosyalleşmiş halidir. Kimileri içinse muteber ve geçerli olan sadece kendi doğrularıdır yani aklının kestirebildiği doğrular... Kurulmuş bir dünya düzeninde insan bazen bu kurulu düzeni bile anlamakta ve ayak uydurmakta zorluk çekmektedir. İnsan doğrularını doğrulamaya çalışırken düzenin yanlışlarına kucak açıp gidebiliyor.

Hiç ama hiç aklımızın ucundan dahi geçmeyen, kader dahilinde olması muhtemel olarak gözümsenmeyen bir fenomenin akılla paylanacak ve şekillendirelecek hiç bir tutar tarafı yoktur. Bazen bir strateji bile, künde uğrayabilir. Akılların vereceği bu uzun vadeli ve çok amaçlı plan dahi gerçekleşemeden, bir hayal olarak uçup gider. Peki bu aklın keskinliği denilen ve insanlarda büyük bir maharet gibi gösterilen övünç kaynağı haline gelen şey, neden insanlar arasında müsavi bir duruma sahip değil. Bunun sorgusu kendi cevabında gizlidir. Yaratılış hikmeti denen şey, yine devrede ve insanların fiziki farklılıklarının yanı sıra akıl farkı da olmuştur. Yaratılışta ben o kadar da büyük bir akıl farkı ortaya çıkacağına inanmıyorum, sonuçta insanlar kendi çalışmalarının neticesinde bir şeyler ortaya koyabilirler. Dehalık olsa dahi, çalışmadan ortaya çıkmayacağı hepimizin bildiği bir gerçektir. Yine de aklın keskinliği bir yerlerde bir fark ortaya çıkarıp, insanlar arasında da bu farkı her zaman meydana getirmeyi başarıyor. Belki bu fark iş hayatında, bilim hayatında, edebiyat hayatında olabiliyor. Yine de, bazı insanlarda bir farkın olması mı yada bu farkın olması için diğerlerinden farklı bir şekilde çalışılması mı bu farkı doğuruyor.

Çalışmanın da bir ilham işi olduğuna inanıyorum. İnsanların içlerinden gelen her istekle beraber, bir şeyler yapmaya çalıştığı gibi. Gönlümüze damlayan bir sevgi nasıl insan üzerinde duygusal etkiler bırakıyorsa, aklımızın keskinliğine takılan bir mesele de çalışmamız için gerekli ilhamı barındıracağına inanıyorum. Kimseler otursun kuram geliştirsin demiyorum, zaten bu yaratılış itibariyle her kişi de mevcut olmayabilir. Tıpkı şimdi profesör ünvanı alıp da herhangi bir buluşun yada kuramın altına imza atamayan akademisyenler olduğu gibi. İnsan, kendi zihninin etrafında kuşatılmış bir benlik gibi görünse de , aslında onun çalışmasını her zaman destekleyen bir ilhamın olması gerekiyor. Profesörlerin buluş yapması ya da yapmaması meselesinden ziyade, her insan için farklı bir yetenek oluşudur. Bütün mucitlerin üniversitelerde hoca olmasını geçin, üniversite dahi okumadığı gibi...

Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi:”akıl akıl olsaydı ismi gönül olurdu- Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu.” İnsanın aklı nasıl bedeninden soyutlanmışsa, manevi olarak da belirli etki ve etkenlere sahip olması da normaldir. Zaten büyük bilim adamlarının da ya dindar olması ya da ateist olması bunun en güzel örneğidir. Ya heple ya hiçin arasında kalmadan, duygusal bir zindeliği yakalamakla; yakaladığını sanmak arasında boşluk bırakmadan sağlamışlardır. Aslolan bence şudur ki: insanların kendi düşüncelerini kendi ruh kabiliyetlerine göre şekillendirebilmesidir. İnsani olan her yönümüzü tetikleyecek unsurların, bilerek beslenmesidir. Bilgi bir şekilde elde edilebilecek bir şey gibi görünse de, akılların izanına sığınacak kadar da bazen biçare olabiliyor. Önümüzdeki asıl engel ise bilgiyi hazmedebilecek bir akıl ve onun keskinliği sağlayabilecek bir azimli çalışmadır. Gerisin geri giden bir bilgi birikiminin unutkanlığa müptela olmadığını kimse söyleyemez. Her günü bitirdiğimizde, yeni bir şeyler öğrenmeden bitirdiğimiz müddetçe, dünlerimizin de yarınlar kadar soyut olduğunu anlayacağız.

 
Toplam blog
: 3
: 448
Kayıt tarihi
: 28.03.07
 
 

28 haziran 1983 Erzurum doğumluyum. Atatürk üniv. işletme fakültesi mezunuyum. Yazmak benim için en ..