Aklım Erdek'te kaldı

Seyahat proğramımın içine sürpriz bir şekilde giren Erdek ilçesi Marmara bölgemizin şirin ve canlı ilçelerinden birisi.

Burada insanlar, bitkiler, hayvanlar enerji dolu. Hoş bir enerji aldım buradan.

Tarihçesine baktığımda, görkemli bir geçmişi olduğunu öğreniyorum. Geçmişde ki görkemini yitirmemek için de, gelişimini sürdürdüğü her haliyle hissediliyor.

Ekonomik hayatında bu günde, zeytincilik, balıkçılık, ve turizmin, en geniş olanaklarla insanlığa sunulmak üzere geliştirildiğini gözlemledim.

Değişik tarih kaynaklarından edindiğim bilgilere göre, Kızıkos ve Arteka Erdek, milattan öncelerden başlayarak, milattan sonra Osmanlılara kadar geçen tarihi dönemlerde on defa el değiştirerek başka ulusların egemenlikleri altına girdikleri yazılmaktadır. Bu bölgede Trakyalılar, Makedonyalılar, Lidyalılar, Persler, Ispartalılar, Peneposuslular, Frigyalılar, Romalılar ve Bizanslıların egemenlikleri altında kaldıkları, en son ise; 1339 yılında Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa'nın ilk Rumeli seferine çıkışında, bölgenin fethedilmesi ile Osmanlılara geçtiği yazılmaktadır.

Erdek, ilk neolitik çağı taş devrinden başlayarak günümüze kadar uzanan yedi bin yıllık geçmişi ile, kesintisiz bütün medeniyetlerin yerleşim merkezlerinden birisi. Bu kadar eski görkemli tarihi mazisini tarihin derinliklerinde bırakıp gelen Kızıkos ve Erdek son Bizans Dönemlerinde de Bizans'ın şarap, zeytin, zeytin yağı, balık ve ipek deposu olmuş.

Erdek limanı karşısındaki minik ada dikkatimi çekince, Zuzu'ya "zengin olursak şu minik adayı satın alalım" diyorum. "Kendi yetiştirdiğimiz organik bir bahçe oluşturup orada yaşlanırız" diyorum. Gülüyor ve hayal kurmaya devam ediyoruz. O, " kırmızı panjurlu ev" hayalini, ben de hamak ve minik hayvanat bahçesi isteğimle, hayal zincirine takılıyoruz. Sonradan öğreniyorum ki; o küçük adanın adı, Zeytinli Ada imiş. Evliya Çelebi'nin bu minik ada ile ilgili bir de anısı var. Evliya Çelebi, Zeytinli Ada'da ki şifalı sulardan bahsetmiş bu anısında...

ıÜü"Bu Erdek'in karşı garbında bir mil bait derya içere taam sofrası kadar bir yerde kaynar bir ılıca suyu vardır ki, Adem içine girmeyi tahammül edemeyip deryaya karıştığı yerde gusul ederler. İki türlü hasai kudret birleşince gusül edenler, hayati cavidani bulurcasına memnun ve sıhatül vücut olurlar".

1639 yılında Erdek'e iki kez gelen Evliya Çelebi Erdek'in tahtanı ve fevkanı iki katlı evlerinde, hanları hamamları, dört mihrap camilerinden, 25.000 dönüm bağlarından, misket üzümünden dokuz çeşit şarabından da bahsediyor.

Erdek, Kapıdağ yarım adasında çok güzel bir tatil beldesi gerçekten... Bandırma'dan ilçeye giden yolda her tarafı yeşil bir yolda ilerliyorsunuz. Yol boyunca bir çok tatil kamplarının yer aldığı sahil yolu var. Bu sahil yolu üzerinde bir çok otel, pansiyon, kafe, bar ve restrorantlar var.
Erdek'in sahil şeridinin sonunda, Ocaklar tatil köyü başlıyor. Sahile sıfır çay bahçelerinde okey, tavla oynayararak güneşin batışını izlemek oldukça keyif verici...
Akdenizi aratmayacak güzellikteki birbirinden ilginç dantel koyları, oksijeni bol çiçek ve deniz kokulu rüzgarlı tertemiz havası, sık bitki örtüsü, yöreye has damak tadıyla turizmcilerin ilgi odağı olmaması mümkün değil.

Pazar gezmeyi çok severim. Her ne kadar Zuzu sevmese de beni kıramıyarak, pazara geldi benimle. Pazara gideceğimde, gezmeye gidercesine mutlu olurum. Sebzeleri sever, okşarım eve gelince. Domatesi koklayarak alırım. Hani şu sapının olduğu yeşil yeri... Doğal domatesin sap kısmı gerçek domates kokar. Erdek pazarını görmeden gelseydim olmazdı. Yeşillik, meyveleri ile, kendi yöresine ait otları tanımak oldukça keyif verici benim için.

Gezerek yol boyu Erdek'i tanımaya çalışırken bir okulun bahçesinin çuvallarla kaplı olduğunu görüyorum. Açık bir kaç çuval gördüğümde içlerinde kömür olduğunu anlıyoruz. Hani şu seçim nedeniyle halka dağıtılan kömürler... Erdek'de bulaşmış bu kömür işine. Yerel seçimler yaklaşıyor ya!. Al gülüm, ver gülüm...

Bir gazete haberini aktarayım size.

Hükümet, 2003’ten bu yana yoksul vatandaşlara bedava kömür dağıtıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in açıkladığı son rakamlara göre dağıtılan kömür miktarda, 5.5 yılda 5 milyon 978 bin ton olmuş. Maddi değeri ise; 1 milyar 86 milyon YTL’ye ulaşmış. Kömür dağıtımının ağırlıklı bölümünü üstlenen Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü ise; uygulamadan ciddi ölçüde etkilenmiş. Bakan Güler’in alacaklarını 78 milyon YTL olarak duyurduğu şirketin mali durumu, Hazine Müsteşarlığı’nın ’2007 kamu işletmeleri’ raporunda açıklandığı belirtiliyor.

İşletmenin, geçen yıl 1.47 milyon ton kömürü ihtiyaç sahiplerine teslim ettiği belirtiliyor. Kömür dağıtımı karşılığında yapılması gereken ödemelerin bütçe kısıtları çerçevesinde belirlenmesi ve geç ödenmesi nedeniyle şirket, kısa vadeli yabancı kaynak kullanmak zorunda kalmış. Bu nedenle şirketin banka borcu, aktif toplamının üçte birine ulaşarak 529 milyon YTL olmuş. Kredi borcundaki artış yüzde 69 oldmuş. Şirketin Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nden olan alacaklarını zamanında tahsil edememesi de olumsuz etki yarattı.

Yüzde 1’in altında olması işletmenin “çalışma sermayesinin yeterli olmadığı” anlamına gelen cari oranın ise; 2007 sonunda yüzde 0.74 olarak hesaplandığı belirtiliyor. Bu durumun işletmenin nakit sıkıntısı içinde olduğunu gösterdiği raporda belirtiliyor. Şirketin 2006’da 250 milyon YTL olan görev zararı da 2007’de 265 milyon YTL’ye ulaşmış.

Oy için gelinen noktayı yukarıda yazılanlardan anlıyoruz. Halkımızın bilinçlenip sonradan kendisine ağır bir fatura olarak dönecek oluşumların farkındalığı ile böyle şeylere kanmaması gerekmekte.

Ah Erdek, güzelim Erdek'li senin ihtiyacın olmamalı bu kalitesiz kömürlere, bu aldatmacaya...

Sevgiyle ve farkındalıkla kalın.